Diyarbakır Zindanı'ndan Gezi'ye: Mücadelede bir ömür 2018-06-03 09:02:01   URFA - 12 Eylül darbesi döneminde tutuklanarak Diyarbakır Cezaevi'ne konulan 12 yaşındaki "Küçük Meral", şimdi HDP'nin Urfa milletvekili adayı. Kürdistan'da erkek zihniyetine karşı mücadele eden, Gezi direnişinde yer alan Meral Balter, bir ömrü mücadele ederek geçirdi.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa 13. sıra milletvekili adayı Meral Balter, Urfa'nın Hilvan ilçesinde öğretmen bir baba ve ev emekçisi olan bir annenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelir. Babası Yozgat'a sürgün edilince Diyarbakır'a yerleşir. Daha sonra Diyarbakır'da belediyede çalışmaya başlayan babası 1977'de "faili meçhul" cinayetle katledilince aile, tekrar Hilvan'a döner. Annesi Emine Hacı Yusufoğlu, 1978 yılında Hilvan Belediyesi'nde seçilen ilk kadın meclis üyelerinden olur.     Tahliye oldu 'çözülmeme' nedeniyle bırakılmadı   Babasının aydın ve devrimci biri olduğunu belirten Meral, "1978 yılında özgürlük mücadelesiyle tanıştık. Çocuktum o zamanlar. Hilvan'da devrimcilerin cenazelerine törenlerinde sloganlar atardım. Buralarda bildiriler dağıtırdım. Sonra 1980 yılında annemle birlikte tutuklanarak Diyarbakır Cezaevi'ne götürüldüm. O tarihte Gültan Kışanak da vardı orada. Yaşım kimlikte 14 idi ama aslında 12 yaşındaydım. Herkes beni "Küçük Meral" olarak bilirdi. Ailem okula erken başlamam için beni büyük yazmıştı. Bir süre sonra tahliye edilmeme rağmen beni 6 ay boyunca bırakmadılar. Nedeni ise 'çözülmeme' olarak söylendi" dedi.   'Vebalıymışız gibi herkes bizden kaçıyordu'   Cezaevinden bırakıldıktan sonra Hilvan'a gelen ve en küçüğü 3 yaşında olan 4 kardeşine bakan Meral, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Annem 4 buçuk yıl cezaevinde kaldı. Ben de kardeşlerime bakmak zorunda kaldım. Okula devam etmek istedim. Okul müdürü bana 'Sana yapabileceğim tek iyilik tasdiknameni veririm başka yere gidersin orada okulunu okursun. Bunu yapabilirim başka bir şey yapamam' dedi. Kardeşlerimle yalnız kaldık. Sonrasında annemin akrabalarının tamamı bizi çok dışladı. Babamın akrabaları da bizi sahiplenmedi. Annesiz babasız olarak kendi kendimize baktık. Uzun süre annemin görüşüne gidemedim. Sadece birkaç kez insanların yardımıyla görüşe gittik. Yaşımız küçük olduğu için babamın maaşını alamıyorduk. Vebalıymışız gibi herkes bizden kaçıyordu. Kimse bize korkudan selam vermiyordu."   Annesinin cezaevine girdiğinde 28 yaşında bir kadın olduğunu ifade eden Meral, "Babamın ölümünden sonra hiçbir zaman geri çekilmedi, ürkmedi. Babamın mücadelesinden cesaret almıştı. Meclis üyesi olduktan sonra Bucaklar tarafından katledilenlerin ailelerine, onlardan kaçanlara çok büyük yardımlarda bulundu. Annem cezaevinden çıktıktan sonra Bucaklardan bir erkek amcamı da çağırmış bizim kapıya geldi. Annemi kapıya çağırmışlar. Anneme burada 'Bizim ayağımıza gelseydin sen gidip cezaevinde yatmazdın. Bak çoluk çocuğuna yazık oldu' demiş. Annemde elini uzatarak 'Sen kim oluyorsun ben senin ayağına geliyorum. Ben alnımın akıyla gidip cezamı yattım çıktım. Git eşin gelsin sen niye geliyorsun' demiş. Annemi korkutmak ürkütmek için gelmiş. Ama annem hiç korkmadı ve ürkmedi. Bu olay Hilvan'da hala konuşulur. Annemin gösterdiği cesarete gıptayla bakılıyor. Annem bir kadının olması gerektiği gibi olduğuna inanıyorum. Cesur yürekli her zaman mücadeleye değer veren ve barıştan yana olan bir kadındı. Ben de onun izinde yürümeye devam ediyorum. Bayrak şuan bizim elimizde sonra da gençlere bırakacağız."    'Eşim ihraç edilince kalp krizi geçirdi'   Annesi cezaevinden çıktıktan sonra mecburen İstanbul'da yaşayan dayılarının yanına gitmek zorunda kaldıklarını belirten Meral, sonrasında da hiçbir zaman mücadeleden vazgeçmediklerini dile getirdi. Eşinin Büro Emekçileri Sendikası (BES) yönetiminde olduğunu ve Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atıldığını aktaran Meral, ihraç edildikten birkaç gün sonra kalp kirizi geçirip yaşamını yitirdiğini belirtti.     İstanbul'da HADEP ve DEHAP dönemlerinde çalışmalar yürüten Meral, özellikle göç eden aileler ve travma yaşayan ailelerle çalıştığını dile getirdi.    Baston kullanan Meral, Gezi eylemleri döneminde yaralandığını belirterek, şöyle devam etti: "Gezi döneminde ben de oradaydım. Polis aşırı gaz atınca insanlar üstü üste yığıldı. Ben altta kaldım ve kalça kemiğim ezildi. Sonrasında doktorun hatalı ameliyatı nedeniyle sağlığıma kavuşamadım. Bastonla gezmek zorunda kaldım. Mücadele ederek hakkımı birçok yerde arayacağım. Hem küçük yaşta mağdur oldum. Hem bu yaşta hala mağdur edilmeye devam ediliyoruz. Faşist düzeni yıkmak için elimizden geleni yapacağız."    'HDP halkların çatısı'   HDP'nin halkların çatısı olduğunu, din, dil ve ırk ayrımı yapmaksızın herkesi kucakladığını dile getiren Meral, bu nedenle HDP'yi tercih ettiğini altını çizdi. Urfa'da 14 HDP adayının da Meclis'e gitmesini dileyen Meral, "HDP bir kadın partisi aynı zamanda. Birçok şeyi hep beraber el ele vererek başaracağız. Ülke genelinde bir çok kadın arkadaşımız Meclis'e gidecek. Özellikle kadın ve çocuk cinayetleri tacizin önüne başta geçmeyi hedefliyoruz. Annelerin ağlamasını istemiyoruz ve bu savaşın durması için çalışacağız. AKP müzakere sürecini bitirdı. Bu sistemin her türlü baskısını yaşayan anneleriz. Gençler artık ölmesin" ifadelerini kullandı.