'Suruç'ta katlettiler Yüksekova'da hatıralarını yaktılar' 2018-08-17 09:08:07   HAKKARİ - Yüksekova'da halkın kendi kendini yönetme talebine karşı ilan edilen yasaklardan hemen önce oğlu Süleyman Aksu'yu Suruç Katliamı’nda kaybeden Kudret Aksu, "Suruç'ta oğlumu katlettiler, Yüksekova'da hatıralarını yaktılar. Oğlumun anıları ve hatıralarından geriye sadece kül kaldı” dedi.    Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde 13 Mart 2016 tarihinde ilan edilen ve 79 gün süren sokağa çıkma yasağı sürecinde yaşanan hak ihlalleri, yasak kaldırıldıktan sonra çekilen görüntülerle belgelendi. İlçe yakılıp yıkılırken, çok sayıda yurttaş yaşamını yitirdi.    'Zulme karşılık sesli bir mücadele vardı'   Kobanê’deki çocuklarla dayanışmak amacıyla Urfa’nın Suruç ilçesinde bulunan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyesi gençlere yönelik 20 Temmuz 2015’te DAİŞ tarafından düzenlenen canlı bomba saldırısında yaşamını yitirenlerden Süleyman Aksu'nun taziyesi kuruluyken yasağın ilan edildiğini ve canlarını zor kurtardıklarını belirten anne Kudret Aksu, o günleri şu şekilde anlattı: "Oğlum Suruç Katliamı’nda katledildi. Daha oğlumun katledilmesi üzerinden bir hafta geçmedi, Yüksekova'da sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Daha oğlumun taziyesi kuruluydu. Biz de çıkmak zorunda kaldık ve Hakkari'ye geçtik. Yüksekova'da neler olduğunu televizyonda görüyordum. Herkes evini merak ediyordu, bense sadece oğlumun mezarını merak ediyordum. Tahrip edilmiş haberini duyunca bir kez daha öldürmüşlerdi beni. Şüphesiz zulüm vardı ama buna karşılık sesli bir mücadele vardı. Dünyada örneği görülmemiş bir zulmü Yüksekova'da bize yaşattılar. Herkes evindeydi. İnsanları zorla evinden çıkarttılar. Bize sadece bir seçenek sunulmuştu ya ölecektin ya da toprağını terk edecektin. Halkı ölümle tehdit ettiler. Ya ölümü ya da yaşamı seçmek zorundaydın. Katledilen kadınların bedenleri teşhir edildi ve bilinçli olarak evlerimizi yaktılar."   ‘Geriye sadece kül kalmıştı’   Yasakta  oğlunun hatıralarının yakıldığını belirten Kudret, “Bütün dünya Türk Devleti’nin yüzünü gördü ama göz yumarak, kör ve sağırı oynadı. Çok genç katledildi. Yasak kalktıktan hemen sonra Yüksekova’ya geldik. Taş üzerinde taş kalmamıştı. Bizim evi oğlum Süleyman yapmıştı. O ev oğlumun anıları ve hatıralarıyla doluydu. Oğlumun fotoğrafları, bilgisayarı, kitapları ve elbiseleri yakılmıştı. Oğlumun anıları ve hatıralarından geriye sadece kül kalmıştı. Hem oğlumu katlettiler hem de gelip anı ve hatıralarını yaktılar. Benim yaram çok derin. Oğlumdan bana geriye kalan hatıralarını da yakarak bir kez daha yüreğimi yaktılar. Oğlumu bir kez daha katlettiler. Günde iki kez mezarlığa gidip mezarlık tahrip edilmiş mi diye bakıyorum. Ondan bana geriye sadece o mezar kaldı. Çok zulüm, işkence ve göç gördük ama hiçbiri evlat acısı kadar zor ve ağır gelmemişti bana. Yapılan bu zulmü hiçbir zaman unutmayacağım" ifadelerini kullandı.    ‘Kaybetmediğim tek şey barışa olan inanç ve bağlılığım’   Tek isteğinin barış olduğunu vurgulayan Kudret, "Hiçbir annenin yüreği  yanmasın artık. Yasaklardan sonra bir oğlum da tutuklandı ve 3 yıldır cezaevinde. Cezaevi kapıları açılsın. Benim yüreğim yanmış, başka annelerin yüreği yanmasın. Kaybetmediğim tek şey barışa olan inanç ve bağlılığım. Savaşları sonlandıracak, ölümü yıkacak gücümüz var" diye konuştu.