'Êzidî kadınların esareti sona ermedikçe hiçbirimiz özgür değiliz' 2018-08-03 13:27:01   HABER MERKEZİ - Êzidî halkına yönelik 73'üncü ferman olan Şengal Katliamı'nın 4'üncü yıldönümünde zorla alıkonulan Êzidî kadınlar için Kürdistan ve Türkiye metropollerinde yapılan ortak açıklamada, "Biz kadınlar diyoruz ki, bu çete yapılanmasının elinde tek bir kadın kalana kadar hiçbirimiz özgür değiliz" denildi.    Êzidî halkına yönelik 73'üncü ferman olan Şengal Katliamı'nın 4'üncü yıldönümünde zorla alıkonulan Êzidî kadınlar için, Diyarbakır, Mardin, Van, İzmir, İstanbul ve daha birçok kentte siyasi parti, sivil toplum kuruluşları ile çok sayıda kadın örgütü, eş zamanlı basın açıklamaları gerçekleştirdi. 3 Ağustos’un “Uluslararası Kadın Kırımı ve Soykırıma Karşı Uluslararası Eylem Günü” olması için bir kez daha çağrı yapan kadınlar, ayrıca bir dakikalık sessiz eylem yaptı.   Diyarbakır   Tevgerên Jınên Azad (TJA) öncülüğünde Diyarbakır Sanat Sokağı'nda basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır milletvekilleri Saliha Aydeniz, Semra Güzel, HDP, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) kadın meclisleri, ile Diyarbakır Barış Anneleri Meclisi ile Dicle Amed Kadın Platformu üyeleri de destek verdi.   Yapılan 1 dakikalık sessiz eylemin ardından ortak açıklamayı HDP Yenişehir İlçe Eşbaşkanı Demet Özkara okudu. Şengal katliamında yaşamını yitirenleri anan Demet, katliamı asla unutmayacaklarını vurguladı.    Mardin   Katliamın yıl dönümü dolayısıyla Mardin'de de Kamu Emekçileri Sendikalar Konfederasyonu (KESK) tarafından basın açıklaması yapıldı. KESK Mardin Şube binasında yapılan açıklamaya çok sayıda yurttaş katıldı. "Jin jiyan azadi" sloganının atıldığı açıklamada açıklamayı kurumlar adına TJA aktivisti Adalet Kaya yaptı.    'Şengal ile mesaj verdiler'   Êzidi halkının on binlerce yıllık tarihine 73 ferman sığdırdığını belirten  Adalet, DAİŞ'in Şengal'e dönük saldırılarının 21. yüzyılın en korkunç katliamı olduğunu söyledi. DAİŞ'in Şengal'e dönük katliamlar ile Avrupa ve Ortadoğu'ya "Adeta geliyorum" dediğini kaydeden, Adalet, dünya devletlerinin Şengal için ve sonrasında ciddi ve kalıcı önlemler geliştirmediği için saldırıların devam ettiğini dile getirdi.     'Adalet arayışımız devam edecek'    Adalet, "Biz kadınlar diyoruz ki; soykırım ve kadın kırımı bir insanlık suçudur. Suçlular hesap verene kadar adalet arayışımız son bulmayacaktır" dedi. Adalet, ayrıca 3 Ağustos Kadın Kırımı ve Soykırıma Karşı Uluslararası Eylem Günü ilan edilene kadar haykıracaklarını dile getirdi.    Açıklama, alkışlarla son buldu.   Van   Van'da ise açıklama TJA bileşenleri öncülüğünde Feqiye Teyran Parkı'nda düzenlendi. Açıklamaya HDP Van milletvekillerinden Muazzez Orhan, Murat Sarısaç, HDP, DBP il ve ilçe eşbaşkanları, yerine kayyım atanan belediye eşbaşkanları, Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri, Ahtamara Kadın Platformu üyeleri ile çok sayıda kişi katıldı. Açıklamada "3 Ağustos Kadın Kırımı ve Soykırımı ilan edilsin" pankartı taşınırken, OHAL'den bu yana ilk defa açık alanda açıklama yapıldı.    