OHAL'in ardından kayıp yakınları yeniden Koşuyolu'nda 2018-07-21 14:58:30   DİYARBAKIR- İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınlarının "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" sloganıyla gerçekleştirdikleri eylemin 493'üncüsü, 2 yıllık OHAL uygulamalarının ardından yeniden Koşuyolu Parkı Yaşam Anıtı önünde yapıldı. Bu haftaki eylemde, 1992 tarihinde İstanbul Tarabya'daki evinden işe gitmek üzere ayrılan ve bir daha geri dönmeyen Hasan Gülünay'ın akıbeti soruldu.    İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" şiarıyla her hafta düzenledikleri oturma eylemleri, OHAL döneminde açık alan eylemlerinin yasaklanması nedeniyle İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi'nde gerçekleştiriliyordu. OHAL'in iki yılın ardından sona ermesi ile birlikte 493'üncü haftasındaki eylem OHAL öncesi yapıldığı gibi yeniden Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme, İHD Diyarbakır şube yöneticileri ve kayıp yakınları katıldı. Bu haftaki eylemde, 20 Temmuz 1992 tarihinde İstanbul Tarabya'daki evinden işe gitmek üzere ayrılan ve bir daha geri dönmeyen Hasan Gülünay'ın akıbeti soruldu.   'Yeniden Koşuyolu Parkı'ndayız'   Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Kayıplar Komisyonu üyesi Avukat Adnan Orhan, "Bizler 493 haftadır kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları olarak 'Kayıplar bulunsun, failler yargılansın' adlı oturma eylemlerimizi gerçekleştiriyoruz. 20 Ağustos 2016 tarihinden bu yana geçen yüz haftadır OHAL nedeniyle bu eylemlerimizi İHD Şube binasında gerçekleştiriyorduk. Bugün hakikatlerin araştırılması, açığa çıkması ve adaletin sağlanması için biz kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları olarak yeniden Koşuyolu Parkı'ndayız" diye konuştu.   'Derhal Hakikatler Komisyonu kurulmalıdır'   Eylemlerini sürdürmekte kararlı olduklarını belirten Adnan, hakikat ortaya çıkarılıncaya kadar bu eylemleri devam ettireceklerini ifade etti. Kayıpların akıbetlerinin derhal ortaya çıkarılması gerektiğini söyleyen Adnan, 493 haftadır kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları olarak uzun yıllardır kayıpların akıbetini sorduklarının altını çizdi. Adnan, "Bizler kayıp yakınlarımızın kimler tarafından kaçırıldığını veya katledildiklerini biliyoruz. Musa Çitil, Derik'te on üç kişinin ölümünden sorumluydu. Yavuz Ertürk, başta on bir kişinin de aralarında olduğu onlarca kişinin ölümünden sorumluydu. Cemal Temizöz, Cizre'de yirmi kişinin ölümünden sorumluydu. Hasan Atilla Uğur, Kızıltepe'de birçok kişinin ölümünden sorumluydu. Bunlar, görülen davalarda sadece bir kaç tanesi. Bu görülen davalarda hepimiz şahidiz ki, hiç birine hiç bir şekilde ceza verilmedi ve birçoğuna beraat verildi. Biz kayıp yakınları olarak hakikatler ortaya çıkarılıncaya kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Kayıpların akıbetlerinin derhal aydınlatılması için 'Hakikatler Komisyonu' kurulmalıdır" diye konuştu.   Daha sonra söz alan İHD Diyarbakır Yönetim Kurulu ve Kayıp Komisyonu üyesi Avukat Hasan Yalçın, İstanbul Galatasaray Meydanı eylemcilerinden, kayıp yakınlarına dayanışma mektubu gönderildiğini belirtti.    