Kolombiya’da barış sürecinin itici gücü kadınlar 2018-07-22 09:03:51   Dilan Babat- Habibe Eren   ANKARA - Kolombiya’da 52 yıl süren çatışmalı sürecin ardından başlatılan barış müzakeresi sürecini raporlaştıran Güneş Daşlı ve Nisan Alıcı,  dünyada barış sürecinde bir ilk olan "Toplumsal Cinsiyet Alt Komisyonlarının" Kolombiyalı kadınların mücadele birikiminin bir sonucu olduğunu vurguladı. Güneş ve Nisan, ülkedeki barış süreciyle ilgili birçok kazanımın da kadınların hızlı refleksi, kolektif hareket tarzı ve örgütlü olmaları sonucunda ortaya çıktığını vurguladı.    Kolombiya'da, 52 yıl boyunca çatışma halinde olan hükümet ile Marksist gerilla örgütü FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri), 2016 yılında  “barış” masasına oturdu. Yarım asırlık çatışmalar boyunca yaklaşık 300 binden kişi yaşamını yitirirken, 6 milyondan fazla kişi evlerinden ayrılmak zorunda kaldı. "Barış ve Toplumsal Cinsiyet: Kolombiya Barış Süreci" başlıklı bir çalışma yapan Demokrasi, Barış ve Alternatif Politikalar Merkezi (DEMOS) koordinatörleri Güneş Daşlı ve Nisan Alıcı, Kolombiya'da kadınların, STK’lerin ve  LGBTİ'lerin barış sürecinde nasıl özne olduklarını 20 ayrı kadın örgütü ile görüşerek raporlaştırdı. Güneş ve Nisan ile Kolombiya sürecini ve kadınların barış süreçlerindeki rolünü konuştuk.    * Kolombiya’da 52 yıl süren çatışmalı sürecin ardından taraflar barış antlaşması imzaladı. Siz de bu süreç yaşandıktan sonra Kolombiya’ya gittiniz. Orada 20’den fazla kadın örgütü ile görüşürken toplumsal cinsiyetin barış inşasındaki rolü üzerinde durdunuz. Kolombiya’da kadınlar ile neler deneyimlediniz?   Toplumsal Cinsiyet Alt Komisyonları oluşturuldu    Nisan: Kasım ayında bir ay boyunca Kolombiya’da yapılan barış antlaşmasını takip ettik. Kolombiya Antlaşmasının üzerinden bir yıl geçmişti biz bu araştırmayı yaparken. Üç farklı şehirde 20 örgüt ile görüştük.  Bunların içinde hem kadın örgütleri, hem LGBTİ örgütleri hem de farklı arka planlardan gelen, yerlileri, Afroları temsil eden örgütler vardı. Onlarla görüştük. Kadınlar çoğunlukla, sürece toplumsal cinsiyet bakış açısının dahil edilmesinin büyük kazanım getireceğinde hemfikirlerdi. Barış sürecinin arka planına baktığımız zaman gördüğümüz ilk şey kadınların ve LGBTİ’lerin aktif bir şekilde bu sürece dahil olmasıydı. Bunun bir karşılığı müzakere heyetlerinde temsil yetkisi tam olan kadınların bulunmuş olması. Diğer bir sonuç ise ‘Toplumsal Cinsiyet Alt Komisyonları’nın oluşması. Bu dünyada bütün barış süreçlerinde ilk defa uygulanan bir mekanizma ve bu komisyonun işleme şekli şöyle olmuş: Müzakerelerin geçtiği şehirlerde çalışıyorlar ve birçok sivil toplum örgütü, toplumsal cinsiyet alanında çalışan farklı arka planlarda STK’lerden temsilciler giderek bu komisyona kendi taleplerini iletiyorlar. Böylelikle aslında kadınların, LGBTİ’lerin  ve Kolombiya’nın farklı yerlerinden gelen örgütlerin gündemleri  nihai anlaşma metnine dahil edilebilmiş. Bunun dışında da antlaşma metnin tamamında da toplumsal cinsiyet bakış açısının yer alması sağlanmış. Sadece kadınları ve LGBTİ’leri değil doğrudan ilgilendiren bir meselede değil, herhangi tüm konularda bu perspektif sağlanmış.    ‘Müzakere ilk başladığında masada kadın yoktu’   Güneş: Kolombiya’da kadınların çok öznel aktör olarak müzakere süreçlerine katılması ve mağdurların çok kapsamlı bir şekilde bu barış sürecinin dahil edilmesi çok önemli. Orada mağdurlar çeşitli şekilde forumlar düzenliyor. Mağdurlardan cinsel şiddet görmüş bir kadın Havana’ya gidip yaşadığı durumu birebir aktarıyor. Kadın örgütlerinin burada vurguladığı şey, kadın hareketinin kazanımları. Müzakere ilk başladığı zamanlarda müzakere masasında bir kadın olmamış. Bir kadının dahil edilmesi sonra farklı temsilcilerden 11 kadının dahil olması ve hükümet tarafından kadınların dahil edilmesi Kolombiya’daki kadın hareketinin gücü ve birlikte hareket edebilme özelliğinden geliyor. Kadınlar,  gerektiği zaman hızlıca kampanyalar oluşturma, lobi çalışması yapma, özellikle uluslararası ağlara ulaşıp oradan destekler alarak ülke dışında da baskıyı kurabilmişler. Aynı zamanda Latin Amerika’daki farklı deneyimlerden de güç alarak, bütün bu süreçleri güçlü bir şekilde yürütmüşler.  Biz Kasım 2017’de görüşmeye gittiğimiz zaman  ‘Barış Antlaşması’nın üzerinden bir yıl geçmişti.  Kadın örgütleri daha çok uygulama kısmına odaklanmışlardı. Çünkü şöyle bir endişeleri vardı: 'Evet barış metnindeki birçok şey büyük kazanım ama bunlar metin üzerine kalmamalı ve hayata geçirilmesi lazım'. Uygulamaya dair çok ciddi eleştirileri vardı. Çok yakından takip ediyorlardı.  Birebir müzakerede olanlar ile görüşüyorlardı, forum düzenliyorlardı.      * Türkiye’de kısa sürede olsa çözüme dair bir süreç yaşandı. Ancak iki yıl süren bu sürecin ardından artan kaos ve savaş süreci ile birlikte şu an “barış”  ya da “çözüm” söylemini iktidar tarafından duymak mümkün değil. Dünya genelinde savaş süreçlerinde en çok saldırı ve baskı altına alınan ve savaşın tahribatını  en fazla yaşayan kadınlar oluyor. Bu anlamda en çok mücadele veren de yine kadınlar oluyor. Bu anlamda kadınların barış sürecindeki ortaklaşmasını nasıl gözlemliyorsunuz?   Kolombiya’da kadın örgütlerinin refleksi Türkiye’ye göre daha hızlı    Güneş: Kolombiya ve Türkiye’de aynı zamanda başlatılan bir barış süreci oldu. Maalesef Türkiye’deki  barış süreci sonlandı ve tekrardan savaşa  dönüldü. Biz raporun öneri kısmında  bu durumu ortaya koymuştuk. Türkiye ve Kolombiya’yı karşılaştırmak çok mümkün değil, arka planları ve sorunun kökeni çok fazla değişebiliyor. Türkiye’de barış sürecinde toplumsal cinsiyet ve kadın özgürlük çizgisi önemli odaklardan bir tanesiydi. Özellikle Kürt kadın hareketinin ve kadın temsilcinin müzakereye katılıp o baskıyı  oluşturması ve diğer kadın örgütlerinin de bu konuda çabaları vardı. Esasında baktığımız zaman Kolombiya’dan farklı olarak burada hızlı bir refleks yoktu. Ya da farklı bir ideolojik yapıdan gelen kadın örgütlerinin hızlı bir şekilde barış etrafında bir araya gelip, müzakere masasında taleplerini iletmek konusunda geri bir aşamadaydı. Buradaki sürecin esasında tam bir müzakereye dönmemiş olmasının da bir etkisi vardı. Görüşmeler devam ediyordu ama iki tarafında eşit bir şekilde yer aldığı bir müzakere sürecinde dönmemesinin de etkisi vardı.  Burada Kadın Özgürlük Meclisi'nin kurulması ve müzakere masasında Ceylan Bağrıyanık’ın katılmış olması çok önemli çabalardı.     ‘İttifaklar oluşturup gündem belirlemek çok önemli’   Nisan: Aslında sadece müzakere süreci ile sınırlı kalan bir mücadele değil. Kolombiya'da bu böyle değil başka örneklere baktığımızda da böyle değil. Dolayısıyla şu an her ne kadar barış süreci olmasa da çatışma sürecine yeniden girilmiş olsa da aslında hala kadın örgütlerinin ve farklı örgütlerin beraber ve  ayrı ayrı barış sürecine katkı sunmaları çok önemlidir.  Kolombiya’ya baktığımız zaman şunu görüyoruz. Kadınların ve LGBTİ’li grupların bu kadar güçlü bir şekilde dahil edilebilmiş olması yıllardır bu örgütlerin beraber mücadele veriyor olmasından kaynaklanıyor. Barış çok önemli bir gündem onlar için. Müzakereler başlamadan öncede öyleydi. Müzakereler ilk başladığında kadınlar dahil edilmediği zaman hızlı bir şekilde müdahale edebilmişler. Zaten uzun zamandır bu talepler üzerinden konuşulmuş, farklı yerlerden gelinmiş olsa bile ortak zemin üzerinden somut taleplerini iletebilmişler. Bu çok önemli bir refleks olabilmiş. Sürece somut taleplerini dahil ederek, kazanabilmişler.  Belki aynı şeyleri Türkiye için düşünmek mümkün olabilir. Evet şuan resmi bir süreç yok,  bir şekilde ittifaklar oluşturulup, ortak gündemleri ve talepleri belirlemek epey önemli.    * Raporda Kolombiya’da 50 yıldan sonra gelen barışta inişler çıkışlar yaşanabilir dediniz. Bugün baktığımız zaman Kolombiya’da ne gibi gelişmeler oluyor?  Her iki taraf da anlaşmada mutabık mı ? Kolombiya barış sürecini ileriye götürecek ne gibi adımlar atılıyor?    ‘Uygulama aşaması ve kazanımları koruyabilmek çok önemli’   Nisan: Bu inişli çıkışlı durumlar Kolombiya Barış Antlaşması’nın imzalanmasının hemen ardından başlamış bir şey. Kolombiya’da referandum süreci yaşanıyor. Üzerinde anlaşılan barış antlaşması metni halk oylamasına sunuluyor. Orada barış antlaşması desteklenmiyor. Referandumu ‘hayır’cılar kazanıyor. Ama buna rağmen taraflar geri adım atmıyor yeniden barış antlaşmasında birkaç küçük değişiklik yaparak imzalıyorlar.  Aslında her iki tarafta barışı sürdürme iradesini gösteriyorlar. Halkın yarısından fazlası 'hayır' dediği halde. Bununla beraber halen çok yoğun şekilde yapılan saldırılar var. Ara sıra paramiliter güçlerin oradaki toplum liderlerine, aktivistlere yönelik sonu ölüme varan saldırıları oldu. Yakın zamanda başkanlık seçimi yapıldı.  Bir barış antlaşmasının imzalanmış olması bütün risklerin bertaraf edilmiş olması anlamına da gelmiyor. Uygulama aşaması çok önemli siyasi gelişmelerden azade bir şekilde barış Antlaşmasının sonuçları ve kazanımlarını koruyabilmek çok önemli.     ‘Devlet barışı kendi çıkarlarına kurban edebiliyor’   Güneş: Özellikle iktidarların ya da devletin kendisinin siyasi çıkarlarından dolayı barışı ya da kazanımları kurban etme eğilimi de var. Kolombiya’da da çok net bir şekilde bunu görüyoruz. Son seçimde barış sürecini başlatmış olmasına ve Nobel ödülü almasına rağmen Santos aday olarak gösterilmedi. ELN ile yürüttüğü müzakere sürecinde sağcı partilerin baskısıyla müzakere sürecini bozmak adına ‘terörist’ örgüt söylemine geçildi. Bunun altında siyaseten daha fazla kitle alma desteği yatabiliyor.  Türkiye’de de benzer şeyler yaşadık.  7 Haziran seçimleri esasen bunu gösterdi. HDP’nin parti olarak seçime girmeme isteğinden tutalım, yüzde 10 barajını kesinlikle indirmeme refleksi , 7 Haziran seçimlerinde başkan seçilip seçilmemesi bu siyasi çıkarlar aslında bir şekilde barışın önünde ciddi engeller oluşturdu.     ‘Sabote edilmemesi için önlemler alınmalı’   Yayınladığımız raporda Türkiye’ye yönelik önerilerimizden biri de buydu. Olası bir barış süreci başladığı zaman her iki taraf içinde olabilir ama siyasi çıkarlara kurban edilmeyecek, ciddi bir yol haritasının oluşturulması. Bu seçimler üzerinde olacaksa seçimlerin demokratikleşmesi müzakerede bir başlık olabilir ki; oradan İktidarların kendi çıkarlarına yönelik bir durumun oluşmamasını sağlamak vb. önlemler alabilir. Onun dışında insan hakları savunucuların ölmesi ya da süreci sabote edebilecek katliamların olması.  Kolombiya’da FARC gerillalarına yönelik oldu. Türkiye’de de o süreçte Roboski katliamı keza yaşandı. Cezasızlık ile sonuçlanmış, hiçbir soruşturma yürütülmemiş bu tarz sabotajlar olabiliyor. Çözüm süreçlerinde bunun olmaması için önlemler alınması lazım. Olma ihtimali ya da olduğu zaman çok etkin hızlı bir soruşturma yapılması gerekiyor ki;  güven tekrar tesis edilsin ya da görüşmelerin masada devam edilebilir koşulları sağlansın.     *  Sürekli baskı altına alınan, ötekileştirilen kadınların barış sürecinde aktif bir rol oynaması aslında dünyada ortak bir durum.  Bu durumla ilgili neler söylemek istersiniz?    ‘Kadınların ataerkil sisteme karşı antikapitalist mücadele veriyor’   Güneş: Biz Kolombiya’da görüşmeler yaparken eski gerillaların oluşturduğu bir kadın örgütü ile konuşmuştuk. Bize hemen Rojava’da bulunan Kürt kadınlarını sormuşlardı. Selamlarını göndermişlerdi.   Anti -militarist bir kadın örgütü ile görüştüğümüz zaman Türkiye’deki kadınlar ile bir araya gelmek istediklerini söylemişlerdi. Çok uzak coğrafyalarda olsa bile bağlar bir şekilde kuruluyor. Oradaki kadınlarla Türkiye’deki kadınların benzer noktaları var. Barış süreçlerini kapsamlı ve geniş ele alıyorlar. Barış mücadelesi aslında onlar için ataerkil sisteme karşı verilen antikapitalist bir mücadele. Özellikle yerli  kadınların topraklarını ulus ötesi şirketlerden koruması üzerinden ya da  sınıf mücadelesine dönüşebiliyor. Kadınlar kendi barış mücadelelerini çok kapsamlı, uzun ve verimli yapısal bir değişim sağlayabilecek bir mücadele üzerinden kuruyor. Kadınların, barış mücadelesinin öznelerinden biri olan Kürt kadınlarının da aslında hep dile getirdikleri sadece bir etnik sorunu çözmek değil; kadın özgürlüğünün, eşitliğin sağlanması ve mevcut sistemin dönüştürülmesi. Özellikle böyle bir mücadelenin birikimi olası bir barış sürecinde büyük bir kazanıma dönüşebiliyor. Toprak, kültür, ekonomi kadınları ilgilendiren bir sorun.  Bütün bu alanlara müdahale edilebilir perspektife sahip olması çok önemli.     ‘Kadınların siyasi süreçlere çok hızlı şekilde müdahale ediyor’   Nisan: Buna paralel olarak, örneklerde de incelediğimiz Kolombiya’da da gördüğümüz şey bir Barış süreci  başladığında kadın örgütlerinin müdahale edebilmesi için aslında önceden birikmiş bir mücadele deneyimine sahip olmaları gerekiyor.  Barış mücadelesi olarak baktığımız zaman, resmi bir barış süreci ile sınırlı değil. Kadınların hali hazırda birlikte örgütlü bir şekilde mücadele ediyor olması, onların gerçekten siyasi süreçlere de çok hızlı bir şekilde katılabilmesi mümkün. Bizim ortak olarak gördüğümüz en önemli noktalardan biri de buydu.