Eren Keskin: Askeri darbeye kafa tutan tek kurumuz, gücümüzü bilelim 2018-11-03 12:03:05   ANKARA - İHD 19. Olağan Kurulu'nda konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, "İnsan hakları mücadelesinin en güzel yanı şu; biat etmemek insana ciddi bir konfor sağlıyor. Biz zor zamanlarda dahi biat etmedik. Tüm kurumları kapattılar, bizi kapatamadılar. Bizim böyle bir gücümüz var. Askeri darbeye kafa tutan tek kurumuz. O nedenle gücümüzü bilelim" dedi.    İnsan Hakları Derneği (İHD) iki gün sürecek olan 19. Olağan Genel Kurulu'nu Hacı Bayram Veli Kültür ve Dayanışma Merkezi'nin Konferans salonunda gerçekleştiriyor. Genel kurulun yapıldığı salona, "Kalıcı OHAL düzenine hayır", "Ağır hasta mahpuslar serbest bırakılsın", "Tecrit işkencedir işkenceye son", "Çocuk cezaevleri kapatılsın", "Mülteci sığınmacı göçmenlerin insan hakları vardır" ve "Bu toprakların barışa ihtiyacı var barış hemen şimdi" yazılı pankartlar asıldı. Genel kurula yurt içinden delegelerin yanı sıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli ile HDP Milletvekilleri, HDP PM üyesi Gülsen Ülker, Cumartesi Anneleri, Barış Anneleri, vicdanı retçiler, aktivistler ve yurt dışından gelen Hollanda elçisi Jan Willem Scholten, Danimarka elçisi Katrine Thorup, İsveç'ten gazeteci Jookim Medin, FIDH Başkanı Dimitris Christopoulos ve Euromed Rıghts Başkanı Wadih Al da katıldı.    Kurul insan hakları alanında mücadele edenlerin adına yapılan saygı duruşu ile başladı. Ardından divan önergesi sunuldu. Divan başkanlığına Akın Birdal ve Latife Kahya seçildi.    'Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var'   İlk olarak İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan söz aldı. Değerlerde aşınmanın arttığı bir dönemin yaşandığını belirten Öztürk, katı ve otoriter bir dönemde insan haklarını savunmaya devam ettiklerini ifade etti. Öztürk, "Bu konuda mücadele etmeye devam edeceğiz Bizler 32 yıldır insan haklarını hatırlatmayı görev olarak bildik. Bunu yapmaya devam edeceğiz. Geride bıraktığımız dönem de siyasal iktidar otoriter ve antidemokratik bir anayasa inşa etmekte ve resmi ideolojiyi yaşatmaya çalışmaktadır. Bu sorunun önemli halkası Kürt sorundur. 20 Temmuz 2015'te yaşayan silahlı çatışmalar savaş düzeyinde devam etmektedir" dedi.  Türkiye'nin Ortadoğu'da uygulamaya çalıştığı siyasi projeden vazgeçilmesi gerektiğini altını çizen Öztürk, Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu vurguladı    'Bu hiç bitmeyecek bir mücadele'   Daha sonra İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin söz aldı.  İnsan hakları mücadelesinin her zaman yitirilenlere karşı bir borç olarak nitelendirdiklerini belirten Eren, "Hiç bitmeyecek bir mücadele. Hepsinin ismini anamam ama daha geçen Genel Kurul'da birlikte olduğumuz Muhterem'e,  Leman'a, Musa amcaya, Vedat Aydın'a olan borcumuzu unutabilir miyiz? Hiçbir zaman bu mücadeleyi bırakmayacağız. Biz hep çok zor bir süreç yaşıyoruz" dedi.    'Geçmişle hesaplaşmadan yeni bir sürece giremeyiz'   "Türkiye'de her zaman şunu çok iyi bilirdik. Bir görünümdeki devlet bir de gerçek devlet vardı. Biz o zamanlar insan hakları ihlalinin en fazla yaşandığı Kürdistan'a giden tek kurumduk" diyen Eren,  bugün hala akademisyenlerin 90'lar üzerine çalışma yapabiliyorlarsa İHD sayesinde olduğunu dile getirdi. Eren, sözlerini şöyle sürdürdü:   "O zaman her hak ihlali için gittiğimizde şöyle bir şeyle karşılaşırdık: Bakanlar bize 'bizimde haberimiz yok' derlerdi. Ama şimdi durum böyle değil. O dönem derin devlete biat eden hükümetler vardı. Ama şimdi AKP ile birlikte bu derin devletin etrafında şekillenen bir yapı var. Özelikle cemaatin tasfiyesinin ardından bu derin yapı ile Erdoğan ve AKP ciddi bir uzlaşmaya gitti. Biz bu derin uzlaşmayı çok net tespit etmek zorundayız. O nedenle işimiz biraz daha zor. İnsan hakları mücadelesinin en güzel yanı şu:  Biat etmemek insana ciddi bir konfor sağlıyor. 'Ben haklıydım' demek insana ciddi güç veriyor.  Biz zor zamanlarda dahi biat etmedik. Tüm kurumları kapattılar. Bizi kapatamadılar. Bizim böyle bir gücümüz var. Askeri darbeye kafa tutan tek kurumuz. O nedenle gücümüzü bilelim. Çok zor bir süreçteyiz. Özellikle ifade özgürlüğünün yerlerde sürüklendiği başka bir süreç yaşamamıştık. Daha önce yaşamadığımız bir baskı da ekonomik baskı. İnsanlar işlerinden atıldı, birçok dergi gazete kapandı. Kesinlikle geçmişle hesaplaşmadan yeni bir sürece girmemiz mümkün değil. Bu yüzyılın ilk büyük suçu bu coğrafyada işlendi. 1915 Ermeni, Süryani, Hristiyan halkları katledildi.  Biz büyük bir suçu üstlenen bir cumhuriyetten bahsediyoruz. Bu bir devrim veya karşı devrim değil. O yüzden bu cumhuriyetin handikaplarını yaşıyoruz. Bu totaliter yapı halkı da dayattığı resmi ideolojisi ile kendisine benzetmiş durumda."   'Kendi içimizdeki çifte standardı da eleştiriyoruz'   Tüm bu sorunların yanı sıra muhalif örgütler ya da bireyler olarak çifte standart bakış açıları üretildiğini vurgulayan Eren, "Örneğin İstanbul'da geçtiğimiz yaz bir kadın şort giydiği için saldırıya uğradı. Bütün kadınlar ayağa kalktık. Ama çok yakın bir dönemde çırılçıplak bedeni teşhir edilen Ekin Wan'a karşı aynı tepki gösterilmedi. Biz İHD olarak bu çifte standardı da eleştiriyoruz. Egemenimize hala benzediğimizi kabul etmek zorundayız. Biz bunun mücadelesini veriyoruz. Kendi içimizden demokratikleştirmemiz gerekiyor. Kurum olarak ben ne kadar 'militar bir yapının karşısındayım' tüm bunları cevaplandırırsak kendimizi demokratikleştiririz" diye konuştu.    Genel Kurul yurtdışından gelen konukların konuşmaları ile devam ediyor.