Açıklamanın yapıldığı parkın etrafı ise demir bariyerlerle kapatılırken, birçok zırhlı araç ile çok sayıda poliste hazır bulundu.   TJA bileşenleri adına Hatice Aktağ'ın okuduğu ortak açıklamanın ardından bir dakikalık sessiz oturma eylemi gerçekleştirildi.    Açıklama, alkışlar eşliğinde "Şengal halkı yalnız değildir" sloganları ile sona erdi.    İzmir    Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Kadın Meclisi ve Tevgera Jinên Azad (Azad) de, HDP İzmir İl Örgütü binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda açıklama yapan HDP PM üyedi Gülay Gün Bilici, Şengal'de yaşananları hatırlatarak, hala 3 bin civarında kadın ve çocuğunun akıbetinin bilinmediğini vurguladı.    İstanbul    Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu tarafından Taksim Tünel'de açıklama gerçekleştirildi. Açıklamaya, HDK Eş Sözcüsü ve HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, HDP, TJA ve çok sayıda kadın katıldı. Kadınların yakalarına taktığı siyah kurdele ile katıldığı açıklamada, ilk önce Êzidî kadınlara yönelik katliamın fotoğrafları sergilendi.    Ardından söz alan Gülistan, "Şengal'e bir saldırı yapılacağı çok önceden belliydi ama ne yazık ki uluslararası güçler yeterli önlemi almadığı için Şengal bu soykırımla yüz yüze geldi. 2014'ün 3 Ağustos'unda havan sesleri yükseldi. Şengal'in köy ve kasabalarından ve ne yazık ki bir kez daha bir fermanla karşılaşıldı. Bütün tarih boyunca 73 Ferman ile katledilen, buna rağmen yaşama sarılan, kültürüne inancını yaşatmak için varlık mücadelesi veren Êzidî halkımız o günden bugüne varlık mücadeleleri devam ediyor" diye konuştu.    Kadınlar adına açıklamayı HDP İstanbul İl yöneticilerinden Aysun Çeper okudu.    Açıklamanın ardından Êzidî kadınların sergilenen fotoğraflarının yarım saat boyunca alanda kalmasına polis tarafından izin verilmedi.   Ortak açıklamanın tam metni şu şekilde:    "Tarihin sayfaları, insanlık için emek verenler kadar, özgürlüğün, adaletin, insan onurunun çiğnenmediği bir yaşamın sağlanması için bedel ödeyenler kadar; soykırım karanlığı ile de doludur. İnsanlık, Srebrenitsa'dan, Arjantin'den, Şili'den, Bolivya'dan, Ermenilerden,  Süryanilerden, Halepçe'den, Myanmar'dan, Yemen'den, Kobanê'den, Efrîn'den, Musul'dan, Raqqa'dan, Filistin'den bu yana yaşadıklarından beri tarihin hangi sayfasına karanlığı, hangi sayfasına aydınlığı yerleştireceğini korkunç acılar ve büyük bedellerle deneyimlemiş durumdadır.    'Üç bin civarında kadın ve çocuğun akıbeti bilinmiyor'   Bugün de Êzidî halkına dönük gerçekleştirilen 3 Ağustos soykırımının 4. yıldönümündeyiz. Onbinlerce yıllık tarihine yetmiş üç fermanı sığdıran Êzidîler, 21. yüzyılın en korkunç soykırımına uğramakla kalmadı; binlerce kadın ve çocuk radikal cihadist çete örgütü IŞİD tarafından kaçırıldı; köle pazarlarında satıldı ve halen sayılarının üç bin civarında olduğunu bildiğimiz kadın ve çocukların akıbeti bilinmiyor. Aradan geçen dört yılda başta Ortadoğu olmak üzere savaşın ve silahlı çatışmaların ilk ganimeti görülen kadınlar arasında yine Şengal'in gerçek sahipleri Êzidîler gelmektedir.   