'Ortadoğu tüm renkleri ile var olmak zorunda' 2018-04-07 17:18:43   İSTANBUL - "Kürt Sorunu ve Tecridin Hukuk Politiği" başlığı ve "Karanlıktan umuda, umuttan özgürlüğe" şiarı ile yapılan forumun ikinci oturumunda konuşan SAMER Koordinatörü Yüksel Genç, Ortadoğu'daki savaşa karşı çözümün gerekliliğine dikkat çekerek, "Tüm kesimlerin örgütlenerek, birbirlerini reddetmeden, birbirlerinin gelişimini takip eden bir sistem olmalıdır. Ortadoğu, Ortadoğuluların tüm renkleri ile var olmak zorunda" dedi.   Asrın Hukuk Bürosu organizasyonunda İstanbul Beyoğlu'nda bulunan Elit Word Otel'de "Kürt sorunu ve tecridin hukuk politiği" başlıklı forum devam ediyor. "Karanlıktan Umuda, Umuttan Özgürlüğe" şiarıyla gerçekleşen forumun ikinci oturumu, Ayşe Berktay'ın moderatörlüğünde "Kürt Sorunu Darbe Mekaniği İlişkisi ve Çözüm İmkanları" başlığı ile başladı.    İkinci oturumda ilk olarak söz alan HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, "Kürt Sorunu ve Darbe Mekaniği"ni ele alarak şöyle konuştu:    "Bizde çok kavrayamadık. Çünkü kamuoyunda bu kadar uzun derinlemesine ve çok katmanlı tartışılan birçok şeyi Sayın Öcalan orada bin 500 başlığı içerisinde değinerek geçiyor. Bazen devlet yetkilisi müdahil oluyor. Öyle olunca tartışma başka yerlere gidiyor. Yani bir konu başlığı altında derli toplu bir mimarisi olan, çerçevesi olan bir şey oluşturamıyorduk.    'Bu bizim özeleştirimiz'   Dolayısıyla Sayın Öcalan görüşme sonrası kamuoyu yansımalarını izleyerek, bizim anlatamadığımız eksik kavradığımız yönler varsa bu konuda bizi, kamuoyunu ve kendi yoldaşlarını aydınlatmaya dönük ayrıntılı bir zaman ayırmaya çalışıyordu. Bu kadar yoğun gündem içinde bize anlatmaya çalışıyordu. Bu özeleştirimiz. Bizim yeterince aktaramadığımızı ve kamuoyuna bu doğrultuda bir duyarlılık oluşturma çabalarımızın eksik kaldığı noktasıdır. Hala da böyle düşünüyorum. Birçok sebebi olabilir ama bizim işimiz değil. Yeterince aktaramadığımız ülkenin bugün geldiği durum itibarıyla ortada."    Darbe mekaniğine ilişkin PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın yapığı vurgulardan söz eden Sırrı sözlerine şöyle devam etti:    'Ne dediyse o oldu'   "Darbe mekaniği Sayın Öcalan'ın yaptığı atıf ve vurgular bugün hem teorik boyutuyla hem de pratik yaşadığımız darbe teşebbüsüyle gündeme geldi. Sayın Öcalan hayatımda tanıdığım kavramsallaştırma kabiliyeti en yüksek ve önerme gücü en etkili şahsiyetlerden biridir. Tarihteki bütün şahsiyetleri tanımadık ama bıraktıkları eserler ve onlar için yazılan biyograflarından  bütün değerli şahsiyetleri gözlemle şansımız oldu. Şaşmaz bir öngörü ve mutlaka tarihsel ve felsefesi boyutuyla da beslenmiş, belirlemeleriyle geçti bizim onunla yaşadığımız bütün süreç. Bir teki bile eksik, yanlış ya da zamanlaması rötarlı olarak gerçekleşmedi. Ne dediyse o oldu. Nasıl tarif ettiyse öyle oldu. Ne zaman gerçekleşecek dediyse öyle oldu.   'Bir arada yaşamak için hukuk geliştirmek gerekir'   İçinde yaşadığımız coğrafya Anadolu, Mezopotamya da Coğrafyasını Türklük burayı kendisine yurt edindi.  O tarihsel sürece baktığımızda bu coğrafya kavimler boğazlaşması, mecalsiz bir Hıristiyanlık, gücünü yitirmiş bir Yahudilik ve hegomanların mutlak zor ve mutlak baskı, katliam yöntemleriyle zapt u rap altına aldıkları bir coğrafya bu durumdayken, Türklük, öncüsüyle buraya geldiğinde bir sihirli söz ile fetih burayı yurt ettiler. O da 'biz 72 millete bir nazarla bakarız'dır. Bu bir şefaat değildir. Bu sözün arkasında bir dizi şey olması gerekirdi.  Bir nazarla bakmak için çoklu bir millete bir nazarla bakmak için bu çoklu yapıyı kabul etmek gerekiyor. Çoklu bir yapıyı kabul ettiğinizde de bir arada yaşamaları için bir hukuk geliştirmek gerekir. Nizam kurabilme becerisi diyoruz. Sayın Öcalan'da bu kavrama atıf yapıyordu.    