Roboski Adalet Girişimi'nden AİHM kararına tepki 2018-05-21 13:11:04   ANKARA - AİHM’in Roboski katliamı için yapılan başvuruya verdiği iptal kararına tepki  gösteren Roboski İçin Adalet Girişimi, "Ailelerin, insan hakları savunucularının, vicdan sahibi insanların mücadelesi adaletin sağlandığı güne kadar devam edecektir" dedi.     Roboski İçin Adalet Girişimi , 28 Aralık 2011 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) bombardımanı sonucunda katledilen çoğu çocuk 34 sivilin yaşamını yitirmesine neden olan saldırıya ilişkin yapılan başvuruya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen iptal kararına ilişkin basın açıklaması düzenledi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi'nde düzenlenen toplantıda basın açıklamasını İHD Ankara Şube Yöneticisi Nuray Çevirmen okudu.    ‘Savunmada Genel Kurmay esas alındı’   Kararın bu şekilde sonuçlanmasını kabul etmeyeceklerini belirten Nuray, 18 Temmuz 2014’de Anayasa Mahkemesi'ne 34 avukat tarafından, 14 başvurucu adına yapılan başvuruyu hatırlatarak, “18 Temmuz 2014’de Anayasa mahkemesine 32 avukat tarafından, on dört başvurucu adına Anayasa’nın kişi dokunulmazlığını ve maddi ve manevi bütünlüğünü koruma altına alan 17’nci Maddesinin ihlali üzerinden bireysel başvuruda bulunuldu” dedi.    Bu başvurunun ardından Anayasa Mahkemesi'nin Adalet Bakanlığı'ndan savunma talep ettiğini belirten Nuray, “Verilen savunmada Genelkurmay Başkanlığı'nın yazısı esas alınmış, ‘Daha sonra bir hata olduğunun anlaşılması, kullanılan gücü otomatik olarak haksız hale getirmez. Aksini düşünmek, devlete ve kanun adamlarına görevlerini yaparlarken, belki de kendilerinin ve diğerlerinin yaşamlarına zarar verebilecek gerçekçi olmayan bir külfet yüklemek olur. Bununla birlikte olayın içinde bulunduğu koşullar, güç kullanılmasını gerektiren makul bir inancın varlığını göstermelidir’ denilmişti”  ifadelerini kullandı.   'Tüm belgeler sunuldu'   Yapılan başvurunun ardından Anayasa Mahkemesi tarafından bir ön inceleme ile 4 Ağustos 2014 tarihinde avukatlara başvuru dosyasındaki eksikliklerin 15 günde tamamlanması yönünde bildirim yapıldığını belirten Nuray, “Belgeler avukatlar tarafından verilen süreden iki gün sonra 21 Eylül 2014’de mazeret belirtmeden sunulmuştur. Avukat 23 Eylül 2014’de sağlık ve güvenlik nedeniyle sunamadığını iletmiştir. Anayasa Mahkemesi 25 Şubat 2016 tarihinde dörde karşı bir oyla ‘tespit edilen eksikliklerin öngörülen sürede giderilemediği’ gerekçesiyle talebi reddetmiştir. Bu dava esastan görülmesi gerekirken, şeklen reddi asla kabul edilebilir değildir” dedi.   AİHM'e göre iç hukuk yolları tüketilmemiş!   AİHM'in aksine iç hukuk yollarının tüketildiğini belirten Nuray, “22 Ağustos 2016 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne Selahattin Encü ve 275 kişi tarafından başvuru yapıldı. 23 Nisan 2018 tarihinde komite halinde toplanan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını verdi. Bu başvuru neticesinde karara göre; ‘AYM’nin vardığı, başvurucuların ilgili usuli şartlara uygun olarak tespit edilmiş olan eksiklikleri tamamlamadıkları yönündeki sonuç dikkate alındığında; Mahkeme, başvurucuların olayda mevcut olan bütün iç hukuk yollarını tüketmediklerinin tespit edildiğini belirtmektedir. İç hukuk yolları tüketilmediği için, Sözleşme’nin 35. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu başvurular kabul edilemez bulunmalıdır' denilmişti. Bu gerekçelerle, Mahkeme, oy birliğiyle, başvuruları birleştirmeye karar vermiş; başvuruları kabul edilemez bulmuştur. İş bu karar Fransızca dilinde tanzim edilerek, 17 Mayıs 2018 tarihinde yazılı olarak bildirilmiştir’ diye konuştu.   ‘Mücadelemiz sürecek’   Bu karar ile birlikte ailelerin acılarına ikiye katlandığını söyleyen  Nuray, şöyle devam etti: “7 yıldır süren hukuk mücadelesinde hiç yorulmadan her buldukları merciye başvurmuş, kamuoyunu bilgilendirmiş, basın açıklamaları yapmış, yetkilileri göreve çağırmış ve tüm bunlar için defalarca gözaltına alınmış ve tutuklanmışlardır. Çocukların, eşlerinin, babalarının, akrabalarının ölümünden sorumlu olanların yargılanmaları için yılmadan mücadelesini sürdüren bu ailelerin hukuk mücadelesinin bu şekilde sonuçlanması asla kabul edilemez. Ailelerin, insan hakları savunucularının, vicdan sahibi insanların mücadelesi adaletin sağlandığı güne kadar devam edecektir."