'Savaş politikalarına karşı karar alınmadıkça katliamlar devam eder'   3 Ağustos 2014 tarihli soykırımın yanı sıra, Êzidî kadınların IŞİD tarafından 'savaş ganimeti' görülerek Arap ülkelerindeki şeyhlere satılması, sistematik cinsel saldırıya maruz bırakılması ya da öldürülerek toplu mezarlara gömülmesi, Êzidî kadın kırımına da yol açmıştır. Benzer şekilde Sünni olmayan Ermeni, Süryani, Şii Şabak ve Şii Türkmen halklara dönük IŞİD' in saldırıları tüm dünyanın gözleri önünde ve egemen devletlerin korkunç sessizliği içinde gerçekleşmiştir ve halen de devam etmektedir. Daha birkaç gün evvel Dürzi halkının yoğun yaşadığı Suriye'nin Süveyda şehrine IŞİD'in gerçekleştirdiği canlı bomba saldırısında 240 insan katledildi; bir başka saldırıda İsveç'in başkenti Stokholm'de yaşandı, IŞİD'in kamyonlu saldırısı ile 4 sivil katledildi. Bizler biliyoruz ki, bahsettiğimiz bu iki saldırı bile Şengal sonrasının habercisiydi ve ancak dünyanın egemen güçleri ve devletleri, efektif önlemler almadıkları için, savaş politikalarına karşı halkları koruyacak kalıcı ve ciddi kararlar almadıkları için bu katliamlar gerçekleşmeye devam ediyor.    'Êzidî halkına kendi kaderini tayin etme hakkı verilmeli'   İşte gücünü sadece kendi varlığından ve onbinlerce yıllık inancından alan Êzidî kadınlar, Şengal soykırımının ardından susmak, sessizliğe gömülmek, yaşananları kader olarak görmek, kendilerini ölüme yatırmak yerine; direnişi, özgürleşmeyi, doğup büyüdükleri toprakları canları pahasına savunmayı seçerek kendi Kadın Meclis'lerini oluşturmuşlar ve özgüçlerine sarılarak aslında yaralarını sarmaya gayret etmişlerdir. 73. Ferman göstermiştir ki her zamankinden daha fazla Kürtlerin, Êzidî, Sunni, Alevi, Şabak olarak, yaşadıkları her yerde statü sahibi olmadan her türlü yeni saldırılara maruz kalma riskleri söz konusudur. Tüm halkların olduğu gibi, bu bağlamda uluslar arası hukuk çerçevesinde Êzidî halkının kendi kaderini tayin etme ve statüye kavuşturulması hakkı tanınmalıdır.    'Aynı kararlılık bugün de devam ediyor'   Nitekim bu mücadele sayesinde, 2016 'da 3 Ağustos tarihinin Kadın Kırımına Karşı Mücadele Günü olarak kabul edilmesi için öncülük yapmışlar, Avrupa'dan Kanada'ya, Avustralya'dan Afrika ülkelerine, Türkiye'den Irak'a kadar dünyanın birçok ülkesinde kadın hareketleri yapılan bu çağrıyı sahiplenmiş, aynı gün aynı dakika tek yürek olarak barbarlığa, vahşete, kıyıma karşı ortak mücadele kararlılığını sergilemişlerdir. Bugünde bu kararlılık devam etmektedir.   'Çabamızı sürdüreceğiz'   Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu olarak, sadece Şengal'in değil, 10 Ekim Ankara Gar katliamının, Diyarbakır'da HDP mitingine 5 Haziran 2015'de yapılan bombalı saldırının, Antep' deki düğünü kana bulayanların, Suruç'da Kobaneli çocuklara oyuncak götürmek isteyen gençlerin katillerinin peşinde olduğumuzu; adil yargılama yapılması ve katillerle destekçilerine hak ettikleri cezanın verilmesi için çabamızı sürdüreceğimizi tekrar ediyoruz.    