'Tarih sayın Öcalan'ın yol gösterici rolünü kaydedecektir'   Öngörüleriyle mücadele hattının gerek siyasi, gerek askeri gerek diğer alanlarda nasıl kurulması gerektiğine dair bire bir somut anlaşılır ve anlaşılır net değerlendirmeleri sayesinde olmuştur. Tarih bunun pek azını kamuoyunun bilgisi dahilinde. Bu böyle kalmayacaktır.  Tarih bunu ilerde bu bölgenin gerçekten bu paradigmayla ortak yaşam nizamı üzerinde şekillendiği zaman Sayın Öcalan'ın yol gösterici, çerçeveci rolünü kaydedecektir. Bilenler için bu bugünde böyledir. Bu çok değerli pratik olarak hem sosyolojik ve politik anlamda hak ettiği yeri alacaktır.   'İmralı tecridine itiraz etmezseniz ülkeyi İmralı'dan beter ederler'   Bugün gelinen noktada darbe mekaniğinin ulusal ve uluslararası sistem kendisini bin yıllık kabullerinden ve neredeyse kan ve gözyaşıyla ördüğü bir paradigmanın her seferinde yeniden ve mükemmel bir şekilde çalıştığına şaşarak, yeniden inşa ediyor. Buda inanç tekliği, tekçi ulusal anlayışı paradigması. Devlet ne zaman haddini aştığını düşünse yeni bir hat örmeye çalıştığında önce Kürt halkını, Alevi düşüncesini ve devlet egemenliğini kullanarak aynı hat üzerine hizaladığını görüyor.  Güncel örnekleri bu savaş son Efrîn savaşı, 2-3 şeyle anılacak.  Irak Körfez savaşına Amerika müdahalesi, New York borsasına bu işgal ordusunun komutanının dong vurmasıyla açılışlarını ona yaptırmaları hafızlarda kalmıştır. Burada da zevzek bir danışmanın ama orada Türk müteahhitler bütün bu inşaatları yapacak lafıyla kalacak. Bir metal yorgunluğumuz vardı Efrîn'le, bunu hal ettik çok şükür lafı ile kalacak. Gelinen noktada bütün ülkeyi, İmralı tecridine itiraz etmezseniz bütün ülkeyi İmralı'dan beter ederler günler geldik.   'Ortadoğuluların savaşı değil'   Ardından söz alan SAMER Koordinatörü Yüksel Genç, Ortadoğu'daki savaş ve radikal demokrasi ile çözümü üzerine konuştu. Yüksel, "Eğer bünyeniz size uygun olmayan bir organa mağrur kalıyorsa bu bitmeyen bir kriz demektir Savaş bu coğrafyanın kaderi değildir. Coğrafyanın kaderi diyenler Ortadoğu'ya misyon biçmeye çalışıyor olabilir ama coğrafya kader değildir. Bugün ki Suriye savaşı sadece bir Suriye savaşı değil, hegemonik güçler çok büyük gelecek beklentileri ile güç dengesi kurarken kimi harcayabilir kimi harcayamayacak diyerek katliam yapmaktalar. Dünya yeni bir güç dengesi kurarak Amerika ve Rusya arasında 90 öncesi soğuk savaşı hatırlatarak o dönemin tüm dehşet etkilerini göstererek Suriye'deki dengeleri önümüze seriyor. Bu savaş Ortadoğuluların savaşı değil. Bu savaş yangının içinde evi kalmış ve evini kurtarmaya çalışanlar olarak bizim savaşımız. Biz bu savaşın savunma yapan tarafıyız" diye belirtti.    'Farklılıklar arasında kendini korumuş bir Ortadoğu'   Ortadoğu'da devletçi modeller üzerinden çözümler üretilmeye çalışıldığına dikkat çeken Yüksel, "Çoğulculuk yanında kendini büyütmeye çalışan bir Ortadoğu'dan bahsediyor. Farklılıklar arasında kendi özerkliğini korumuş ve beslemiş bir Ortadoğu'dan bahsediyoruz. Biliyorsunuz savaşlar, bu tip kaosların arttığı zamanlar geçmiş sorunların çözülememiş ve üzerinin örtülmüş olmasının eseri olmuştur. Örgütlülüğün insan toplumları açısından en büyük güç olduğu açığa çıkmıştır. İster farklı etniklere sahip olun, ister farklı inanç gruplarına ait olun tüm bu kesimlerin örgütlenerek, birbirlerini reddetmeden, birbirlerinin gelişimini takip eden bir sistem olmalıdır. Ortadoğu, Ortadoğuluların tüm renkleri ile var olmak zorunda" ifadelerine yer verdi.    Yükselin konuşması ardından ikinci oturum soru-cevap şeklinde devam etti. Forumun 3.oturumu ise HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit'in moderatörlüğünde basına kapalı olarak devam ediyor.