‘Kadını yok sayan iktidar kaybetmeye mahkûmdur’ 2018-04-26 09:06:01   Gülistan Azak   MALATYA - AKP iktidarının 16 yıllık politikalarının en büyük hedefinin kadınları toplumdan soyutlamak olduğunu belirten Malatyalı kadınlar, "Kadınlara nasıl bir hayat yaşayacaklarını emrediyor ama kadın ve halkın gerçeklerinden kopan bir hükümet kaybetmeye mahkûmdur" dedi.   AKP'nin 16 yıllık iktidarı sürecinde kadınları hedef alan politikalarını eleştiren Malatyalı kadınlar, savaş, ekonomik kriz ve eğitim sistemindeki çarpıklıklara dikkat çekti.    'Savaş dili erkekleri kışkırtıyor'   Savaş politikalarının militarist erkek dilini kışkırttığının altını çizen Leyla Demir, AKP'nin özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası halkı cihat ve savaş dili ile galeyana getirmeye çalıştığını aktardı. AKP'nin eril siyasetinin, eşit temsiliyet hakkını yok saydığını söyleyen Leyla, özellikle bu yok sayışın amacının HDP ve DBP'nin kadın eşbaşkanlarına yönelik olduğunun altını çizdi. Leyla, "Kadınların yerel kazanımlarına göz diken iktidar, hem siyasi parti yönetimlerinde hem de yerel yönetimlerde eşbaşkanlık sistemi ile siyasete katılan HDP ve DBP'li kadınlara saldırdı. Kayyımlarla beraber birçok kadın merkezine erkek yöneticiler atanırken, DBP belediyelerine ise erkek kayyımlar atanarak kadının adına olan tahammülsüzlük apaçık gösterilmiş oldu" diye konuştu.    'AKP çözmüyor, oyalıyor'   Eda Uça, iktidarın kadına yönelik genel politikasının mevcut yasaları ve imzaladığı sözleşmeleri uygulamamak üzerine kurulu olduğunu vurguladı. Eda, "Yeni yasalar çıkarmak ve uygulamamakta ısrar etmek halkın gözünü boyamaya çalışmaktan başka bir şey değildir. AKP iktidarı kadın cinayetleri ve cinsel saldırılara yönelik kesin çözümler bulmak yerine oyalayıcı uygulamalar ile 'çalışıyoruz' algısı oluşturmaya çabalıyor. Örneğin, Malatya'da ve birçok ilde devreye konulmaya çalışılan 'Pembe otobüs' uygulaması bu oylamaya örnektir" diye konuştu.   'Özelleştirmeler ve yasaklamalar ile çiftçi mağdur ediliyor'   Çiğdem Gürz, istihdama katılmak isteyen kadınların, kendilerini güvencesizlik, düşük ücret ve kayıt dışılık sarmalı içerisinde bulduğuna dikkat çekti. Özellikle fabrikaların ve işletmelerin özelleştirilmelerinin altını çizen Çiğdem, bazı ürünlere getirilen yasaklamalar yüzünden kadın istihdamında ciddi sıkıntıların yaşandığını ifade etti. Özelleştirilen şeker fabrikaları ve tütüne yönelik yapılan yasaklamaların özellikle kırsal alanların yoksullaşmasına yol açtığının altını çizen Çiğdem, "Çiftçilikle uğraşan bir halkın elinden otunu, buğdayını, şekerini almak o halka yemeyin, içmeyin, ölün demektir. Özelleştirmeler ve yasaklamalar ile çiftçi mağdur ediliyor" diye konuştu.   'Özsavunma şart'   AKP'nin kadın politikalarından tamamen koptuğunu ve halkla hiçbir zaman bağ kuramadığını ifade eden Ayşe Gür da, "Kadın ve halkın gerçeklerinden kopan bir hükümet kaybetmeye mahkumdur. Kadın sorunu ile ilgilenmeyen ve kadınları yok sayan bir zihniyete karşı biz kadınların kendi özsavunmaları ile mücadele etmemiz şart" dedi.    'Ülkenin eğitim sorunu ile ilgilenen yok'   Deniz Kaya ise, erken seçim kararının üniversiteye giriş sınavına denk getirilmesinin öğrencilere psikolojik şiddet olduğunu söyledi. Deniz, "Hazırlanıyoruz 'sınav tarihi' değişti diyorlar. Sonra üniversiteyi kazanıyoruz bu kez de 'iş yok' diyorlar. Bu ülkede okumak bir dert okumamak bir dert oldu. Sığınmacılar ya da başka ülkeden gelen yabancı öğrenciler hemen üniversitelere alınıyorken biz alınmıyoruz. Ülkenin eğitim sorunu ile ilgilenen yok" diyerek tepki gösterdi.