İZEV: Engelli değil, farklı birey 2018-05-15 09:04:51   İSTANBUL -  "Engelli" kavramına dikkat çeken İZEV Genel Koordinatörü Merve Kılıç, insanlara dilini değiştirme çağrısı yaparak, "Artık engelli değil farklı birey demek gerekiyor" dedi. Farklı bireylerin yapılan projelerde etkin rol almalarının önemli olduğunu vurgulayan Merve, "20 yıldır destekleyip büyüttüğüm birini çay kahve taşıdığı için alkışlayamam. Çünkü onun çok daha fazlasını yapacağını biliyorum. O yüzden alkışlanması gereken çay kahve servisi değil. Çıtayı başka bir yere taşımaya çalışıyoruz" diye konuştu.    Her yıl 10- 16 Mayıs tarihleri arasında engellilerin durumuna dikkat çekmek için Birleşmiş Milletlere (MB) üye 156 ülkede Engelliler Haftası etkinlikleri düzenleniyor. Türkiye’de de birçok kentte engellilerin yaşadıkları zorluklara dikkat çekmek amacıyla kurulan dernek ve vakıflar bu tarihler arasında düzenlenen eylem ve etkinliklerde farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Bu vakıflardan biri olan İstanbul Zihinsel Engelliler için Eğitim ve Dayanışma Vakfı (İZEV) 1997'den beri İstanbul'da faaliyet gösteriyor. 1989 yılında engelli aileleri tarafından dernek olarak açılan kurum, 1997 yılında özel eğitim okulu kurmak amacıyla vakfa çevrildi. İZEV tarafından yaptırılan ve Milli Eğitim'e bağışlanan okul Türkiye'de ilk normal ilköğretim diploması veren özel eğitim okulu. İZEV Genel Koordinatörü Merve Kılıç, dernek hakkında konuştu. İhtiyaçlar nedeniyle mezuniyet sonrasında da yetişkinlere yönelik çalışmalar yapmaya başladıklarını söyleyen Merve, "Şimdi hem yetişkinlerin meslek eğitimi almalarını sağlıyoruz, hem istihdamı yönlendiriyoruz, hem sosyalleşmelerini sağlıyoruz hem de bir nevi eğitim içerikli destek programları hazırlıyoruz" dedi.    'Hayatın her alanında biz de varız'    Bir tane bağımsız yaşam evi kurduklarını belirten Merve, "Hafta içi beş gün tam zamanlı olarak burada destekleniyorlar. Sanat, akademik, kültürel, spor çalışmaları yapıyorlar bu yaşam evinde. Biz burada aslında birçok gence 'Hayatın her alanında biz de varız' sözünün altını dolduracak şekilde donanımlı olarak destekliyoruz" şeklinde konuştu. İZEV olarak verdikleri hizmetin çok fazla muadili (Eş değer) olmadığını kaydeden Merve, "Zaten devlet haftada bir buçuk saat destek veriyor. Onun dışında bir gencin hepimiz kadar sosyalleşmeye ihtiyacı var" dedi.    'Yapılan işlerde etkin olarak rol almaları önemli'   Yetişkinlerin ihtiyaç alanlarını kapatmak için İZEV gibi kurumlara ihtiyaç olduğunu ifade eden Merve, "Böyle kurumların sayısı tabi ki eskiye nazaran arttı ama hala yeterli değil" diye konuştu. Kurum olarak duygu sömürüsü yapmadıklarını belirten Merve, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Yardım istemiyoruz, aşırı pozitif ayrımcılık talep etmiyoruz. Aslında hakkımız olanı hakça yaşayabilecek bir alan yaratılması için bir baskı unsuru oluşturuyoruz. Yaptığımız işlerin tamamında gençlerin birebir etkin olarak rol almaları, bir misyon üstlenmeleri bizim için önemli. Kendileri için veya kendileri gibi olan diğer farklı bireyler için konuşuyorlar, her şeyi yapıyorlar."    