'Kampa gidişimiz her seferinde engellendi'   Bunun dışında belirtmek isteriz ki, ferman sonrasında en fazla göç alan Türkiye'de zorunlu göçe maruz kalan Êzidîlerin sığındığı DBP'li belediyelerin kamplarının, atanan kayyımlarca kapatılması, adeta hepsinin açık denizlerde, insan ticareti yapanların insafına terk etmek anlamına gelmiş, bir anda evleri gibi benimsedikleri kampların kapatılmasıyla kendilerine ikinci kırım dayatılmıştır. Kayyımlar öncesinde kamplarda kendi inançlarını ve kültürlerini özgürce yaşamalarına olanak sağlanan, sağlık, beslenme ve temizlik gibi temel insani ihtiyaçları merkezi hükümetten hiçbir destek almaksızın karşılanan Êzidîler, bir anda ortada bırakılmıştır. Platform olarak AFAD kamplarına yapmak istediğimiz ziyaretler bugüne kadar her seferinde engellenmiştir.   'Tüm kadınlar risk altında'    BM Mülteci Hakları Sözleşmesini imzalayan bir ülkede yaşadığımız bu süreç, sözleşmenin tamamen askıya alındığını göstermektedir. Bunlar bir yana, belirttiğimiz Süveyda katliamı da göstermiştir ki, Ortadoğu halkları ve Êzidîler üzerindeki IŞİD tehdidi devam ettiği sürece, tüm kadınlar da risk altındadır.   Biz kadınlar diyoruz ki, bu çete yapılanmasının elinde tek bir kadın kalana kadar hiçbirimiz özgür değiliz!   Biz kadınlar diyoruz ki; soykırım ve kadın kırımı bir insanlık suçudur; suçlular hesap verene kadar adalet arayışımız son bulmayacaktır!   Tarihin karanlık sayfalarına geçen 3 Ağustos, 'Kadın kırımı ve Soykırıma karşı Uluslararası Eylem Günü' olarak kabul edilene kadar mücadelemizi alanlarda, uluslararası mecralarda, ulusal üstü yargı mekanizmaları nezdinde sürdüreceğiz. Unutulmasın ki, hesabı sorulmamış kıyımlar, yenilerinin habercisi olabilir.   Bu vesileyle bir kez daha Şengal'de, Rojava'da, Suruç'da, Ankara Garı'nda, Süveyda'da, Stockholm'de yitirdiğimiz kadınları saygıyla, sevgiyle, minnetle andığımızı belirtmek isteriz.    Biz kadınlar; her yerde kadın dayanışmasıyla mücadelemizi yükselterek, 3 Ağustos, Kadın kırımı ve Soykırıma karşı Uluslararası Eylem Günü ilan edilene kadar, Kadın Soykırımını Durduracağız, Yaşamı Özgürleştireceğiz şiarıyla haykıracağız."   HDK Kadın Meclisleri   Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kadın Meclisleri de yayınladığı açıklamada, katliamın tarih sayfalarına kara bir leke olarak geçtiğini belirtti. Açıklamada, "21. yüzyılda kültürel ve inançsal farklılıklarından dolayı böylesi bir katliama maruz kalmak ve yine aynı gerekçelerle tüm dünyanın buna göz yumması DAİŞ barbarlığının beslendiği zemini de gözler önüne sermiştir. 4 yıl önce yaşanan soykırımda kadın, yaşlı, çocuk binlerce Êzidî yaşamını yitirmiş, hayatta kalanlar binlerce yıldır yaşadıkları topraklarını terk etmek zorunda kalmıştır. Yine binlerce kadın ve çocuk DAİŞ tarafından kaçırılarak köle pazarlarında satılmış, esir alınan kadın ve çocuklara cinsel işkence uygulanmış, din değiştirmeye zorlanmışlardır" diye kaydedildi.    