Besna Tosun: Bu bir mezar bulma mücadelesi değil! 2018-08-23 09:06:01   İSTANBUL - İstanbul'da 1995 yılında kaybedilen Fehmi Tosun'un kızı Besna Tosun, yıllardır süren mücadelelerinin sadece bir mezar bulma olmadığına vurgu yaparak, "Hala 'kemikleri bulunsun yeter' cümlesini kuramıyorum. Mezar bulduğumuzda bitecek mi? Hayır. Cumartesi Anneleri olarak ilk talebimiz 'Gözaltında kayıplar son bulsun'du. Anneler bu meydana başkaları kaybedilmesin diye çıktı" dedi.   Besna Tosun çocuk yaşta Diyarbakır'ın Lice ilçesinde köylerinin yakılmasına şahit oldu. Sürgün edildiklerine babasının defalarca gözaltına alınmasına şahit oldu. Bu kadar çok kötülüğe şahit olmasına rağmen kötülüğün var olduğunun farkına varmadı. Babası Fehmi Tosun 1995 yılında 3 erkek tarafından kaçırıldığı sırada henüz 12 yaşındaydı. Babasının kapının önünde 3 erkekle konuştuğunu görüyor ve arkadaşları sanıyor. Hatta bu 3 erkekten ikisi Besna'yı görünce Fehmi Tosun'u bahçe duvarından aşağı itiyor. Besna hala bunların babasının arkadaşı olduğunu düşünüyor dönüp aracın yanında bekleyen erkeğe gülümsüyor.   Fehmi Tosun kaybedilmeden önce defalarca gözaltına alınıp, işkenceye maruz kalıyor. Tutuklanıyor 3 buçuk yıl cezaevinde kalıyor. Cezaevinden çıktıktan sonra baskılar yüzünden İstanbul'a taşınıyor. Bir yıl sonra sivil bir araç tarafından kaçırılıyor. Besna gözaltılar, cezaevi süreci nedeniyle babasıyla çok zaman geçiremiyor. Ama onu okula kayıt ettiren, ilkokul gününde onu okula götüren babası. O yüzden babasıyla geçirdiği zaman hafızasında hep çok net.    'Onları babamın arkadaşı sandım'   En çok da kaçırıldığı anı hiç hafızasından atamıyor. Yaşadığı o anların korkunç olduğunu söyleyen Besna, "En korkuncu ise benim tanık olmamdı. Eve gelirken babam kapının önünde yanında 3 kişi bir de beyaz bir araç vardı. Konuşuyorlar gibi gördüm. Babamın sırtı bize dönüktü. Bu adamlar bizi fark edince babamın kolundan tutup bahçeye attılar. Ve ben bunları babamın arkadaşı zannettim. O yüzden hatırlayınca kendimi çok kötü hissederim. Bahçe karanlıktı. Bahçeye bakmaya çalıştım hiçbir ışıklandırma yoktu. Ağaçlık bahçe. Bir kişi arabanın yanında duruyordu ona bakıp gülümsedim. Babamın arkadaşı sanıyorum. 12 yaşında çocuksun başka türlü düşünmem mümkün değil. Şimdi olsa babamın bu tipte arkadaşı olamaz ki iri yapılı giyimi farklı, saçı arkadan uzun. Çok farklı tiplerdi. Bu gün bu tipleri görsem kim olduğunu anlarım. Ama o gün 'bunlar babamın arkadaşı olamaz' diyemedim. Bazen 'niye orada beklemedim' diye kendimi suçluyorum. Bahçeye atlamak varken. Mesela keşke gidip bahçeye girseydim diyorum. Bakmaya çalıştım ama girmedim. Ben dönüp orada durana bakıp gülümsedim" dedi.   Besna, yukarı koşup annesine babasının arkadaşlarının geldiğini haber veriyor ve annesi balkona çıkıyor. Balkona çıkınca babasının zorla araca bindirilmeye çalışıldığını anlatan Besna, "Babam sessizmiş. O anda kafasını kaldırıp annemi görünce bağırıyor, 'Beni götürüp öldürecekler' diyor. O bağırınca aşağı indik. Aracı durdurmaya çalıştık. Aracın kapısı daha açıkken araç gitti. Sonrasında annem karakola gitti. Birçok yere başvurdu ama haber alamadık" diye konuştu.   