10 Ekim davasında gerginlik: Deliller toplanmadan mütalaa verilemez 2018-06-12 12:34:15   ANKARA - 10 Ekim davasında müşteki ailelerin davanın mütalaa aşamasına getirilmesine tepki göstermesi üzerine mahkeme başkanı “mahkemeyi yargılayamazsınız” diyerek salonu terk etti. Müşteki avukatlarından İlke Işık, “Bu kadar eksik bu kadar toplanmamış delil ve toplananların dahi tartışılmadığı bir noktada, esas hakkında mütalaa verilemez, karara da gidilemez” dedi.   Ankara Gar Katliamı davasının 9’uncu tur blok duruşması Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Duruşmaya, Ankara Baro Başkanı Hakan Canduran, İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, HDP Ankara milletvekili adayları İshak Karabıyık, Nazım Karakurt ve CHP Milletvekili Şenal Sarıhan’ın yanı sıra mağdur aileleri ve avukatlar katıldı.    Tutuklu sanıklardan 18’i duruşma salonunda bulunurken, tutuklu sanık Hatice Akaltın duruşmaya katılmadı. Duruşma salonunda polisler tarafından geniş güvenlik önlemi alınması dikkat çekti.   'Bu kadar eksik bir dosyada mütalaa verilemez'   Kimlik tespiti ardından duruşma, gelen belgelerle ilgili bilgileri okumasıyla başladı. İlk olarak konuşan mağdur avukatlarından İlke Işık, “Kovuşturmanın geliştirilmesine ilişkin beyanlarımız olacak. Türkiye’nin en büyük katliamı olduğunu söyledik. Tüm tabloyla birlikte tüm sorumlularının yargılanmasını istiyoruz. 182 dosya oldu. Tüm dosyayı ne kadar okudunuz. Kalabalık bir avukat ekibiyiz biz baktık. Adalet için uğraşıyoruz, küçücük bir şansımız dahi olsa bütün belge ve delilleri toplayan, mahkemeye sunan bir ekibiz. Daha da yapmaya devam edeceğiz. Esas hakkında ‘mütalaa verebilir’ dediniz. Bu kadar eksik bu kadar toplanmamış delil ve toplananların dahi tartışılmadığı bir noktada esas hakkında mütalaa verilemez, karara da gidemez. Bütün sorumluların yargılanmasını istiyoruz. Maddi gerçek dosyanın tamamına bakıldığında görülüyor” dedi.   ‘Deliller toplanmadan mütalaa verilemez’   7 Kasım 2016 tarihinden bu yana her celse soruşturmanın genişletilmesini talep ettiklerini kaydeden İlke, “Maddi gerçeğe ulaşmak için belgelere ihtiyaç vardı. Maddi gerçeğe ulaşmak için tüm delillerin toplanması ve tartışması gerekir. İletişim tespiti dosyaları hala gelmedi. Yargılamanın başından beri Antep’ten istediğimiz dosyalar gelmedi. Mülkiye Müfettişleri kararlarının 8 klasörü hala eksik. İki bilimsel mütalaa sunduk adını bile anmadınız. Dernekler ilgili belgeler istedik hala cevap gelmedi. Katliam planına ilişkin mailler incelenmedi. Toplanmamış deliller var. Bu deliller toplanmadan ne mütalaa verilir ne de karar çıkabilir” diyerek tepki gösterdi.    