Sistematik cinsel istismara karşı bir umut hikâyesi 2018-07-17 09:01:07   Safiye Alagaş   DİYARBAKIR - Diyarbakır’da 14 yaşında cinsel istismara maruz bırakılan G.Ö., fail erkekle evlendirilerek yıllarca işkence gördü. 19 yaşına geldiğinde boşanarak, A.Y. hakkında cinsel istismar suçundan suç duyurusunda bulunan G.Ö., şimdi de çocuklarını alabilmek için mücadele ediyor.     Her yıl ortalama 7 bin çocuğun cinsel istismara maruz bırakıldığı Türkiye’de, bu çocuklar fail erkekle evlendirilerek suçun üzeri örtülüyor. Kendilerine dayatılanın suç olduğunu fark ettiklerinde ise bundan kurtulmak için büyük bir mücadele veriliyor. Mücadele ederek ayakları üzerinde duran ve hepsi birer direniş örneği olan bu kadınlar, fail erkekle yaşamak zorunda bırakılan diğer kadınlara da umut ışığı oluyor.   Evlilik adı altında cinsel istismar   Diyarbakır’da yaşayan G.Ö., kadın mücadelesiyle umut ışığı olan kadınlardan biri. Henüz küçük yaşlarda babasını kaybedince babaannesi ile yaşamaya başlayan G.Ö., okumak istemesine rağmen sadece ilkokul 5’e kadar okutuldu. 14 yaşındayken o dönem 41 yaşında olan A.Y. isimli erkeğin cinsel istismarına maruz kalan G.Ö., daha sonra evlilik adı altında bu erkekle birlikte yaşamak zorunda bırakıldı. Sistematik cinsel istismar ve şiddet, evlilik adı altında yıllarca devam etti.     18’inde evlendirildi, 19’unda boşanarak şikâyetçi oldu   18 yaşına girdiğinde fail erkekle resmi olarak evlendirildiğini, 19’una geldiğinde ise boşandığını vurgulayan G.Ö., boşanma davası sırasında  mahkemede çocukken cinsel istismara maruz bırakıldığını ve fail erkekle birlikte yaşamak zorunda kaldığını anlatarak, şikayetçi oldu.   Mahkeme cinsel istismar suçunu görmezden geldi!   Tüm bunları heyete anlatmasına rağmen mahkeme konuyla ilgili hiçbir hukuki girişimde bulunmadı. G.Ö., bir yıl önce çocuklarının velayetinin kendisinden alınması ardından yeniden savcılığa giderek cinsel istismara ilişkin suç duyurusunda bulundu. G.Ö., ayrıca çocuklarının velayetini alabilmek için yeniden dava açtı. Savcılık velayet davasını açtı ancak cinsel istismar suçunu işleyen A.Y.’yi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı. Açılan davanın ilk duruşması Ağustos ayında görülecek. Velayet davası ise Temmuz ayında görülecek.   Ablası da çocukken evlendirildi   Yaşadıklarını anlatırken aynı travmayı yeniden yaşayan G.Ö., “Bizi okutmadılar. Kız çocuğu okumaz dediler. Ablam evliydi o da küçük yaşta evlendirilmişti. Ablamın bir tane kaynı vardı A.Y. sürekli bize geliyordu. Babaannem yaşlıydı onun dışında kimsemiz yoktu. Ben 14 yaşındaydım. A.Y. o zaman benden 20 yaş büyüktü. Bana hep ‘Sen benimle evleneceksin seni kimseye vermem benim olacaksın’ diyordu. Bana bir şeyler alıp kandırıyordu. Ben hem korkuyor hem de anlamadığım için kimseye bir şey anlatamıyordum” dedi.   ‘Evliliğin ne olduğunu bile bilmiyordum’   Bir gün evde yalnız iken A.Y.’nin ev gelerek kendisini ablasıyla tehdit ettiğini belirten G.