'İnsanları belli bir yere çağırmak yerine yaşam alanlarına dahil oluyoruz'   Bağımsız yaşam evindeki faaliyetlerin dışında da farkındalık kazandırmak için sosyal sorumluluk projeleri de yaptıklarını belirten Merve, "Bunları okullarla kaynaştırma programı olarak da yapıyoruz, şirketlerle kaynaştırma ve sosyal sorumluluk projesi olarak da yapıyoruz. Her yaş grubuyla çalışıyoruz. Burada da önemsediğimiz bazı noktalar var. İnsanları bir yerlere çağırmıyoruz. Bunun yerine biz yaşam alanının içine dağılıyoruz, dahil oluyoruz. Birçok sanat odaklı çalışma yaptık ama sanat galerilerini tercih etmedik. Çünkü oranın kitlesi belli bir tabaka. O yüzden daha çok şehir meydanlarında, marinalarda, alışveriş merkezlerinde, üniversite kampüslerinde etkinlikler düzenledik" dedi.    'Dahil olunacak işler yapıyoruz'   Telefonla arayıp bağış toplayan bir kurumlardan olmadıklarının altını çizen Merve, "Üye aidatı almayan, tiyatro bileti satmayan bir kurumuz aynı zamanda. Yaratacağımız imajın daha fazla destekçinin el vermesine sebep olacağına inanıyorum. Biz daha çok dahil olunacak işler yapıyoruz. Gençler de buna alışkın zaten. Hayatın içindeler ve özellikle uzun zamandır bizimle olanlar nasıl diğerleri bizim aldığımız eğitimi alamaz kısmını pek anlayamıyorlar. Aslında ideal bir dünyada yaşıyorlar ama bunun yanında bir de realite var. Bizim yapmamız gereken de doğru destekle bu gençlerin hangi aşamaya gelebildiklerini anlatmak ve göstermek. Bu şekilde bize destek olurlar" ifadelerini kullandı.     'Çalışma alanlarından travmayla dönenler oldu'    Sarıyer Belediyesi desteğiyle belediye içerisinde açılan kafe ile istihdam oluşturduklarını belirten Merve, "Şirketlerden farklı bireylerin istihdamını desteklemesini istiyorduk. Ama oralarda da çoğu zaman çok doğru konumlanmıyorlar. Ya çok aşırı pozitif ayrımcılık yapıldığı için geriliyorlar ve gerçek yeteneklerini kullanamıyorlar, geliştiremiyorlar kendilerini ya da doğru kişiyle eşleştirilmedikleri için uyum sağlayamayıp travmayla geri geliyorlar. O yüzden biz de kendi istihdam projemizi hazırlayalım dedik. Bu kafede 9 genç dönüşümlü olarak çalışıyor" şeklinde konuştu.    '20 yıldır destekleyip büyüttüğüm birini çay kahve taşıdı diye alkışlamam'   Kafede çalışanların farklı görevleri olduğunun altını çizen Merve, "Biri salon şefi, biri sosyal medyayla ilgileniyor vs. Yani onlar burada yalnızca çay kahve taşımıyor burayı yönetiyorlar. Alışılmışın dışında işler yapmaya çalışıyoruz. Başka alanlarda da geliştireceğiz onları. 20 yıldır destekleyip büyüttüğüm birini çay kahve taşıdığı için alkışlayamam. Çünkü onun çok daha fazlasını yapacağını biliyorum. O yüzden alkışlanması gereken çay kahve servisi değil. Çıtayı başka bir yere taşımaya çalışıyoruz" diye konuştu.    Merve, dilin değişmesi gerektiği vurgusu yaparak, "Artık engelli değil farklı birey diyoruz. Önceden özürlü deniliyordu, şimdi engelli deniliyor ama bunun da artık değişmesi gerekiyor" dedi.   'Engel kelimesi zihnimize engel koyuyor'    Merve, öncelikli olarak dilin değişmesi gerektiği vurgusu yaparak, "Artık engelli değil farklı birey diyoruz. Dernek ilk kurulduğunda sakat kelimesi varmış, dernek bunu özürlü kelimesine çevirmek için çok uğraşmış. Sonra engelli olmuş. Şimdi onu da değiştirmeye çalışıyoruz ve farkı birey diyoruz. Çünkü engel kelimesi zihnimize engel koyuyor. Otizmli vs denildiğinde akla annesinin elinden tutmuş otobüs durağında bekleyen biri geliyor. Ama bu bireyler böyle insanlar değiller" şeklinde konuştu.    