TDK'de yer alan cinsiyetçi söylemlere koruma zırhı 2018-04-08 11:29:22   ANKARA - TDK sözlüğünde yer alan "müsait, boyalı, yollu, taze" gibi kimi cinsiyetçi kelimelerin çıkarılması yönünde Ankara 6. İdare Mahkemesi'nin verdiği karara kurum tarafından itiraz edildi. Gerekçede Ankara 18. İdare Mahkemesi'nin "Kelimelerin sözlüklerden yargı yoluyla çıkarılabilmesi yolu açılırsa TDK'nin işlevsiz hale geleceğinden kaygı duyulmaktadır" şeklindeki ret kararına yer verildi.    Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş, 2015 yılında Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından yayımlanan sözlüklerde ve kurumun internet sitesinde yer alan "müsait, boyalı, yollu, taze, oynak, kötü yola düşmek, esnaf, kötüleşmek, serbest" gibi kimi cinsiyetçi kelimelerinin çıkarılması talebiyle kuruma başvurdu. Başvurusunun reddedilmesi üzerine idare mahkemesine dava açan Dilşan, dilekçesinde sözkonusu kelimelerin kadına yönelik şiddeti ve cinsiyet ayrımcılığını arttırdığını, önyargıları besleyici etkileri olduğu belirtip, bu durumun Anayasa'nın 10/2 maddesinde ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu vurgulandı.   Ankara 6. İdare Mahkemesi görülen davada, mahkeme 25 Şubat 2018'de verdiği kararda kadına yönelik ayrımcı kelimelerin kaldırılması talebini reddeden TDK'nin işleminin iptaline karar verdi. Kararın gerekçesinde, TDK'nin Türkçenin doğru ve güzel kullanılması görevi olduğuna dikkat çekilerek, "Türkçenin söz ve anlam yapısını korumak ve geliştirmek konusunda davalı idarenin asli görevi üstlendiği, bu görevi kapsamında; Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak, dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer vermemesi ve de 'toplumsal cinsiyetçilik' bağlamında kadını zorunlu rollere iten, onu aşağılayan ve ikincil gösteren ifadeleri içeren her türlü kelime yapısını kullanmaması gerektiği açıktır. Türkçenin ticari hayatta, kitle iletişim araçlarında, eğitim ve öğretim kurumlarında ve sosyal hayatın diğer alanlarında doğru ve güzel kullanılması hususunda öncü görevi üstlenen Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde ve internet sayfasında yer almasının hukuka uygun olmadığı sonucuna varılmıştır" denildi.   'Karara itiraz edildi'    Ankara 18. İdare Mahkemesi de "kirli", "esnaf", "müsait", "yollu", "serbest", "kötüleşmek", "boyalı", "oynak" kelimelerinin sözlükten çıkarılması talebini reddetti. TDK Başkanlığı da 6. İdare Mahkemesi'nin kararının kaldırılması için bölge idare mahkemesine itiraz etti. Bu kelimeleri sözlükten çıkarmaya direnen TDK Başkanlığı, 19 Mart'ta kararın iptal edilmesi için Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz etti. Mezopotamya Ajans'ta yer alan haberde başvuruda "Ankara 6. İdare Mahkemesi'nin verdiği iptal kararının olayla hiçbir şekilde örtüşmediği gibi hak ve hukuk kurallarına da aykırılık sağlamaktadır" denilerek, itiraz gerekçeleri sıralandı. Dilekçenin girişinde sözlük kelimesinin tanımı yapılarak, "Sözlüklerden asıl olarak bir dilin konuşurları tarafından herhangi bir amaç doğrultusunda kullanılması talep edilen sözleri değil, o dili konuşanların geçmişte kullandıkları veya bugün kullanmakta oldukları sözleri göstermesinin beklenebileceği" belirtildi.    Bu konuda "özürlü" kelimesi yerine "engelli" kelimesinin konulması örneği verilen dilekçede, sivil toplum örgütleri tarafından "engelli" kelimesinin önerildiği, ancak bunun sözlüğe girmesinde aynı sivil toplumun etkisinin olmadığı, sadece toplumda yaygınlaştığı için kullanıldığı savunuldu.   