Ümit Efe: Örgütlenme ve yaşam hakkı ihlalleri devam ediyor 2025-12-17 09:05:15   Elfazi Toral   İSTANBUL - İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilişinin 77’nci yılı kapsamında değerlendirmelerde bulunan TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, Türkiye’de insan hakları ihlallerinin sürdüğüne belirterek, ifade, örgütlenme ve yaşam hakkı ihlallerinin sürdüğünü, demokrasi ve özgürlük alanında Türkiye’nin karnesinin “kırık” olduğunu söyledi.   İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 10 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kabul edilerek, herkesin ayrım gözetilmeksizin doğuştan sahip olduğu temel hak ve özgürlükleri güvence altına aldı. İnsan onurunu esas alan bildirge, özgür ve eşit bir toplumun temelini insan hakları üzerinden tanımladı. Türkiye’nin 27 Mayıs 1949 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlayarak yürürlüğe koyduğu bildirgenin kabul edilişinin yıldönümünde, İnsan Hakları Derneği (İHD) ile Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Türkiye ve Kurdistan kentlerinde İnsan Hakları Haftası kapsamında insan hakları ihlallerinin izlenmesi, belgelenmesi ve kamuoyuyla paylaşılmasına yönelik çalışmalarını sürdürüyor.   TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, insan hakları ve ihlallerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   İhlaller   İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin yazılmasının üzerinden 77 yıl geçtiğini hatırlatan Ümit Efe, İnsan Hakları Haftası kapsamında Türkiye’nin birçok kentinde etkinliklerin aralıksız sürdüğünü belirtti. Ümit Efe, “Kutlamalarla insan hakları ihlallerinin olmadığı bir dünyaya duyduğumuz özlemin gerçekleştiği bir iklime girelim. Bu yıl çatışmaların sona ermesi umudunu taşıyan bir barış iklimi, bizim için umut olmakla birlikte ülkemizde insan hakları, demokrasi ve özgürlükler adına karnemiz gene kırık olarak girmekteyiz. Hemen hemen devlet kaynaklı şiddet nedeniyle yarı açık bir hapishane haline gelen ülkemizde ifade, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller devam etmektedir. Özellikle kadınların, LGBTİ+ bireylerin ve haklarını isteyen işçilerin, depremden zarar gören ailelerin, insan hakları savunucularının sesini duyurmak için kullandıkları bütün araçların karşısında kolluğun engelleyici güçleriyle karşılaştık. Düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü bağlamında kapatılan dernekler, tutuklamalar, gazeteler, televizyonlar, internet sayfaları, medya kullanıcılarına yönelik gözaltı ve tutuklamalar yaşadık. Şiddet sokaklarda, evlerde, üniversitelerde devam etti. Biz Türkiye İnsan Hakları Vakfı olarak işkencesiz bir dünyaya olan umudumuzla, işkence görenlerin iyilik hallerine ulaşması için devam ettik” dedi.    ‘Özgürlük mücadelesini geliştirmeye çalıştık’   Yılın ilk yarısı itibarıyla TİHV’e çok sayıda işkence ve kötü muameleye maruz bırakılan kişilerin başvurusu söz konusu olduğunu ifade eden Ümit Efe, cezaevleri başta olmak üzere yaşamın her alanının “işkence” mekanizmalarına dönüştüğünü vurguladı. Tecrit ve izolasyon politikalarının devam ettiğine dikkat çeken Ümit Efe, “4 binin üzerinde, ağırlaştırılmış 30 yılları aşmış mahpus tahliye olmayı beklerken idari yaptırımlara uğrayarak günleri çalınmakta. 30 yılı aşkın, 4 bini aşkın kişi serbest bırakılmayı beklerken bu yaptırımlar nedeniyle günler geçmektedir. Hasta mahpuslar umutla değil, tabutla çıkmaya devam ediyor. Mahpusların serbest bırakılması engellenmektedir. Yakın dönemde tartıştığımız 11. Yargı Paketi nedeniyle LGBTİ+ haklarını savunanların nefret ve ayrımcılık suçlamasına tabi tutulması, onların kendi gelişimleri ve sağlık hakları ile ilgili engellerin arttırılması gibi bir endişeyle düşünce ve örgütlenme özgürlüğündeki engeller açısından izledik. Oldukça karanlık bir tabloda, bir sırat köprüsünde haklar ve özgürlükler mücadelesini geliştirmeye çalıştık” sözleriyle hak ihlallerinin devam ettiğine işaret etti.    Kürt sorunu   Ümit Efe, devamında şöyle konuştu: “Dünyada insan haklarını referans alan iktidarlar artık bu referans belgelerinden vazgeçmiş durumdadırlar. Biz bütün illerimizde değişik etkinliklerle, gerek İnsan Hakları Derneği'nin şubeleri olan illerde, gerekse de TİHV ‘in çalışmalarını yürüttüğü bütün illerde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Cezaevinde yaşam kayıplarının en yüksek olduğu dönemlerden birini yaşadık. Bütün bunlar raporlarımızda ayrıntılı bir biçimde yer almaktadır. TİHV, her yıl tedavi, rehabilitasyonun ve işkencenin belgelenmesi için rapor çıkartmaktadır. Bu da yayına hazırlanmaktadır. Bu aslında ülkemizdeki işkence gerçeğinin kendisi değil, sadece bize ulaşabilen hak arama mücadelesinde hakkını arayan kişilerin gerçeğidir. Çok daha fazladır bu işin verileri. Ben İnsan Hakları Haftası’nda, İnsan Hakları Dernekleri'ne ihtiyaç duyulmayan, hapishanesiz, işkencesiz, çocukların suça itilmediği, çocuk emeğinin sömürülmediği, sınır aşımlarıyla göçmenlerin oradan buraya savrulup yaşam haklarının, barınma haklarının ve gelecek haklarının gasp edilmediği bir dünya diliyorum. Bireylerin haklarını özgür ve eşit bir biçimde yaşamın içerisinde olabildikleri bir toplum ve Kürt sorununda barışçıl iklimin güçlendirilerek, hukuksal yargı, demokrasi ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması ümidini taşıyoruz.”