Ankara'da 'IŞİD Katliamları ve İnsanlığa Karşı Suçlar' konulu sempozyum 2018-09-29 17:09:33   ANKARA - "IŞİD Katliamları ve İnsanlığa Karşı Suçlar" konulu sempozyumda konuşan 10 Ekim Katliamı davası avukatı İlke Işık, dosya delillerinin toplandığını ancak değerlendirilmediğine dikkat çekerek, "Çünkü deliller devleti işaret ediyordu" dedi.   Ankara Barosu'nun katkılarıyla, 10 Ekim Katliamı Davası Avukat Komisyonu Ankara Barosu Eğitim Merkezi'nde, "IŞİD Katliamları ve İnsanlığa Karşı Suçlar" konulu sempozyum düzenlendi. Sempozyumun ilk oturumunda avukat Nuray Özdoğan'ın moderatörlüğünde, "Ortadoğu ve Türkiye'de cihatçı örgütlenmeler" konusu tartışıldı. Bu oturumda, gazeteci Doğu Eroğlu, Fehim Taştekin ve Prof . Dr. İlhan Uzgel konuştu.   'Devletin çekinmesi kendi sorumluluğundandır'   İkinci oturumda, "İnsanlığa karşı suçlar kapsamında IŞİD yargılamaları" konusu avukat Sevinç Hocaoğulları moderatörlüğünde gerçekleştirildi. İlk konuşmayı akademisyen Rıfat Murat Önok gerçekleştirdi. İnsanlığa karşı suçun failinin herhangi bir kimse olabileceğine dikkat çeken Rıfat, "Türk yargısının bu saldırıları insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirmesinin sebeplerinden birisi, devletin sorumluluğunun doğacağını düşünmeleridir" dedi.   Daha sonra Diyarbakır'da 5 Haziran 2016'da HDP'nin gerçekleştirdiği mitinge yönelik gerçekleşen katliamın avukatı Özgür Erol konuştu. Katliamın 7 Haziran seçimlerinden iki gün önce gerçekleştiğini anımsatan Özgür, dosyada var olan ihmallere değinerek Orhan Gönder'in tesadüfen gözaltına alındığını söyledi.   'Sorumlular '400 vekil verin bu iş bitsin' diyenlerdir'   Avukat Gülhan Kaya ise Suruç Katliamı'na ilişkin bilgi verdi. İlçe binalarına bombaların yerleştirildiğini ve beklenenin olmadığını kaydeden Gülhan, 'Bize 400 vekil verin bu iş bitsin' diyenlerin yaşanan katliamın sorumluları olduğunu vurguladı. Gülhan, "Bu salondakiler de avukatlar da siyasi sorumluların kim olduğunu biliyor. Biz aynı zamanda bu katliamda arkadaşlarını, yoldaşlarını kaybeden ve gözyaşlarını silerek adalet mücadelesini yürüten avukatlarız" diye belirtti.    'Bir dosyada da 'gizlilik kararı' varsa delil karartma vardır'   "O güne değinmeden bir dosyaya değinilmez. O gün orada olanlar, polis olmamasından bir şeyler olacağını sezdiklerini söylüyorlar" diyen Gülhan, devamında şöyle konuştu: "Amara Kültür Merkezi'nin etrafında tek bir önlem bile alınmamıştı. Bu memlekette iki kişi basın açıklaması yapsa, etrafında onlarca polis olur. Yapacağınız herhangi bir etkinlikte polis olmaması mümkün değildir. Orada 300 civarında genç var. Oldukları noktaya tek bir polis bile konmuyor. 18 ay boyunca bir soruşturma yürütüldü. Dosya Suruç savcısının elinden alınarak Urfa savcısına gönderiliyor. Üç tane savcı atanıyor. Hepsinin ortak noktası dosyaya 'gizlilik kararı' getirmesi. Bir yerde gizlilik kararı varsa bilin ki delilleri karatma var. Ve kendi işlerini kurtaracak kadar delil var. Suruç'ta biz bunu gördük. Bunlar ihmal olamayacak meseleler."    