Evrensel Gazetesi editörü Çağrı Sarı: Gazeteciler kelime cambazı oldu 2018-04-18 09:07:08   Evrim Kepenek    İSTANBUL - Hakkında çok sayıda dava açılan Evrensel Gazetesi editörü Çağrı Sarı, haberleri yayınlarken sansür uygulamadıklarını ancak hukuki süreçleri göz önünde bulunduklarını belirterek, "Gazeteciler kelime cambazı oldu" dedi. Çağrı, sadece tanınanları değil tüm medya çalışanlarını cezaevinden çıkaracak tartışmalar yürütülmesi gerektiğine dikkat çekti.    Gazetecileri Koruma Komitesi'nin bu yılki raporuna göre, Türkiye dünyadaki tutuklu gazeteciler sıralamasında ilk sırada yer alıyor. P24 Bağımsız Gazetecilik Platformu'nun verilerine göre de Türkiye cezaevlerinde 150'nin üzerinde gazeteci özgürlüğüne kavuşmayı bekliyor. Son olarak, Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi ve Gün Matbaası'na da TMSF el koyarken, gazete çalışanları Reyhan Hacıoğlu, Hicran Ürün'ün de aralarında olduğu çok sayıda basın çalışanı tutuklandı. Etkin Haber Ajansı (ETHA) editörü Semiha Şahin ve muhabirleri Adil Demirci ve Pınar Gayip de halen gözaltında tutuluyor.       Dışardaki gazeteciler ise bir yandan cezaevindeki meslektaşlarının serbest bırakılması için mücadele ederken bir yandan kendileri hakkında açılan davalarda mesleklerini savunuyor. Bu gazetecilerden biri de "Paradise Papers" olarak adlandırılan belgeleri haberleştiren Evrensel'in o dönemki Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Çağrı Sarı. 8 Kasım 2017 tarihli "Paradise Papers kayıtlarından Albayrak ve ağabeyi de çıktı" ve 9 Kasım 2017 tarihli "Paradise Papers: Kendilerine cennet halka cehennem" başlıklı  haberler nedeniyle 6 yıla kadar hapis cezası istenen Çağrı'nın ilk duruşması bugün Bakırköy Adliyesi'nde görülecek.   "Hakaret" ve "iftira"  gerekçeleriyle 6 yıla kadar hapis cezası isteyen Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı, bu haberlerle bir algı oluşturulmasının hedeflendiğini iddia ediyor. Çağrı hakkında kesinleşmiş hapis cezaları da bulunuyor.    'Artık dava açılmasına şaşırmıyorum'   Mesleğe başladığı ilk yıllarda "Bir habere nasıl dava açılır" diye düşünürken artık şaşırmadığını söyleyen Çağrı, "Dava açılacak" diye haberi yayınlamaktan vazgeçmediklerini ancak "Hukuki olarak nasıl ceza almadan bu haberi yayınlayabiliriz?" diye düşündüklerini anlattı. Çağrı, bu anlamı ile gazetecilerin adeta birer kelime cambazına dönüştüğünü vurguladı.   'Yaptığım her haberde umut var'   Gazetecilerin başına gelen her şeyin, tutuklanmaların, davaların, işten atılmaların çok can yakıcı boyutlara geldiğine dikkat çeken Çağrı, bir ülkede değişimin bir parçasının da gazeteciler olduğunu ifade etti. "Bu ülkede bir sürü şeyi gazetecilerin değiştirilebileceğini düşünüyorum" diyen Çağrı, "Bunu düşünerek, yaptığım her haberde bir umut var, yarına dair,  o umudu yakalayamazsam ertesi güne dair bir umut var. Yoksa nefes alamam" dedi.    'Mücadele etmezsem arkadaşlarımızı çıkaramayız'   Gazetedeki sayfaları hazırlarken gazetecilerin sorunlarına da yer verdiklerini anlatan Çağrı, "Tutuklu gazeteci sayısına dair haberi verirken, matbaa çalışanın sağlık sorununa da yer ayırayım diye düşünüyorsun. Canın sıkılıyor bu sefer. Çünkü iç açıcı haberler yapmıyorsun. Ben bu haberi yapmayayım diye düşünemiyorsun. Eğer öyle düşünürsem ben, gözaltında olan ETHA muhabiri Pınar'ı gözaltından çıkaramam. Moral bozukluğuna düşmeden daha fazla mücadele etmeliyiz" diye konuştu.    'Dayanışmaya ihtiyacımız var'   Meslektaş dayanışmasının da bilinen gazetecilerden öteye gidememesini eleştiren Çağrı, güzel dayanışma örnekleri olduğunu ancak tutuklu matbaa emekçisi veya tutuklu sayfa sekreterinin sorunlarının görünür olmadığının altını çizdi. Tek tek isim olarak değil toplu bir gazetecilik savunuculuğu yapılması gerektiğini ifade eden Çağrı, "Tek bir gazetecinin değil tüm tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için mücadele edersek o zaman kocaman bir adım atılır" diye konuştu.