'Çocuk istismarının normalleştirilmesine izin vermeyeceğiz' 2018-12-09 15:48:35   İSTANBUL- Kadriye Moroğlu Anadolu Lisesi'nde cinsel istismarı protesto eden öğrencilerin okul yönetimi tarafından uzaklaştırma cezası almasına tepki gösteren Eğitim-Sen 7 Nolu Şube Başkanı Özlem Tolu, bir an önce geri adım atılmasını istedi. Özlem, çocuk istismarının da normalleştirilmesine izin vermeyeceklerinin altını çizdi.     Eğitim-Sen ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Çocuk Komisyonu, İstanbul Küçükçekmece Kadriye Moroğlu Anadolu Lisesi'nde bazı öğrencilere yönelik başlatılan baskı ve eğitim hakkı ihlallerine dikkat çekmek amacıyla İHD İstanbul şube binasında basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısının yapıldığı salonda "Tacizi görmezden gelmek suçtur, protesto etmek cezalandırılamaz" yazılı pankartı yer alırken, "Çocuk istismarında Türkiye Dünyada 3. sırada", "Çocuk istismarına dur de!", "Çocuk anlatır sen dinle istismarı önle!" ve "İstismar: tecavüz, şiddet, zorbalık, yaralama, ihmal..." dövizleri asıldı. Açıklamayı Eğitim-Sen 7 Nolu Şube Başkanı Özlem Tolu yaptı.   Küçükçekmece Kadriye Moroğlu Anadolu Lisesinde 2016 yılında öğrenciyken coğrafya öğretmeni tarafından cinsel istismara maruz bırakıldığını söyleyen 19 yaşındaki üniversite öğrencisi E., öğretmenin hâlâ okulda görev yapması üzerine Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuş ve coğrafya öğretmeni hakkında "çocuğa karşı cinsel taciz" ve "basit tehdit" suçlamaları ile iddianame hazırlanmıştı. Aile konuya ilişkin daha önce de okul idaresine dilekçe ile başvurmuş ancak Milli Eğitim müfettişleri tarafından herhangi bir yaptırım uygulanmamıştı. Konunun basına ve sosyal medyaya yansımasının ardından okulun hemern hemen tüm öğrencileri durumu protesto etmiş, cinsel istismar ile suçlanan öğretmen ise başka bir okulda görev yapmak üzere yer değişikliğine tâbi tutulmuştu.   Öğrencilere 'izinsiz gösteri, etkinlik ve toplantı düzenleme' suçlaması   Protesto sonrasında öğrencilerin  "izinsiz gösteri, etkinlik ve toplantı düzenleme" suçlaması ile okul disiplin kurulu tarafından ifadeye çağrıldığını söyleyen Özlem, şunları belirtti: "Bu noktada 18 yaş altında çocukların vekilleri ya da ebeveynleri olmadan ifadelerinin alınamayacağından hareketle hem Eğitim Sen avukatı hem de Baro Çocuk Hakları Komisyonu tarafından öğrencilere refakat edilebileceği bilgisi verildi. Ancak öğrenciler yalnız ifade vermeyi tercih etti. Disiplin kurulunun neredeyse tüm okul öğrencilerinin katıldığı böyle haklı bir protestoyu birkaç öğrencinin izinsiz gösterisi biçiminde sorgulaması aslında okulda yaşanan taciz vakasının kamuoyu tarafından duyulmasına bir tepkiydi. Bu tepki İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün etkisiyle büyüdü ve 5 öğrenciye okuldan 5 gün süre ile okuldan uzaklaştırma cezası verildi."   'Disiplin cezasına dayanak yönetmeliğin kanuni bir dayanağı yoktur'   Özlem, Kadriye Moroğlu Anadolu Lisesi'nde yaşananların basına ve sosyal medyaya yansıması ile MEB'in okullarda uyguladığı disiplin yönetmeliğinin öğrencilere, öğretmenlere ve okul idarelerine nasıl hukuksuz bir uygulama yarattığının da fark edilmesi gerektiğini söyledi. Milli Eğitim Temel Kanunu'nda veya herhangi bir eğitim ve öğretim kanununda disiplin cezasına dair bir düzenleme bulunmadığını belirten Özlem, "Disiplin cezasına dayanak yönetmeliğin kanuni bir dayanağı bulunmamaktadır. Kanunsuz ceza uygulanması söz konusudur. Bu durum ülkenin birçok okulunda haksız ve kanunsuz biçimde öğrencilerin cezalandırılmalarına yol açmaktadır" dedi.   'Hükümetin açıklamaları cinsel istismarın üzerini örtmeye yönelik'   Bu yaşananların taciz, tecavüz ve kadına yönelik şiddet suçlarına karşı izlenen siyasi tutumun ürünü olduğunu ve sadece hukuki gerekçelerle açıklanamayacağını kaydeden Özlem şöyle devam etti:  "Çocuklarımızın bu durumu yaşamasının en önemli sebepleri arasında, topluma dayatılan gerici eğitim anlayışı, çocuk ihmal ve istismarcılarına karşı cezai yaptırımların neredeyse olmayışı, çocuklara ve kadınlara karşı önleyici tedbirlerin hayata geçirilmemesidir. Kadın cinayetlerinin, tacizin, çocuk istismarının normalleştirilmeye çalışıldığı süreçler yaşıyoruz. Hükümetin, başta Ensar Vakfı olmak üzere ülkede yaşanan cinsel istismarların üzerini örtmeye yönelik açıklamaları, cinsel istismar ve cinsel saldırıların artmasına yol açıyor." Okul yönetimlerinin kız öğrencilerin beyanı üzerine etkili bir soruşturma yürütmek ve tacizi açığa çıkarmak gibi sorumluluğunu yerine getirmemesinin sürecin devamını sağladığını söyleyen  Özlem, taleplerini şu şekilde sıraladı:   "*Uzaklaştırma kararının geri alınması,   *Çocukların okula dönerek eğitimlerine ara vermeden devamının sağlanması,   *Öğrencilere bu hukuka aykırı cezayı verenler hakkında disiplin soruşturması başlatılması, çocuk istismarının önlenmesi için acil ve etkili tedbirler alınması,   *Anayasa ve taraf olunan uluslararası sözleşmelerden doğan sorumlulukların yerine getirilmesi,   *Başta kadın ve çocuk istismarı vakaları olmak üzere faillerin cezasızlıkla ödüllendirilmeyip gerekli yaptırımların uygulanması."   İstismara maruz bırakılan çocuklar, katledilen tüm kadınlar, iktidar tarafından yaşam hakkı elinden alınan kadınlar ve sorumluların cezalandırılması için mücadelelerini yükseltmeye devam edeceklerini belirten Özlem, "Yıllardır yürüttüğümüz kadın özgürlük mücadelesi ile kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve çocuk istismarı vakalarının üstünün kapatılmasına ve normalleştirilmesine izin vermedik, vermeyeceğiz" diye ekledi.