‘İmralı Cezaevi'nin kapılarının kapanmasıyla toplumda nefret arttı! 2018-11-09 09:01:23   VAN - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin savaş konseptinin göstergesi olduğunu belirten HDP’li Bedia Özgökçe, “İmralı rejimi diye özel bir rejim var. Ve bu sadece Kürt halkını değil Türkiye’deki tüm halkları ilgilendiriyor. İmralı'nın kapıları ne zaman açıldıysa toplumda barış ve huzur İmralı kapıları kapandığı ve orada uygulamalar ağırlaştığı zaman kutuplaşma ve nefret söylemleri arttı” dedi.    İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde tecrit koşullarında tutulan ve en son 11 Eylül 2016 tarihinde kardeşi Mehmet Öcalan ile görüşen PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan o tarihten bu yana bilgi alınamıyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekilli Bedia Özgökçe, ağırlaştırılmış tecridin savaş politikasının sürdürülmesindeki ısrarın göstergesi olduğunu belirtti.   İmralı’daki özel hukuk rejimine dikkat çeken Bedia, “Türkiye'de yasalar herkes için eşit uygulanmıyor. Hiç kimse infazının ne kadar süreceğini bilmeden cezaevinde bırakılamaz. Ancak Sayın Öcalan buna tabi değildir. ‘İmralı rejimi’ diye özel bir rejim var. Bugün cezaevlerindeki tecridin en ağırı Sayın Öcalan üzerinde uygulanıyor. Sayın Öcalan'ın mektupla iletişim kurması yasaktır. Sayın Öcalan'ın telefonla iletişim kurması yasaktır. Sayın Öcalan'a avukat, aile, heyet görüşü yasaktır. CPT'nin zaman zaman adaya ziyaretleri olmasına rağmen raporlarını açıklaması bile Türkiye'nin kararı ile engellenmiştir. Bu mutlak tecrit halidir" ifadelerini kullandı.   ‘İmralı kapısı açıldığında barış, kapandığında kaos ortamı arttı’   İmralı’daki tecridin Kürt halkına yönelik bir politika olarak devam ettiğini kaydeden Bedia, “Son 3 yıla bakıldığında Kürdistan'a yönelik, Kürt halkına yönelik, Kürtlerin temsiliyet adına işaret ettiği HDP, DBP ve bileşen partilerinin tamamına yönelik çok ağır saldırılar söz konusu. Cizre'de, Sur'da, Gewer'de, Kürdistan'ın kentlerinde bir katliam süreci yaşadık. Sayın Öcalan üzerinde tecrit kararı alındı ve bu uygulamalar başladı. İmralı'nın kapıları ne zaman açıldıysa toplumda huzur ve barış inancı söz konusu olabilmiştir. İmralı kapıları kapandığı, orada uygulamalar ağırlaştığı zaman bu ülkede kutuplaşma, nefret söylemleri, Kürt halkına yönelik her yerde artan saldırılar devam etmiştir. Eğer hükümet bugün İmralı kapılarını kapatmışsa savaşın devam etmesini istediğindendir” diye konuştu.    ‘Tercihlerini savaştan yana kullandılar’   Ortadoğu’daki savaşın ve kaosun müsebbibinin de devletin İmralı politikası olduğunu vurgulayan Bedia, “Sayın Öcalan, Ortadoğu'da ortak ve eşit yaşam koşulunu, nasıl olabileceğini, yol haritasını ortaya koyan çok önemli fikirler sundu. Dünyada bu perspektifi hayata geçiren 'evet bu şekilde yaşayabiliriz' diyen kesimler bugün çok ağır saldırılara maruz kalıyor. HDP bu perspektiften, düşünceden ilham almıştır. Bugün halkları bir araya getirebilen yegane fikirdir. Ortadoğu'da da bu yangın yerini söndürecek, barışı hakim kılabilecek yegane fikir halkların bir arada yaşama isteğini desteklemektir. Sayın Öcalan böylesi bir süreçte çok büyük bir rol oynayabilecekken, çok önemli bir misyon üstlenebilecekken İmralı kapılarını kapatarak bunu engellemişlerdir ve süren bu savaşın taraftarları tercihlerini savaştan yana yapmışlardır" dedi.    'Tüm halklar tecride karşı mücadele etmeli'   Sadece Kürt halkının değil tüm Türkiye halklarının bu tecride bir an önce son verilmesi için çaba sarf etmesi gerektiğinin altını çizen Bedia, şöyle dedi: "Kürt halkının haklardan yoksun kalması tüm halkları birebir etkiler haldedir. Bugün yaşadığımız sorunların en önemli sebebi budur. Eğer bugün nefret söylemleri varsa, her gün bir yerlerde gençler ölüyorsa, cezaevindeki sessiz çığlıklar duvarları aşamıyorsa tüm bunları bir arada değerlendirmek ve tecridin kaldırılmasında ısrar etmek gerekmektedir. Çünkü tecritte ısrar birebir savaşta ısrardır. Savaştan uzaklaşmak isteyen, aydınlık bir gelecek talep eden herkes tüm Ortadoğu halkları mutlaka bu çağrıyı yapmalıdır."