Doğa ile yaratıcılığı yeniden canlandırıyor 2025-12-23 09:05:32   Elfazi Toral   İSTANBUL - Doğayla kurduğu temas üzerinden üretim ve iyileşme pratiği geliştiren Ayşe Durmuş, doğal döngüsünü tamamlamış çiçekleri takılara dönüştürerek kadınların doğayla yeniden bağ kurmasına alan açıyor.   Toprakla temas eden, doğayla kurduğu ilişkiyi üretim ve iyileşme pratiğine dönüştüren Ayşe Durmuş, hayatının zor bir döneminde keşfettiği hobisiyle dikkat çekiyor. Arkeolog olarak başladığı yolculuğun ardından, çiçek aksesuarları üretmeye başlayan Ayşe Durmuş, bu süreci bir doğa ile buluşma alanına dönüştürdü.   Ayşe Durmuş, doğada doğal döngüsünü tamamlamış, kurumuş çiçekleri toplayarak onları takılara dönüştürüyor. Bu üretim, doğadan alma değil; doğayla temas eden, onun döngüsüne saygı gösteren bir dönüşüm olarak anlam kazanıyor. Özgün tasarımlarıyla doğanın sunduğu küçük mucizeleri görünür kılan bu süreç, aynı zamanda ruhsal bir iyileşme alanı açıyor.   Yaptığı takılarla kadınların doğayla kurduğu özel bağa ve estetik duyarlılığa işaret eden Ayşe Durmuş ile bu sürece dair konuştuk.   Takıya hobi ile başladı   Toprakla uğraşmayı sevdiği için arkeolog olmayı tercih eden Ayşe Durmuş, “Bu işe nasıl başladığımı biraz anlatmam gerekirse, aslında ilk etapta bir hobi olarak yapıyordum. Sonrasında bunlar nasıl yapılıyor diye araştırıp bilgi edindim. Sonrasında zaman buldukça yapmaya devam ettim. Bir gün on, on beş tane ürün yapmıştım hobi olarak, arkadaşlarım çok beğendi” diye belirtiyor.    Kurumuş bitkileri takıya dönüştürüyor   Hobiden işe dönüşen bu sürecin kendi yeteneği ve emeğiyle hayat bulduğunu vurgulayan Ayşe Durmuş, bunun ekonomik özgürlüğüne de katkı sunduğunu söylüyor. Yaptığı ürünlerle hem yerli hem yabancı turistlerin ilgisini çektiğini belirten Ayşe Durmuş, şunları dile getiriyor: “Dört yılı aşkın süredir bu işi yapıyorum. Çok mutluyum çünkü tamamen hepsini doğadan topluyorum. Çiçekleri tek tek parklardan, bahçelerden, ormanlardan, kaldırım köşelerinden topluyorum. Bitmiş bir çiçeği koparıp bir şeye dönüştürüyorum. Böyle deyince yanlış anlaşılmasın; bütün bitki örtüsünü yok ediyormuşum gibi. Bitkileri yok etmiyorum, dönüştürüyorum. Zaten bunlar çoğunlukla kır çiçekleri ve sezonluk çiçekler oluyor. O gün açıyor, ertesi gün ölüyor aslında. Ben onu topluyorum ve ölümsüz bir aksesuara dönüştürüyorum.”   Çalışmalarında doğaya zarar vermemeye özellikle özen gösterdiğini vurgulayan Ayşe Durmuş, topladığı bitkilerin büyük bölümünün doğal döngüsünü tamamlamış çiçekler olduğunu belirtiyor. Ayşe Durmuş, “İnsanların da ilgisini çekiyor zaten. Çiçek yüzyıllardır aksesuarlarda, halılarda, evlerimizi süsleyen desenler olarak öne çıkan bir figür. İnsanlar çiçek ve bitki figürünü doğası gereği seviyor. Bu yüzden ilgi de görüyor” diye ekliyor.    Özgün çalışma   Ürünlerin yapılış aşamasına da değinen Ayşe Durmuş, “Bu çiçekleri tek tek topluyor ve öncelikle presleme yöntemiyle kurutuyorum. Bunları toplarken aynı zamanda doğada vakit geçiriyorum. Toprağa temas ediyorum ve bu da ruhuma iyi geliyor. Hepsinin içinde minimal kır çiçekleri var. Bazılarını küçük formlarda keserek yerleştiriyorum ama hiçbir zaman çiçeğin orijinal formuna zarar vermiyorum” sözlerine yer veriyor.    Ayşe Durmuş devamında, “Bir begonvil yaprağının en küçük formunu topluyorum. Yanındakiler mürver çiçekleri. Bunları bir kompozisyona dönüştürüp aksesuar oluşturuyorum. Burada veronika ve fare kulağı çiçeğini eğrelti türüyle birleştirerek bir kitap ayracı yaptım. Bu, kendini iyi hissetmek için estetik bir araç” ifadelerini kullanıyor.    Küpeler de yaptığını belirten Ayşe Durmuş, “Uçlarına boncuk detayları ekliyorum. Çoğu zaman doğaçlama çalışıyorum. Bir yaptığım ürünü bir daha yapasım gelmiyor. Fabrikasyon gibi aynı ürünü sürekli üretmek yerine, her birinin farklı bir hikâye anlatmasını istiyorum” dedi.   ‘Takılarla kadınları doğayla buluşturuyoruz’   Kadınların tarih boyunca bitkilerle ve doğayla iç içe olduğunu vurgulayan Ayşe Durmuş, “Kadınlar hep toplayıcılıkla anılıyor. Evet, toplayıcılık yapıyorlar ama avcılıkta da rolleri vardır. Bitkilerle şifacılığı kadınlar keşfetti. Doğa ve kadın her zaman bir bütündür. Şehirleşmiş hayatımız nedeniyle doğadan uzak kalabiliyoruz. Bu takılarla kadınları yeniden doğayla buluşturmak mümkün. Çünkü her bitiş bir başlangıç olabilir. Kadınlar her zaman kendilerine bir çıkış yolu aramalı. Kadın yaratıcı bir varlıktır, yaratmayı ve tasarlamayı sever. Bu bizim doğamızda var. Biz kadınlar kendimize bir yaşam alanı yaratabiliriz. Bu güç zaten içimizde var” diye anlatıyor.