DAİŞ tarafından zorla alıkonulan Êzidî kadınlara değinilen açıklamada şöyle denildi: "Bu soykırım sessizliğinde çığlık gibi düşen Êzidî kadınların direnişi kadın mücadelesi açısından önemli bir eşiği ifade etmekle birlikte, kadın mücadelesindeki birlikteliğin ve kararlılığın da sembolü haline gelmiştir. Bu birlikteliği ve kararlılığı büyütmenin sorumluluğuyla tüm kadınları fermansız, kırımsız, eşit, özgür ve insan onuruna yakışır bir dünya için kadın kazanımlarını sahiplenmeye büyütmeye davet ediyoruz."   DİK Kadın Meclisi   Demokratik İslam Kongresi (DİK) Kadın Meclisi'nin de Şengal katliamına ilişkin yaptığı açıklamada, yaklaşık 10 bin civarında kadın ve çocuğun DAİŞ tarafından alıkonulduğu hatırlatıldı. Açıklamada, "Esir alınan kadın ve kız çocukları bu zalim örgüt tarafından kurulan Uluslararası köle pazarlarında satıldılar. İşkencelere, tacize, tecavüze uğradılar. Hala DAİŞ'in elinde üç bin kadın olduğu sanılmaktadır. Bu katliam dünyanın gözü önünde gerçekleşti. Katliama sessiz kalmak, buna ortak olmak anlamını taşımaktadır" sözlerine yer verildi.    Açıklamada ayrıca, "Yeryüzünün neresinde olursa olsun, inancı, kimliği, dili, ırkı ne olursa olsun bütün kadın mücadelesini selamlıyor ve Êzidî kadınlarının acılarını paylaşıyoruz" denildi.    Hakların Birlik ve Dayanışma Kurumu   Halkların Birlik ve Dayanışma Kurumu (SYPG) ise açıklamasında,  "3 Ağustos 2014 yılında Mezopotamya'nın kadim halklarından Êzidî halkımıza yönelik DAİŞ tarafından gerçekleştirilen,'Êzidîlerin 73. Fermanı' olarak adı geçen katliamın 4. Yılında halkımızın acısını ve öfkesini derinden paylaşıyoruz, ödediğimiz bedellerin hesabını sormaya devam edeceğimizi, özgürlük ve zaferi bu topraklara egemen kılacağımıza söz veriyoruz" diye ifade edildi.    Malatya   "3 Ağustos Soykırımı anma olarak tanınsın!" şiarı ile İnsan Hakları Derneği (İHD) Malatya şubesinde düzenlenen basın açıklamasında 3 Ağustos 2014 tarihinde Êzidîlere yönelik yapılan katliamı kınandı. Basın açıklamasını İHD Malatya il başkanı Gönül Öztüroğlu okudu. Êzidilere yönelik yapılan katliamın üzerinden 4 yıl geçtiğini aktaran Gönül, "DAİŞ, Orta Doğu'nun en kadim halklarından Êzidilere yönelik 3 Ağustos 2014 tarihinde katliam yapmıştır. Bizler İnsan hakları aktivistleri olarak Êzidiler'e yönelik yapılan soykırım saldırısını bir kez daha kınadığımızı ve lanetlediğimizi belirtmek istiyoruz" dedi.     'Êzidîlerin kendi geleceklerini belirleme hakkı vardır'    Diğer tüm halklar gibi, Êzidîlerin de kendini savunma ve kendi geleceğini belirleme hakkının olduğuna dikkat çeken Gönül, "Bu kapsamda Irak’ın Şengal bölgesinde, Êzidîleri korumayarak onların soykırıma uğramasını seyreden güçlerin, Êzidîlerin kendilerini yönetme hakkına saygı duymak durumunda olduklarını belirtmek isteriz" diye konuştu.   Gönül son olarak, Êzidî halkının yaşadığı sorunların hala devam ettiğini kaydederek, bu sorunların ivedilikle sonlandırılması gerektiğine dikkat çekti.