Kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran din algısına karşı Reçel Blog'u 2018-05-09 09:03:02   Şehriban Aslan/Duygu Ciniviz   DİYARBAKIR - Toplumda din algısı oluşturularak kadınlar üzerinde baskı ve tahakküm kurulmaya çalışıldığını ve dinin yanlış lanse edildiğini belirten Reçel Blog'un kurucularından Rümeysa Çamdereli, şiddet sorununa Müslümanlık bakış açısıyla yöneldiklerini söyledi.    "Din alimi" adı altında kadınların ve kız çocuklarının köleleştirilmesine yönelik sürekli cinsiyetçi söylemlerde bulunan erkekler, Diyanet'in çocukların evlendirilmesini dahi meşrulaştıran fetvaları, yine dini argümanlarla iktidara gelenlerin sürekli kadını aşağılayan, eve ve anneliğe hapsetmek isteyen söylemleri toplumda "inanç bu mu" tepkilerine neden oluyor. Buna karşı kendini Müslüman olarak tanımlayan kadınlar "Reçel Blog" isimli sosyal ağda bir araya gelerek, düşüncelerini paylaşıyor.    Dinin yanlış lanse edildiğini ve bununla beraber kendisinin de Müslüman bir kadın olmasına rağmen büyük zorluklar ve hayal kırıklığı yaşadığını kaydeden Reçel Blog'dan Rümeysa Çamdereli, yaşadıklarından sonra Blog'u oluşturduklarını belirtti.    'Yapılan haber kırılma noktam oldu'   Güzel Sanatlar okuduğu süreçte başörtülü olduğu için sahneye çıkmasının hayatı boyunca hep çelişki olarak görüldüğünü söyleyen Rümeysa, lisans okuduğu dönemde başörtüsü yasağının devam ettiğini ancak Boğaziçi Üniversitesi'nde okuduğu için tam olarak o yasağı tecrübe etmediğini dile getirdi. Başını açmak zorunda bırakılmadan okuyabildiğini belirten Rümeysa, "Üniversite farklı modeller uyguluyordu, başörtüsünün üzerine kapüşon geçiriliyordu ama bir yandan da destek olmaya çalışıyordu. Benim o anlamda ilk kırılma noktam ilk sahneye çıktığım 2008 senesi Hürriyet Gazetesi'nin kapağında yer almam oldu" dedi. Rümeysa, "Severek magazinleştirdiler" dediği haberin kendisi için bir kırılma noktası olduğunu belirterek, "Başörtülü bir kadın olarak sahneye çıkmamın başlı başına bir mücadele olduğunu fark etmiş oldum" diye konuştu.    'Başıma gelenler başörtüsünden ziyade kadınlıkla ilişkiliydi'    2008'in Eylül ve Ekim dönemlerinde üniversitenin rektörünün değiştiğini ve başörtüsü yasağının başladığını ifade eden Rümeysa, o dönem üniversiteye giremediklerini söyledi. Bu esnada feminizmle tanışma hikâyesinin başladığını aktaran Rümeysa, "Başörtüsü yasağının sadece kadınlara uygulanan bir durum olması sebebiyle feminist arkadaşlarla birlikte tartışma ihtiyacı doğmuştu. Kadınlar ve erkekler aynı şeye inanıyorken kadınların içeri giremeyip erkeklerin içeri girdiği bir dönem vardı. Ben ondan sonra feminizm okumaya başladım. Daha önce başıma gelen olumsuz şeylerin başörtüsünden dolayı başıma geldiğini düşünürken bunun sonradan kadınlıkla da ilişkisini kurmuş oldum" ifadelerini kullandı.    Seküler bir ekiple birlikte feminist kadın çevresi grubunda örgütlendiğini aktaran Rümeysa, yaşam alanlarını dönüştürmeye ve "Feminist bir hayat nasıl mümkün olabilir?", "Müslümanlıkla feminizm nasıl bir arada durur?" gibi soruları o dönem tartışmaya başladığını kaydetti.   'Müslüman bakış açısıyla soruna yöneldik'   Pek çok farklı kadınla çalıştığını söyleyen Rümeysa daha sonra "Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar İnisiyatifi"ne katılışını şu sözlerle anlattı: "İnisiyatif kadına yönelik şiddet meselesinin sadece sekülerlerin değil bizlerin de meselesi olduğunu düşünerek yola çıkmıştı. Müslüman bir bakış açısıyla bu meseleye bir cevap oluşturma düşüncesiyle hareket ettik. İlk dönemlerde bizim için zorlayıcı bir süreçti. Kadına yönelik şiddet meselesine dair argüman oluşturmak, bir dil kurmak ve bunu da İslami camiada kabul ettirmek konusunda büyük zorluklar yaşadık. Kadın meselesine dair bir şeyler konuşmanın kendisi o dönemde çok seküler görünüyordu. Bizim Müslümanlık dışı şeyler yaptığımız konuşulmaya başlamıştı."   'Kadına yönelik şiddete karşı Müslümanların sıkıştığını hissetmiştim'   Yapılan eleştirilerin boyutuyla birlikte kadına şiddete karşı Müslümanların sıkıştığını söyleyen Rümeysa, ekibin tamamen dağıldığını ve sonrasında yeni bir ekip kurulduğunu kaydetti. Yeni ekiple yollarına devam ettiklerini belirten Rümeysa, "Kendimizi anlamak için yaz oturumları düzenlemeye başladık. Kadınların aktivizm maceralarında sadece geldikleri toplantılar ya da gittikleri eylemler yok. Evde bıraktıkları çocukları, yıkayamadıkları çamaşırları ve evdeki birçok işle ilgili sorumlulukları da oluyor. Tüm bunlardan sıyrılmadan, aslında kendimize de dert ettiğimiz meseleleri de konuşarak bir örgütlenmeyi nasıl mümkün kılabiliriz diye konuşurken bunun metin yazma yoluyla olabileceğini konuştuk. Kendi gündemimizi ve bloğumuzu oluşturmaya karar verdik ve böylece Reçel Bloğu'nu oluşturduk " diye konuştu.