Cumartesi Anneleri Bulut ailesinin akıbetini sordu 2018-05-26 14:35:09   STANBUL - Kaybedilişinin 24'üncü yıl dönümünde Fahri, Mustafa, Ali, Ekrem ve Ramazan Bulut için adalet talebinde bulunan Cumartesi Anneleri, olay ile ilgili yeniden soruşturma açılmasını istedi.    Cumartesi Anneleri gözaltına kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle her hafta gerçekleştirdikleri eylemin 687’ncisinde Galatasaray Lisesi önünde bir araya geldi. "Failler belli kayıplar nerede" yazılı pankartın açıldığı eyleme Halkların Demokratik Partisi (HDP)  Grup Başkan Vekili Filiz Kerestecioğlu da destek verdi. Alana girişi sırasında polis tarafından keyfi şekilde üst araması yapılmak istenen Filiz, duruma tepki gösterdi. Ardından ise üzerinin aranmasına izin vermeyerek eylem alanına geçti.    Çok sayıda kişinin katıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları ve kırmızı karanfiller taşındı. Eylemin 687'nci haftasında Diyarbakır Lice ilçesinde 1994 yılında kaybedilen Fahri, Mustafa, Ali, Ekrem ve Ramazan Bulut'un akıbeti soruldu. Eylemde ilk söz alan Filiz Kerestecioğlu, "Akıbetini merak ettiğimiz 5 insandan bahsediyoruz. Yarın 23'üncü yıl olacak ve 23 yıldır aileleri kayıplarını arıyor. 23 yıl boyunca yakınlarına ulaşmak isteyip de ulaşamayanların utancını yaşayanlar bu ülkeden gitsinler. Biz 23 yıl daha burada oturmak istemiyoruz. Biz kayıplarımızı bulmak istiyoruz. Nasıl yargıyı siyaset yürütüyorsa siyaseti de yön verecek olan bu mücadeledir" şeklinde konuştu.   ‘Yaşamla bu meydanda tanıştım’   Filiz'in ardından söz alan Gazeteci Ferhat Tepe'nin annesi Zübeyde Tepe, "23 yıldır adalet için buradayız. Biz çocuklarımızın katillerini istiyoruz, sesimizi duymuyorlar mı? Sesimizi duyurana kadar buradan gitmeyeceğiz. Adalet gelinceye kadar biz de burada olacağız" dedi. 6 Aralık 1993'de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Hüseyin Taşkaya'nın kızı Serpil Taşkaya ise, babasının akıbetini sorarak, "Babam kaybedildiğinde 8 yaşındaydım. Yaşamla bu meydanda tanıştım. Bu meydanda büyüdüm. 23 yıldır bu mücadelenin içindeyim. Erdoğan ile yapılan görüşmelerde de bulundum. O görüşmede kayıplarımızın başına neler geldiğini tek tek anlattım. Sonuna kadar bizi dinledi ve somut adımlar atacaklarını söyledi. Çok geçmeden fark ettik ki orada konuşulanlar orada kalmış. O görüşme de bir seçim arifesinde oldu. O görüşme seçim malzemesi olarak kullanıldı. Bugün de aynı süreci yaşıyoruz. Faili meçhul denilse de failleri bellidir. Biz kirli siyasetlerine alet olmak istemiyoruz, kemiklerimizi istiyoruz" dedi.   'Herkes hukuktan, adaletten ve demokrasiden uzaklaştırıldı'   Konuşmaların ardından Fahri ve Mustafa Bulut'un ailelerinin Diyarbakır'dan gönderdiği mektuplar okundu. Fahri Bulut'un evli olduğu Saliha Bulut'un gönderdiği mektubu Cumartesi İnsanlarından Leman Yurtsever okudu. Mustafa Bulut'un evli olduğu Dilber Bulut'un mektubunu ise Cumartesi insanlarından Nimet Tanrıkulu okudu. Haftanın açıklamasını ise Cumartesi insanlarından oyuncu Nur Sürer yaptı. Nur, "Yaşama hakkını ve adalete ulaşmayı güvence altına almayan bir devletin demokratik nitelik taşıdığından bahsedilemez. İnsan hak ve özgürlüklerini korumak ve geliştirmekle yükümlü olan devletin; insan haklarını, hukukun üstünlüğünü hedef alan politikaları sonucunda yalnız bizler değil herkes hukuktan, adaletten ve demokrasiden uzaklaştırıldı" diye konuştu.   