Ö., şöyle devam etti: “Beni ablamla tehdit etti. Ben de ablamı çok sevdiğim için bir şey diyemedim. Beni cinsel istismara maruz bıraktı. Evlenmek istemiyordum, daha çocuktum kimseye bir şey anlatamadım. Aradan birkaç gün geçti ailesiyle birlikte istemeye geldiler. Babaanneme anlatamadım. ‘Ben evlenmek istemiyorum’ dedim ama bir şey değişmedi. Kimse sesimi duymadı bile. Düğün öncesi tehditlerle defalarca tecavüz etti. Sonra evlendirdiler. Ben evliliğin ne olduğunu bile bilmiyordum.”   ‘Sanki erkek mi doğurmuşsun?’   A.Y.’nin ailesinin yaşadığı köye götürülerek, burada ailesiyle aynı evde yaşamak zorunda bırakıldığını dile getiren G.Ö., sistematik şiddete maruz bırakıldığını anlatarak, “Geldiğinde de şiddet uyguluyordu. Ailesinin kölesi olduğumu söyleyip çalıştırıyordu. Sonra hamile kaldım. Çocuğun doğumuna dahi gelmedi. Doğumda ablam beni hastaneye götürdü. Ben de ablam da çocuktuk. Sürekli şiddet görmemize rağmen bir yere gidemiyorduk çünkü gidecek yerimiz yoktu. Bir kızım doğdu. Doğumdan sonra dinlenmeme dahi izin vermediler. Kız çocuğu doğurduğum için hakaret edip şiddet uyguladı. ‘Sanki erkek mi doğurmuşsun?’ deyip dinlenmeme izin vermediler. Aynı gün çalıştırdılar” diye konuştu.   Bir yıl önce çocuklarını aldılar   Bir yıl sonra ikinci kızının doğduğunu belirten G.Ö., çocuklarını tek başına büyüttüğünü anlattı. Evlendirildiği erkekle hiçbir zaman anlaşamadığını, şiddet gördüğünü ve çocuklara bakılmadığı için amcasının evine sığındığını kaydeden G.Ö., “Ben amcamlardayken geldi. Öldüresiye dövdü. 18 yaşına girdiğimde resmi nikah kıymıştı. Sonra köyden Diyarbakır merkeze yerleştik. 19 yaşına girdiğimde boşanma davası açtım. Çocuklarıma tek başıma baktım. Benim çocuklarıma düşkünlüğümü görünce nafaka vermemek için 1 yıl önce çocuklarımı benden aldı” diye konuştu.   ‘Çocuklarım da şiddete maruz bırakılıyor’   Çocuklarına bakabilmek için birçok işte çalıştığını anlatan G.Ö., çabaları sonucunda kendisine ait bir iş kurduğunu, ekonomik olarak kimseye ihtiyacı olmadığını söyledi. Çocuklarını sadece hafta sonu ve yılda 15 gün görebildiğini anlatan G.Ö., şöyle devam etti: “Çocuklarımın üvey anneleri onlara şiddet uyguluyor. Çocuklara bakmıyorlar. Hakkım olduğu halde çocukları ancak icra yolu ile görebiliyorum.  Çocukları bir hafta sonu aldım yanıma. Banyo yaptıracaktım. Vücutlarında morluk gördüm. ‘Ne oldu?’ diye sorduğumda şiddet gördüklerini söylediler. Çocuk şubeye götürdüm pedagog eşliğinde ifadeleri alındı. Darp raporu aldık. Çocuklarımın benim hayatımı yaşamalarını istemiyorum. Ben çocuklarımın tekrar bana verilmesini istiyorum. Acı çekmelerini istemiyorum. Yavrularımı istiyorum. Şiddetten kurtulsunlar istiyorum. Onları düşünmekten uyuyamıyorum. Yemek vermiyorlar, köyde yaşıyorlar benden uzakta . Anneyim benim en doğal hakkım onları görmek. Onlara hasret yaşıyorum.”   Kadın örgütlerine çağrı   Çocuklarının tekrar kendisine verilmesi için mücadele eden G.Ö., ayrıca  kadın aktivistler ve kadın örgütlerinden de destek istedi. Kadınlara seslenen G.Ö., “Kadınlar kendilerini ezdirmesin. Zulme boyun eğmeyerek mücadele etsin” çağrısında bulundu.