'Antep'ten gelen 5 dosya da bizim konumuz'   Antep Valiliği’nin DAİŞ dernekleriyle ilgili işlem yapmadığını anımsatan İlke, şöyle devam etti: “IŞİD’li Ahmet Güneş aranıyor ama Antep’in göbeğindeki derneğe gelip, genel kurula katılıyor. Bu kadar rahat nasıl gezebiliyor. Mahkemenin yaptığı suç duyurusunun sonucunun takip edilmesi gerekir, olayla ilgili bir şeyden bahsediyoruz. Suç duyurusuna ilişkin hukuki sürecin beklenmesi gerekir. Dosyada 18 Aralık 2015 tarihli Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı raporunda ‘Yunus Durmaz, Nusret Yılmaz ve Deniz Dündar iletişim ve müdahale tedbiri uygulanmıştır’ deniliyor. Ayrıca 3 şahıs ile ilgili başlatılan iletişime müdahale tedbirinin hale devam ettiği önleyici amaçlı olan dinlemenin gizlilik kararı olduğu ve istendiğinde paylaşılabilir notu yer alıyor. Bu 3 kişi ile ilgili dinleme kayıtlarının Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan istenmesi gerekir. Antep’ten gelen 5 dosya ve diğer dosyalar bizim konumuz.”   'Yunus Durmaz yakalansaydı bu katliam olmayacaktı'   Antep 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Yunus Durmaz’ın ve Antep hücresinin diğer tüm sanıklarının 2012-2014 yıllarında teknik olarak dinlenildiğini ve takibe alındığını söyleyen İlke, “2015 Temmuz’da yakalama çıkarılmış ama bulunamadı. Oysa evleri biliniyor. İstanbul’un verdiği yakalamayı yerine getirmiyor. 11 Kasım 2013 tarihinde Emniyet, Durmaz’ın fotoğrafını çekiyor, dinliyorlar ama kararı yerine getirmiyorlar. Antep Emniyeti ve Savcılığı’nın bu katliamda parmağı yok diyebilir miyiz? Durmaz yakalansa, gözaltına alınsaydı bu katliam olmayacaktı. Bu katliamda bunları tartışmayacaksak nerede konuşacağız. Ahmet Güneş infaz görüntülerine rağmen 6 ayda tahliye edilen IŞİD militanı. Hatay 2. Ağır Ceza 2017/65 23 Haziran 2017 Ahmet Güneş ile Deniz Dündar’ın bomba yeleklerinde parmak izi çıktı. Tahliye edilenler, kaçmalarına göz yumulanlar hala tehdit oluşturuyor” ifadelerini kullandı.    'Antep ve Nizip Emniyeti'ne sorulsun'   Sanık Yakup Şahin’in ifadesine değinen İlke, “Şahin, ‘uyuşturucu olmasına rağmen beni kontrol noktasından geçirdiler’ diyor ve bu araçlardan biri canlı bombaları taşıyor. Ceyhan Emniyet Müdürlüğü’ne soruldu. ‘9 Ekim 21 ile 23 arasında arama noktası yok’ demişler. Kamera kayıtlarına bakıldığında en erken 22 ile 24 arasında oradan geçiyorlar. Kontrol noktasının bir daha sorulması gerekir. Bir kez daha gerçekliğin ortaya çıkması için sorulmalı. GBT kayıtlarının istenmesi gerekir. Merkezi arşivde tutuluyor buna ilişkin araştırma yapılması gerekir. IŞİD’li Yakup Şahin ve Hüseyin’in Tunç’a gübre satmayan adamın Antep ve Nizip Emniyeti’ne şikâyette bulunup, bulunmadığına dair sorulmasını istiyoruz" dedi.    Mahkeme başkanı salonu terk etti   Avukatın savunmaya devamı sırasında mahkeme salonunda bulunan ve yakınlarını katliamda kaybeden aileler, davanın mütalaa aşamasına getirilmesine tepki gösterdi. Çocuğunu katliamda kaybeden bir anne, “103 annenin yüreğini yakanları böyle yargılayarak, vicdanınız nasıl dayanıyor. Bizi yeniden mi katletmeye çalışıyorsunuz. Böyle bir şey olamaz. Ben de mitingdeydim” diye tepki gösterdi.    Mahkeme başkanı, “Ben anlamadım herkes bizi yargılıyor. Size söz hakkı vermeden konuşmayın. Siz beni yargılayamazsınız” diyerek, cüppesini çıkarttı ve salonu terk etti. Bu sırada salonda ailelerden fenalaşanlar oldu.   DAİŞ’li sanıklar salondan çıkartılırken, ailelerin fenalaşmasına gülmeleri de tekrar salonda tepkiye yol açtı. Mahkeme başkanı duruşmayı saat 14.00’e erteledi.