Cinsiyetçiliğe 'halk ağzı' referans gösterildi   Yapılan bu tanımlamanın ardından ise Dilşan, tarafından açılan ve argo anlamlarının sözlükten ve internet sitesinden çıkarılmasına karar verilen "müsait", "boyalı", "yollu", "taze", "oynak", "kötü yola düşmek", "esnaf", "kötüleşmek", "serbest" kelimelerin tek tek Türkçe Sözlük'teki tarihsel geçmişine yer verildi.   Bunlardan "Kirli" kelimesinin ilk olarak 1945 yılında "aybaşı" anlamı olarak kullanıldığını, 2011'de yayınlanan sözlükte ise ikinci anlam olarak "Aybaşı durumunda bulunan (kadın)" olarak yer alması halk ağzında yaygın olarak kullanılmasına bağladı.   "Müsait" kelimesinin "Flört etmeye hazır (kadın)" anlamının ise, ilk kez 1918 yılında kullanıldığı belirtilerek, bu tanım yazar Ömer Seyfettin'den yapılan kimi alıntılarla desteklendi. Kelimenin teklifsiz yapılan konuşmalarda bu anlama geldiği belirtildi.   Dilekçede yine kaldırılması talep edilen diğer kimi kelimeler için "'Esnaf' kelimesi yine Türkçe Sözlük'te 'argo kötü yola sapmış kadın' anlamının gerçek anlamı olmadığı , 'yollu' kelimesinin 1988 yılında 6'ıncı baskıda argo anlam olarak 'kolayca elde edilen kadın', 'serbest' kelimesinin 1988'de 'ağır başlı olmayan hoppa', 'kötüleşmek' kelimesinin 1945 yılında 2'inci anlam olarak 'kötü yola sapmak (kadın)', 'boyalı' kelimesi 1969 yılında 3'üncü anlam olarak 'bayanlar hakkında makyajlı, yüzü boyalı bayan', 'oynak' kelimesinin de yine 1945'te yayınlanan sözlükte 'kadın veya kız olarak hareketleri ağır olmayan' anlamları taşıdığı. 2011 yılında yayınlanan sözlükte de bu anlamlar 'argo, mecazi, ve teklifsiz konuşma' kısaltmalarıyla tanımlanmıştır" denildi.   Yapılan bu açıklamaların ardından Almanca ve İngilizce sözlüklerde yer alan benzer kelimeler örneklendirilerek, kelimelerin kaldırılması kararından duyulan kaygı, "Davaya konu olan sözlerin Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlük'ten yargı yoluyla çıkarılacak olmasının doğuracağı ya da konuyu karmaşaya sürükleyeceği iki istikamet daha ortaya çıkacaktır. Birincisi Türkçe Sözlük'te yer alan dava konusu kelimelere ilerde yeni kelimeler eklenecek, farklı kişiler veya gruplar tarafından dava açılacak mıdır? Açılacaksa sonuç ne olacak?   İkincisi dava konusu sözler yargı kararıyla TDK sözlüğünden çıkarıldıktan sonra bu ve benzer sözler Türkiye'deki öteki sözlüklerden, gazetelerden edebi eserlerden, türkülerden, yabancı dil sözlüklerden en mühimi de Türkçeden çıkarılacak mıdır? Çıkarılacak ise de nasıl mümkün olacaktır?" şeklinde yöneltilen sorularla dile getirildi.   'TDK'nin işlevsiz hale gelmesinden kaygılıyız'   İtirazın sonunda ise, argonun anlamı tanımlanarak, şöyle denildi: "Ayrıca kelimelerin sözlüklerden yargı yoluyla çıkarılabilmesi yolu açılırsa, 1932 yılında Atatürk'ün talimatıyla kurulan asli görevlerinden biri de Türkçenin söz varlığını tespit edip, ilgili başlıklar altında toplayarak, kamuoyunun hizmetine sunmak olan TDK'nin işlevsiz hale geleceğinden kaygı duyulmaktadır. Bu tür kararlar bilimsel yeterlilik gerektirmektedir, hukukçularında dil ve sözlük alanlarında uzman olmaları beklenemez. Sözlük hazırlama yöntemleri, sözlüklerin amacını, her bir sözcüğün hedefini bilmesi beklenmeyen sadece hukuki alanda uzmanlığı kabul edilen kişilerce karar verilmiş olması toplum ve bilimsel çerçevede karmaşaya yol açacaktır. Karar verirken konuyu hukuki açıdan incelemesi gerekli iken sözlük bilimi açısından fikirler beyan eden Ankara 6. İdare Mahkemesi'nin görev ve yetki alanını aşması sebebiyle kararın bozulması gerektiği kanaatini taşımaktayız."