'Gözaltı, kaçırılma artık 'normal'di'    Babasının daha önce de gözaltına alındığını, kaybedileceğini aklına getirmediğini anlatan Besna, Kürdistan'da bir çocuk olmayı da şu sözlerle özetledi: "Gözaltına alınma tutuklanmalar, yabancı olduğum şeyler değildi. Çok daha ağır şeyler yaşadık. Köyümüz yakıldı. Gözaltına alınmalar yargısız infazlar bir sürü şey yaşadık. Lice katliamını gördük. Dedem katledildi. Babam daha öncede bir kez gözaltına alındı, işkence gördü. Hep alındı gitti sonra geri geldi. Babamın gözaltına alınması kaçırılması artık benim için normal bir şeydi. Yine de ilk kez bu şekilde alınmıştı. Tekrar cezaevine girecek hissettim. Kayıp edilmiş olacağı hiç aklıma gelmedi. Geri gelecek diye düşündüm. İki gün, üç gün, dört gün geçti evde başka bir hava var. Normal olmadığını anlamaya başladım. Ama isim koyamıyorum. Babam daha öncede gözaltına alındı bu ilk değil. Annem niye bu kadar telaşlı niye korkuyor. Niye evimize hiç kimse gelmiyor. Niye evin karşısında bir araç sürekli evi gözetliyor diye düşünüyordum."   'O gün bu eyleme anlam veremedim'   Hiçbir yerden sonuç alınamayınca İHD'ye başvurduklarını belirten Besna, daha sonra Cumartesi Anneleri'nden haberdar olduklarını söyledi. Cumartesi Anneleri eylemine ilk kez annesiyle katılan Besna, o gün bu eyleme anlam veremediğini söyleyerek şöyle devam etti: "O güne kadar İHD'de babam için birkaç kez basın açıklaması yapıldı. Galatasaray'a gittik bir sürü kalabalık var. Kalabalığın babam için olduğunu düşündüm. Sonra bir baktım bir sürü farklı fotoğraf bir sürü kadın, eş, çocuk, kardeş... O an dedim tamam baba geri gelmeyecek. Babanın neden fotoğrafını taşırsın ki. O an anladım. İlk kez hiç hissetmediğim kadar acı hissettim. Ve orada ağlamaya başladım. İyi ki İHD vardı bu kadar güçlü duramazdık."   'Burada hayata bakışımız şekillendi'   Besna hayata bakışının burada şekillenmeye başladığını vurgulayarak,  "Polisin çok sert müdahalesi olmaya başlayınca artık çocukları İHD'de bırakıyorlardı. İlk zamanlar müdahaleler yeni yeni başladığında biz dernekte bekliyorduk. Başka çocuklarla koridorda oynuyorduk. Biz gitmek istiyorduk ama bir şekilde oyalıyorlardı. İyi tarafı ilk kez birileri çocukmuşuz gibi davranıyordu. Oyun oynatıp dikkatimizi dağıtıyorlardı. Müdahaleler çok daha sertleşince artık bizi evde bırakıyorlardı" diye anlattı.    'Bir mezar bulma mücadelesi değil'   Babasının kaybedildiğini kabullenmediğini dile getiren Besna, şöyle dedi: "Ama önümde bir gerçek var. Artık dönmeyeceğini biliyorum. Bunu kabul etmem çok uzun yıllar sürdü. Artık daha gerçekçi bakıyorum. 20 yıl sonra kuyularda kemiklerini bulduğumuz insanlar oldu. Bu şekilde bulacağımı biliyorum. Ortada öldüğüne dair hiçbir belirti yok. Hiçbir iz yok ama yaşama dair de hiçbir iz yok. Anlatılmaz bir durum. Mücadele onu sağ bulmak için değil artık. Başka kayıplar yaşanmasın diye. İlk geldiğimde 'babam ölmedi ben babamı bulacağım' diyordum. Hala 'kemiklerini istiyorum' cümlesini kuramıyorum. 'Baba istiyorum' diyorum. Ondan kemik diye bahsetmek bana çok korkunç geliyor. Yıllarca eyleme gelip gittim. Arkada duruyordum babamın fotoğrafını dahi taşımazdım. Bir mezar için değil. Mezarını bulduğumda bitecek mi? Hayır elbette bitmeyecek. Bu yüzden mücadele etmeye karar verdim. Yedi yıldır da kayıp komisyonundayım. Bu mezar bulma mücadelesi değil. Sadece kendi kayıplarımız için mücadele etmiyoruz. Evet Cumartesi Anneleri eylemi başladığında sadece bununla başlamadı. Her gün birileri kaybediliyordu. İlk talebimiz 'gözaltında kayıplar son bulsun'du. Anneler bu meydana çıktığında başkaları kaybedilmesin diye çıktı."   https://www.youtube.com/watch?v=9VfPeDnef4E&feature=youtu.be