'Siyasi mücadele olmadan bu kararların değişmesi zor'   Politik mücadele sonucunda davanın açılabildiğini söyleyen Gülhan, "Bir gün bu siyasi atmosfer değişecek. Bunların sorumluların ortaya çıkacağına inanıyoruz. Biz aynı zamanda geleceğe dair bilgi topluyoruz. Yargı ucu siyasilere çıkacak her şeyden kaçınıyor. Hukuki mücadele bunun bir tarafı, biz zaten yürütüyoruz. Siyasi mücadele olmadan bu kararların değişmesi çok zor" ifadelerini kullandı.     'Bilgiye rağmen devlet önlem almadı'   Antep'te 50'den fazla kişinin yaşamını yitirdiği düğüne yönelik gerçekleşen katliamın avukatlığını yapan Eylem Sarıoğlu Aslandoğan, oturumdaki başlığı tartışmanın, bir yaklaşımı da tartışmak anlamına geldiğini vurguladı. Eylem, "Düğünde 40'ı çocuk 50'den fazla kişi yaşamını yitirdi. Düğünlerin hedef alınacağına dair yazışmalar fail Yunus Durmaz'ın dijitallerinde vardı. Bu bilgiye rağmen devletin bölgede DAİŞ'in eylem örgütleme planına dair önleme çabası olmaması, bu katliamın göz göre işlendiği gerçeği ile bizi bir kez daha yüz yüze getirdi" dedi.   'Bir adım gitme karşısında duvar olma iradesi var'   Dava boyunca beş duruşmanın gerçekleştiğini söyleyen Eylem, "Mahkeme tek eksiklik olarak müştekilerin yaralanma düzeylerini gösteren raporları görüyor. Mahkemenin gerçek faillere ulaşma noktasında bir refleksi yok. Bir adım öteye gitme karşısında duvar olma iradesini Antep davasında da görüyoruz. Kamera kayıtlarından tutalım da insanların ilişkilerine kadar hiçbir şey soruşturulmadı. Dosyada failin kimliğine dönük bir tespit yapılmadı. Canlı bombanın gidişine gelişine ilişkin hiçbir araştırma yapılmadığını biliyoruz. Özelikle bazı sanıkların bölge örgütlenmesinde görev alan diğer sanıklarla ilişkisi var" diye konuştu.   Oturumun sonunda 10 Ekim Katliamı davası avukatı İlke Işık söz aldı. 10 Ekim davasında birçok sanığın firari olduğunu söyleyen İlke, mahkeme heyetinin karara gitmek için büyük bir acele içinde olduğunu vurguladı.    İlke, konuşmasında şunları dile getirdi:    "Dosya delilleri topladı değerlendirmedi. Çünkü deliller devleti işaret ediyordu. Dosyanın toplamı, savcılık aşmasından bu yana yaptığımız çalışma elimizde gerçekten çok net veriler var. Antep'ten gelen dosyalar sanıkların nasıl yakalanmadığını ortaya koyuyor. Son derece legal faaliyet yürütmüşler. Yasal dernekleri kullanmışlar. Bunlar tüm dosya kapsamında mevcut. Sınırlar DAİŞ'in kontrolünde. Diğer iki katliamda olduğu gibi bu katliam da bir mitingde gerçekleşti. Bilerek zayıflatılan önlemler söz konusudur. İstihbaratlar dikkate alınmamıştır. Bu kadar ağır ve ciddi bir sorumluluktan bahsediyoruz. Bu sorumluluk olmadan bu dosyada asla gerçek adaletten bahsedemeyecekler.  DAİŞ'in dünyanın dört bir yerinde Êzidîlere Kürt'lere tüm insanlığa saldıran bu katliamlar 'anayasal düzene karşı işlenecek suçlar mıydı? Bunu tartışmak istedik. Bu sanıklar anayasal düzenle problemi olan kişiler miydi? İnsanlığa karşı suç o yüzden önemli bir tartışmaydı. Çok çaba harcadık. Henüz gerekçeli bir karar gelmedi. O kısmı bekliyoruz. Bu katliamlarda devlet sorumluğunu, sadece suçu birkaç sanığa atıp 'evet rekor ceza' verdik zihniyetini teşhir edeceğiz. Gerçekten bir adalet için uğraşmaya devam edeceğiz. Tüm katliam dosyalarında yapmaya çalıştığımız bu olacak."