‘Koruculuk’ kampanyasına karşı 90’lı yılları hatırlattılar: Seve seve çoban oluruz 2018-10-01 09:03:29   VAN - Van’da “Çoban olma korucu ol” adı altıda başlatılan kampanyaya karşı 90’lı yılları hatırlatan kadınlar, “İşkencelere direndik, hayatımız pahasına koruculuğu kabul etmeyip köyümüzü terk ettik. Hala koruculuğu dayatmaya kalkışıyorlar. Seve seve çoban oluruz” dedi.    Van’ın Edremit ve Gürpınar ilçelerinde,  köylüleri ve çobanları korucu yapmak amacıyla “Çoban olma korucu ol” adı altıda başlatılan kampanyaya halk tepkili.  1990’lı yıllarda her türlü baskı ve tehdide rağmen koruculuğu ret ederek köylerini terk etmeyi göze alan halk, “Seve seve çoban oluruz da koruculuğu asla” dedi.   90’lı yıllarda koruculuğu kabul etmedikleri için köyleri yakılarak boşaltılan Xeme Aslan, “Devletin işkencelerine karşı koruculuğu kabul etmeyip yanımıza hiçbir şey almadan şehirlere göç ettik" dedi. Maruz kaldığı işkenceleri anlatan Xeme, "Sabah saatlerinde köye baskın yapan jandarmalar tarafından meydana toplatılan tüm erkeklere işkence edilirdi. Erkeklerin yüzünü duvarlara dayayıp ardından evlerin içlerinde arama yapan askerler, birçok değerli eşyalarımızı da alıp götürüyordu. Sürekli hakaret, kadınlara cinsiyetçi küfürler ediyorlardı. Askerler eve zorla tüfek bıraktı ama eşim koruculuğu kabul etmedi. 6 gün geçtikten sonra da tüfekleri karakola teslim ettiler. Askerler bir gün eve baskın yaptıklarında çocuğumu beşikte sallıyordum. Askerlerden biri boğazımdan tutarak 'kalk beşiğin içinde ne saklıyorsun' diye küfür etti. Beşiğin içindeki çocuğumu yere attı. Daha sonra da baskınlara dayanamadığımız için köyümüzü boşalttık. Hayatımız pahasına koruculuğu kabul etmedik. Koruculuk ‘kardeşin kardeşe öldürtülmesi’ demektir. Kürt’ün Kürt’e karşı silahlanması demektir. Hiçbir namuslu Kürdün koruculuğu asla kabul etmemesi gerekir" dedi.     ‘Seve seve çoban oluruz’   Gördükleri zulümleri anlatan Gewre Güzel de, “Kürtçe konuşmamıza bile izin verilmiyordu. Koruculuğun dayatılması sonucunda hayvanlarımızı satarak şehirlere yerleştik. Şimdi istesek de çoban olamıyoruz. Çünkü hayvancılığı bitirdiler. Kaldı ki çobanlık olsa seve seve yaparız. Gerekirse başka şehirlere göç ederiz ama asla koruculuğu kabul etmeyiz" ifadelerini kullandı.   ‘Hala bizi koruculaştırmaya kalkışıyorlar’   Hava Kurt ise, koruculuk dayatmasına karşı direnen kadınlardan.  Havva, 90’lı yıllarda koruculuğu kabul etmedikleri için maruz kaldıklarını şöyle anlattı: “Askerler köyümüze baskın yaptıklarında iki büyük odunu birleştirip köyden bir kadını tutup ayaklarını zincirle bağladılar. Kadını asacaklardı. ‘Köyü boşaltmazsanız bütün kadınlara işkence edeceğiz’ dediler. Çocuklarımızı çıplak bir şekilde apar topar yataklarından alarak dağ yolunu tuttuk. 3 gün dağda aç susuz bir şekilde kaldık. Askerler köyden çıktıktan sonra köye indik. Tekrar köye baskın yaptıklarında ise ‘ya korucu olursunuz ya da köyü terk edersiniz’ dediler. Biz de korucu olmayı reddettik. Askerler buna karşı köyün tüm erkeklerini gözaltına aldılar. İşkence ettiler, köyü yaktılar. Bunlar hala bizi koruculaştırmaya kalkışıyorlar. Hiçbir Kürt 90'lı yılları unutmasın.”