'Kadının yaşamına müdahale ayrıştırmaya ve ötekileştirmeye yol açar' 2018-08-23 09:07:51   Zeynep Turgut    HAKKARİ - İHD Yüksekova Şube yöneticisi Seyran Arslan, kadınların maruz kaldığı hak ihlallerine dikkat çekerek, aynı zamanda kadının yaşamına bir müdahale söz konusu olduğunu dile getirdi. Seyran, bu müdahalenin ayrıştırmaya ve ötekileştirmeye yol açtığını söyledi.     Darbe girişiminin ardından ilan edilen ve iki yıllık sürenin ardından kaldırılan Olağan Üstü Hal (OHAL),  yapılan yasal düzenlemelerle kalıcılaştırıldı. OHAL'in kalıcılaşmasının yanı sıra valilere verilen sınırsız yetkiler de hak ihlalleri konusunda her kesimden insanı endişelendirmeye devam ediyor.  İnsan Hakları Derneği (İHD) Yüksekova Şube yöneticisi Seyran Arslan, insan yaşamı ve hak ihlali üzerinden değerlendirmelerde bulundu.    'İnsan hakları hiçe sayıldı'   2016 yılında 79 günlük yasakla beraber evlerin yakılıp yıkıldığı Yüksekova'da yaşanan ihlalleri değerlendiren Seyran, "Yasak döneminde çatışmalardan kaynaklı düşük yapan kadınlardan tutun, yakılan evlere kadar hepsi birer hak ihlaliydi. İnsan hakları hiçe sayıldı. Bugüne kadar Yüksekova'da zırhlı araçların çarpması sonucu birçok insan yaşamını yitirdi. Bu, sadece Yüksekova'da yaşanmadı. Cizre ve birçok yerde bunlar yaşandı. Bunlar normal görülecek ve öyle değerlendirilecek kazalar değil" diye konuştu.    'Belediyelerin uygulamalarından dolayı insanlar hastalanıyor'   Yüksekova'da yaşamın hedef olduğunu kaydeden Seyran, "Her sokakta, her adımda yapılan aramalar bir polis şiddeti olmakla beraber bir hak ihlalidir. Bölge halkı ilçeye girene kadar birçok aramadan geçiyor. Çarşı merkezinde de aynı yaklaşım söz konusudur. Bu uygulamalarla yaşam alanları daraltılıp, insanlar sokaktan mahrum bırakılıyor. Belediyenin altyapı çalışmalarından dolayı insanlar tozdan ve çamurdan dışarıya çıkıp alışveriş yapamıyor. Belediyenin bu çalışmalarından dolayı insanlar hastalanıyor. Bu, insan yaşamına bir müdahaledir. Bu uygulamalar bölgenin tümünde görebileceğimiz ve rastlayabileceğimiz rutin ihlallerdir" diye belirtti.    'Kadının yaşamına yönelik bir müdahale söz konusu'   Kadınlara yönelik hak ihlallerinden söz eden Seyran, kadının yaşamına yönelik bir müdahalenin söz konusu olduğunu söyledi. Bu müdahalenin aynı zamanda sosyolojik bir parçalanmayı da beraberinde getirdiğine işaret eden Seyran, "Bu, aynı zamanda toplum içerisinde ayrıştırma ve ötekileştirmenin önünü açıyor" şeklinde konuştu.    'Cezaevleri ölüm alanlarına dönüştürülmüş'   Hak ihlallerinin en fazla olduğu alanlardan biri olan cezaevlerine değinen Seyran, "Sürekli yeni cezaevleri yapılıyor. Bu da, ihlalleri azaltmaktan çok arttırıyor" ifadesini kullandı. En son kendilerine yapılan başvurunun "Örgüt üyesi olma" iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası verilen ve 4 yıldır cezaevinde olan hasta tutsak Seyran Demir'in ailesinden olduğunu dile getiren Seyran, "Seyran'ın durumu ağırlaşıyor. Cezaevlerinde  binlerce  tutuklu bu durumda. Cezaevleri ölüm alanlarına dönüştürülmüş.  Bu ne hukuki, ne de vicdanidir. İnsana yönelik her işkence suçtur. Hasta olan tutuklular cezaevi ortamında yaşayamaz. Bu uygulamalarda ısrar, hukuksuzlukta ısrardır. Demokratik bir toplum ve barışçıl bir Türkiye için insan hakları esas alınmalıdır" dedi.