'Bulutlardan haber alınamadı'   Gözaltına kaybedilişlerinin 24’üncü yılında Bulut ailesi için adalet istediklerini dile getiren Nur, yaşanan olayı şu şekilde anlattı: "Bulut Ailesi Lice'ye bağlı Kabakkaya (Entağ) köyü Esenli (Cumarg) mezrasında yaşıyordu. 13 Mayıs 1994 günü sabahı Bolu ve Kayseri'den gelen askerler mezraya baskın yaptı. 50 hanelik mezradaki evler içinde eşyaları ve ahırlarındaki büyük ve küçükbaş hayvanları ile birlikte yakıldı. Biri bir yaşında, diğeri yeni doğmuş 2 çocuk babası Mustafa Bulut ve 6 köylü askerler tarafından 'üç saat sonra serbest bırakacağız' denilerek gözaltına alındı.   Mustafa geri dönmeyince Bulut Ailesi'nden 36 yaşındaki Fahri Bulut 15 Mayıs 1994’te Mustafa'yı sormak için Lice'ye doğru yola çıktı ama geri dönmedi. Bunun üzerine Bulut Ailesi'nden 39 yaşındaki Ramazan, 38 yaşındaki Ekrem ve 28 yaşındaki Ali Bulut 17 Mayıs 1994 tarihinde Mustafa ve Fahri Bulut'u aramak için yola çıktılar. Ancak askeri kontrol noktasında iki köylü ile birlikte gözaltına alınıp Lice Jandarma Tugay'ına götürüldüler. İki köylü serbest bırakıldı ama Bulut'lardan bir daha haber alınamadı."   Başlatılan soruşturmalar cezasızlıkla sonuçlandırıldı   Bulut Ailesi'nin 5 üyesinin gözaltına alındıklarının inkar edildiğini hatırlatan Nur, kayıplarım arayan Bulut Ailesi'nin evlerine askerler tarafından baskınlar düzenlendiğini, kayıplarını aramaktan vazgeçmeleri için tehdit edildiklerini söyledi. Ailenin ve İnsan Hakları Derneği'nin başvurduğu tüm yetkili makamlar, Bulut'ların yaşama hakkının korunması için acil tedbir alma görevini yerine getirmediğini aktaran Nur, konuşmasına şöyle devam etti: "Uluslararası Af Örgütü; ‘Lice Jandarma Komutanlığında gözaltında tutulduktan sonra ortadan kaybolan Esenli köyünden Bulut Ailesinin 5 üyesinin nerede olduklarını tespit etmek için hemen harekete geçme’ çağrısı yaptı. Jandarma Komutanı Aydın İlter'e, Lice Cumhuriyet Savcısı'na ve İçişleri Bakanı Nahit Menteşe'ye yapılan bu çağrı karşılık bulmadı. Olaydan on yıl sonra bir toplu mezarda Ramazan, Ekrem ve Ali Bulut'un kurşuna dizildikten sonra yakılarak öldürülmüş kalıntılarına ulaşıldı. Ancak 24 yıldır Mustafa ve Fahri Bulut'a ulaşılamadı. Bugüne kadar maddi delilleri ve sorumluları tespit edecek nitelikte etkin bir soruşturma yürütülmedi. Başlatılan soruşturmalar fiili cezasızlıkla sonuçlandırıldı."    'Devleti irade göstermeye çağırıyoruz'   24 yıldır Mustafa, Fahri, Ramazan, Ekrem ve Ali Bulut için adalet istediklerini söyleyen Nur, "Savcıları Bulut Ailesi'nin soruşturma dosyasının yeniden açılması ve adil bir soruşturma yapılması için göreve çağırıyoruz. Devleti yönetenleri gözaltında kayıp dosyalarındaki cezasızlığın son bulması için irade göstermeye çağırıyoruz" diye konuştu.