Cumartesi Anneleri'nin gönderdiği mektupta şunlar kaydedildi:    "Değerli kayıp yakınları ve İnsan Hakları Savunucuları, neredeyse iki yıldır OHAL gerekçe gösterilerek hukuksuz bir şekilde kayıplarınızın fotoğraflarını Koşuyolu'nda taşıyamadınız. Uzun bir aradan sonra yeniden İnsan Hakları Anıtı önünde bir aradasınız. Biz Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelen kayıp yakınları ve İnsan Hakları savunucuları ülkenin doğusundan batısına meydanlarda gözaltında kaybedilen kayıpların fotoğraflarının taşınacak olmasının heyecanını yaşıyoruz. Bugün bizim Galatasaray Meydanı'ndaki 695'inci haftamız. Sizlerin 493'üncü haftanız. Uzun yıllardır kayıplarımız için adalet istiyoruz. Kayıp dosyalarındaki cezasızlığın son bulması için mücadele ediyoruz. Galatasaray'daki mücadelemiz aynı zamanda Koşuyolu'ndaki mücadelemizdir. Koşuyolu'ndaki mücadeleniz aynı zamanda Galatasayar'daki mücadelemizdir. Taleplerimiz aynı. Kayıplarımızın akıbetlerinin açıklanmasını istiyoruz. Kayıplarımızın faillerinin yargılanarak cezalandırılmasını istiyoruz.    Yurttaşın haklarının devlete karşı güvece altına alındığı demokratik bir rejim istiyoruz. Derin acılara, ağır travmalara yol açan çatışma siyasetinin yerini barış siyasetine bırakmasını isitiyoruz. Kayıplarımız için, adalet için, barış için mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Aynı acıları paylaştığımız sevgili mücadele arkadaşlarımız, kalbimiz bugün sizlerle Koşuyolu parkında. Asla unutmayacağız, asla affetmeyeceğiz, asla vazgeçmeyeceğiz."   Hasan, daha sonra 1992 tarihinde gözaltına kaybettirilen Hasan Gülünay'ın hikayesini okudu.    'Evden işe gitmek üzere çıktı bir daha haber alınamadı'   Hasan Gülünay'ın evden işe gitmek için ayrıldığını ve kendisinden bir daha haber alınamadığını aktaran Hasan devamında şunları kaydetti: "Hasan Gülünay, evli ve dört çocuk babasıydı. 20 Temmuz 1992 tarihinde İstanbul Trarabya'daki evinden çıktıktan sonra bir daha geri dönmedi. Birsen Gülünay, eşinin eve gelmemesi üzerine önce kendi ailesine haber verdi. 2 gün sonra ise Sultanahmet Başsavcılığına başvuruda bulundu.   'Geri dönüş yapan olmadı'   Birsen Gülünay eşi Hasan için gözaltında olabilir şüphesiyle Gayrettepe'deki Emniyet Şubesi'ne başvurdu ancak kendisine Hasan'ın gözaltında olmadığı bilgisi verildi. Aile Hasan Gülünay'ın bulunması için İHD İstanbul Şubesi'nde açlık grevine başladı. Açlık grevi sırasında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'e dilekçe ile başvuruda bulunarak olayı duyurdu. Açlık grevi sonrası aile Ankara'ya giderek Hasan Gülünay'ın durumunu TBMM'ye taşıdı. Olaya ilişkin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin ile görüştü. Sezgin, aileye Hasan Gülünay'ın durumunu araştıracağı sözünü verdi ama aileye herhangi bir dönüş olmadı.   Aile, TBMM İnsan Hakları Komisyonuna başvurdu.1992 yılında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulundu. Savcılık 31 Ekim 2012 tarihinde 20 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle dosyaya takipsizlik kararı verdi. Takipsizlik Kararının ardından yapılan itirazlardan bir sonuç alamayan aile, 2013 yılında Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulundu. Anayasa Mahkemesi 21 Nisan 2016 tarihinde yaşam hakkı kapsamında etkili bir soruşturma yürütülme yükümlülüğünün ihlal edildiğine ancak ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden soruşturma yapılmak üzere ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, zaman aşımı nedeniyle yer olmadığına karar verdi."   'Ben Hasan Gülünay, beni kaybedecekler'   Hasan son olarak, "Hasan Gülünay'ın arkadaşı Erol Çam, İstanbul Gayrettepe Asayiş Şube'de gözaltındayken hücrelerden birinden, "Ben Hasan Gülünay, beni kaybedecekler" diye sesler duyduğunu anlattı. Hasan'ın eşi Birsen bu bilgiler ışığında çalmadık kapı bırakmadı. Dönemin hükümeti SHP-DYP Genel Başkanları ve milletvekilleri ile görüştü. Ancak kendisine herhangi bir bilgi verilmedi" dedi.   Okunan hikayenin ardından kayıp yakınları 5 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirerek, Koşuyolu Parkı'ndan ayrıldı.