'Leyla Güven şahsında Kürt kadınlarının bir direnişi var' 2018-11-24 16:22:04   VAN - Ahtamara Kadın Platformu'nun düzenlediği panelde konuşan TJA aktivisti Figen Aras " Bugün Leyla Güven şahsında Kürt kadınlarının bir direnişi vardır. Kürt kadınları olarak hem sistemle hem de birlikte yaşadığımız erkeklerle mücadele ediyoruz" dedi.   Van Ahtamara Kadın Platformu tarafından 25 Kasım etkinlikleri çerçevesinde Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Van Şubeler Platformu'nda fotoğraf sergisi açıldı ve panel düzenlendi. Sergide, intihara sürüklenen, erkek-devlet şiddeti ile Van ve ilçelerinde katledilen kadınların fotoğrafları ve bilgileri yer aldı.  Ardından KESK Toplantı Salonu'nda panel düzenlendi. Panele konuşmacı olarak Halkaların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy, Özgür Hukukçular Platformu (ÖHP) Van Eşsözcüsü Av. Ekin Yeter ve Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Figen Aras Kaplan katıldı.   'Kadının doğal toplumdaki sürecini bilmemiz gerekir'   Çok sayıda kadının katıldığı konuşan Figen Aras, kadına yönelik şiddetin tarihsel sürecini anlatarak şunları belirtti: "Zihniyet yapılanmasını öğrenmek gerekiyor. Neden kötülüklerin anasıyız. Bunları bilmek için kendi tarihimize inmemiz gerekiyor. Sınıflı toplumların devlet oluşumunda en iyi köle üretken doğurgan iş yapan varlıklar olduğumuz için mi bu kadar zulüm görüyoruz. Yoksa bizden saklanan, bizden çalınan bir şey mi var tarihte. Her yönüyle ürettiğimiz bir yönüyle de tarihe gittikçe toplumsal olarak yarattığımız değerlerde çok büyük etkilerimizin olduğunu görüyoruz. Doğayı bilmek, hayvanlardan süt elde etmek, yoğurdun mayalanması ne kadar basit söyleniyor. Bu maya nasıl yapılır ne kadar bekler, bu ekşir mi ekşimez mi bu kimya bilgisidir. Ama kadın yapınca basit bir şeydir. Kadınların doğal toplumdaki eşitlikçi, komünal ve doğaya tahakküm uygulamadığı süreci bilmemiz okumamız gerekir."   'Leyla Güven'i selamlıyoruz'   Sınıflı toplum ile beraber kadında yaşanan cinsel kırılmaya da dikkat çeken Figen, "Kadın tarihini ele alırken hem siyasal, hukuki sürece bakmamız hem de kadının direniş gücünü de görmeliyiz. Kadın her şeyini kaybetmiştir gibi bir süreç yok. Bugün Leyla Güven şahsında Kürt kadınlarının bir direnişi vardır. Kendisi de tecrit altındadır ama tecridin nasıl olduğunu, tecridin politikasını açığa çıkarmak için kendisi süresiz- dönüşümsüz açlık grevine yatırıyor. Onu da selamlıyoruz. Biz Kürt kadınları olarak hem sistemle hem birlikte yaşadığımız erkeklerle mücadele ediyoruz. Kadın yaşamdır. Bu gün kadın yaşamdan koparıldığı için başarısızız. Bizde bu mücadelemizi asla bırakmayacağımızı belirtiyoruz" dedi.   'Kadına siyasette yer verilmiyor'   Daha sonra konuşan HDP'li vekil Bedia Özgökçe ise siyasette yaşanan kadın şiddetini ele aldı. Konuşmasına açlık grevinin 17. gününde olan Leyla Güven'i selamlayarak başlayan Bedia, siyaset alanının erkeğin egemen alanına göre dizayn edildiğini söyledi. Siyasette kadına yer verilmediğinin altını çizen Bedia, şöyle konuştu: "Bu egemen ve erkek iktidar anlayışının kontrol altına alınması gerekiyor. Erkek egemen devlet anlayışının şiddetin uygulanış şekliyle bu anlayışla sürüyor. Milletvekili kadınlar belediye başkanları, sayıları binlere ulaşan kadınlar hapiste. Kadın mücadelesine dönük saldırı bu iktidarın hem çözümsüzlüğünün bir parçası hem de biat etme kültürünün had safhada olduğu bir dönemdir. AKP rejim değişikliğiyle bütün uygulamaları ve sistemleri ile kurmak istediği rejimi kadınlar üzerinden var etmek istedi. Kadının en temel ihtiyacı olan yaşam hakkı dahi korunamıyorsa diğer alanlardaki şiddetin boyutu çok daha fazladır. AKP'nin kadın sözcüğüne dahi tahammül edemeyen bir anlayışı var. Kadın Bakanlığının ismini değiştirerek en büyük sorunların yaşandığı bağlı bakanlıkları bir araya getirerek çözümsüzlük yarattı."   Ardından KESK'li kadınlar adına konuşan Gülistan Atasoy da devlet şiddeti altında bu çalışmaları yürütmenin anlamlı olduğunu söyledi. Emeğin ve ekonominin de bir cinsiyetinin olduğunu belirten Gülistan, "24 Haziran sonrası resmi olarak geçiş yapılan bu rejim cinsiyetçi rejimdir" diyerek kadının emek alanında nasıl sömürüldüğünü anlattı.     'Kadına ideolojik saldırı söz konusu'   Panelde son olarak konuşan ÖHP'li avukat Ekin Yeter ise, kadının hukuki anlamda uğradığı şiddete dikkat çekti. Bölgede yaşanan şiddetle Mirabel Kardeşlerin katliamı arasında benzerliklerin olduğunu ifade eden Ekin, kadın sorununun öncelikle bir var oluş sorunu olarak ele alınması gerektiğini söyledi. Ekin, "Devlet mekanizması bir yerde gözaltılar baskılar, tutuklamalar gibi saldırıları söz konusuyken birde ideolojik saldırısı söz konusudur. Tarih kitaplarında kadınların görüşlerine hiç yer verilmiyor. İnsanları doğal toplum döneminden, böyle bir dönem yaşanmıyor diyerek psikolojik olarak uzaklaştırılıyor" dedi.   Panel soru cevap bölümünün ardından son buldu.