'Farklı bireylerle diyalog kumaları gerekiyor'   Merve, "İlkokul seviyesinde çocuklar bizimkilerle kaynaşarak büyürlerse zaten durum olağanlaşacak. Çocukların farklı bireylerle dalga geçmesinin önüne geçmek için ailenin, öğretmenin ve çocuğun bizimkileri doğru tanıyor olması lazım. İnsanlardan bizim çocukları tanımaları için ilgi istiyoruz. Ön yargıları kırmaları lazım. Diyalog kursunlar" dedi.    Dikkat çekecek 3 etaplı bir proje    Projelere ilişkin konuşan İZEV Gönüllü Marka Danışmanı Hakan Kural, yaptıkları projelere en büyük desteğin kadınlardan geldiğini söyledi. "Örneğin projelerimizin duygusal tarafı anneler" diyen Hakan, son günlerde İZEV'in gündeme geldiği Duvar şarkısını ve diğer projeleri anlattı. Hakan insanların dikkatini çekecek bir proje yapmak için uğraştıklarını ve 3 etaplı bir proje kurguladıklarını söyledi. Bu projeleri Sanat ve biz, Hayvanlar ve biz ve tarih ve biz şeklinde tanımladıklarını belirten Hakan, "Sanat ve biz bir girişti ve orada avantajımız olan şey dünyanın en ünlü tablolarını kullanmaktı. Bu tablolara gençlerin yüzlerini koyarak yeniden yorumladık. Genelde kadın ağırlıklı bir çalışma oldu" dedi.    'Çocuklarını evde saklayan anneler evden çıkarma kararı aldı'    Kadınların projenin büyümesi noktasında önemli bir konuma sahip olduklarının altını çizen Hakan, "Sergileri açtığımız zaman farkındalık adına enteresan şeyler yaşandı. Mesela bazı anneler evde çocuklarını saklarken bizim proje ve çocuklarla tanışarak çocuklarını çıkarma kararı aldılar" dedi. "Bir şarkımız olsun istedik ve ünlü Pink Floyd'un şarkısı Roger Waters'ın bestesi Another brick in the wall'ı hayal ettik" diyen Hakan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "İnsanların çoğu yapamazsınız dedi ama biz çok çalıştık ve sonunda Roger Waters'a dosyamızı gönderdik. Roger Waters projeyi onayladı ve ben hemen şarkı sözlerini yazdım. Kalabalık bir ekiple klip çektik. Tanınan isimler şarkıyı seslendirdi. Aynı zamanda klipte 30 farklı birey de var."   'Duygu sömürüsü olmadan alkışlanıyorlar'    Hayvanlar ve biz projesine de değinen Hakan, bu projede 14 fotoğraf olduğunu söyledi. Hakan, "Bu fotoğraflarda doğadaki insana dair duyguları en saf haliyle temsil eden hayvanların olduğunu düşünerek çocukların da hayatta kirlenmemelerini baz alarak gençlerle hayvanları bir araya getiren fotoğraflar kurguladık. Türkiye'de yapılan sergiler sonrasında yurt dışında sergiler olacak. Böylece Türkiye'den dünyaya bir farkındalık projesi çıkarmış oluyoruz. Buradan elde edilecek gelirle çocukların yaşam hakkını destekleyecek bir yaşam köyü kurmak gibi bir hedefimiz var. En önemlisi de çocukları bir ajitasyon ya da duygu sömürüsü olmadan insanların alkışlıyor olması" diye konuştu.    'Çocuklar ve aileler için özgüven anlamında önemli projeler'   Bu projelerin çocuklar ve aileleri açısından özgüven noktasında önemli olduğunu ifade eden Hakan, konuşmasını şöyle sonlandırdı: "Altına imza atılabilecek bir işte var olabileceklerini, satılabilecek bir üründe var olabileceklerini göstermek amaçlı bir proje ve bu anlamda önemi büyük. Üçüncü etapta da bir dünya starıyla bir proje yapmak var. Bunun için de çalışmalara başladık. Bazı ürünler de hazırlanıyor şu anda. Bunların hepsi satışa sunulacak. Almaya değer bir ürünün farklı bireyler tarafından da yapılabileceğini ifade etmek gibi bir amacımız var."