Çiğdem Kılıçgün Uçar: Barış, muhataplarıyla elde edilir 2025-11-23 00:08:35   HABER MERKEZİ - Zürih’teki 25 Kasım etkinliğine katılan DBP Eşbaşkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, "Barış, özgürlük muhataplarıyla elde edilir. Öcalan’ı muhatap almamak, halkın baş aktörünü kabul etmemek, aynı zamanda barışa muhalefet etmektir. Türkiye’de ve Kürdistan’da baş aktörlüğü kabul edilmiş Sayın Öcalan’ı görmeden barışa dair kurulan her söz, yankı odasının dışına çıkmaz” dedi.   İsviçre’nin Zürich kentinde,  İsviçre Kürt Kadınlar Birliği (YJK-S) öncülüğünde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında etkinlik düzenlendi. “Sizin savaşınız, bizim kanımız” sloganıyla gerçekleştirilen eyleme, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar da katıldı.   Helvetiaplatz’da düzenlenen etkinlik, saygı duruşuyla başladı. YJK-S Dönem Sözcüsü Selma Sürer, “Avrupa’nın orta yerinde olmamıza rağmen, verilen o kadar mücadeleye karşı kadının üzerindeki gerek fiziki gerek manevi şiddetin devam ettiğini görüyoruz. Bugün burada bir araya gelen biz Kürt kadınları, bu şiddetin durması için mücadele etmekte kararlıyız. Bunun için örgütlü yapımızı daha da büyütmeliyiz. Bu yıl kadın eylemine erkek arkadaşlar da dahil oldu; onlar da kadına yönelik şiddetin hangi boyutlarda olduğunu görsünler. Bütün herkese şunu ifade ediyoruz: Örgütsüz her kadın bizim eksikliğimizdir. Her kadını örgütlemek hedefindeyiz” dedi.   Örgütlü mücadele vurgusu   Etkinlikte YJK-S adına hazırlanan Almanca bildiriyi aktivist Özen Aytaç okudu. Erkek egemen bir dünya düzeninin şekillendirdiği çatışmalar ve savaşlar gölgesinde 25 Kasım'ın karşılandığına dikkat çeken Özen Aytaç, Filistin’den Sudan’a, Afganistan’dan Kürdistan’a kadar toplumların katliamlara, zorunlu göçe ve yerinden edilmeye maruz bırakıldığını vurgulandı.   Özen Aytaç, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Farklı kültürlerden kadınların taşıdığı toplumsal ve kültürel hafıza bilinçli bir şekilde ortadan kaldırılıyor. Patriyarkal zihniyet, kadınların direnişini acımasızca bastırmaya çalışıyor. Erkek egemen hükümetler her zaman örgütlenen ve ayağa kalkan kadınlardan korkmuştur. Çünkü kadınlar, mücadeleleriyle bu politikaların yıkıcılığını açığa çıkarıyor ve direnişi büyütüyorlar. Bugün bunu, dünya genelinde giderek güçlenen kadın özgürlük hareketlerinde açıkça görüyoruz. Bu kadın düşmanı sisteme karşı en büyük güç, kadınların örgütlü mücadelesidir. Mirabel Kardeşlerden Sakine Cansız’a, Rosa Luxemburg’a kadar kadın mücadelesinin mirasını sahiplenmeli; kendi gücümüzü ortaya çıkararak, eylemle özgürleşerek sosyal ve demokratik değerleri yeniden inşa etmeliyiz.”   Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin boyutlarına dikkat çekilen açıklamada, sadece bir yıl içinde Almanya’da 250’den fazla, İsviçre’de ise 28 kadının erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirdiği ve dünya genelinde her yıl 80 binden fazla kadının erkek şiddetiyle öldürüldüğü kaydedildi.   ‘Üçüncü Dünya Savaşı aynı zamanda bir kadın kırımıdır’   Ardından DBP Eşbaşkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar söz aldı. 25 Kasım’a dair değerlendirmelerde bulunan Çiğdem Kılıçgün Uçar, “25 Kasım vesilesiyle önemli bir buluşma. Ne mutlu bize ki Kürt kadınları bulunduğu her coğrafyada, koşulları ne olursa olsun bütün kadınlarla birlikte dayanışmayı ve kadın mücadelesini büyütmenin onurunu yaşıyor. Mirabel Kardeşlerden Saralara, Nagihanlara, Gülistanlara… Erkek-devlet şiddetinin katlettiği kadınlarla bezenmiş bir siyasi mücadele tarihimiz var. Her biri erkek-devlet şiddetine, her biri erkek egemenliğine karşı sözünü ve mücadelesini esirgemedi. Bu miras, bugün bizim elimizde daha büyük bir mücadeleye dönüşmeli. Jin Jiyan Azadî felsefesini yaratanlar olarak amacımız, hiçbir kadının yalnız kalmayacağı, hiçbir kadının katledilmediği bir yaşamı, bir dünyayı birlikte inşa edebilmektir. Bakın Ortadoğu'da Üçüncü Dünya Savaşı var. Bizim açımızdan Üçüncü Dünya Savaşı aynı zamanda bir kadın kırımıdır” diye belirtti.   Kadınların örgütlü mücadelesinin önemine vurgu yapan Çiğdem Kılıçgün Uçar, şunları söyledi: “Şiddet, erkek egemenliğinin elinde çok önemli bir araç. Günlük yaşamdan kamusal alana kadar iktidarı elinde tutuyor. Kadınların sesi, kadınların sözü, kadınların mücadelesi yeni bir yaşamın, eşit ve özgür bir yaşamın en temel dinamiği ve motivasyonudur. Rojava’dan biliyoruz; İŞİD barbarlığına ve ulus-devlet etkisinin yarattığı zorbalığa rağmen mücadelesinden geri adım atmayan kadınlar, yeni bir yaşamı inşa ederken, anayasasından yürütme mekanizmasına kadar kadın adımlar, tüm dünyaya çok güçlü bir mesaj gönderdi. Kadınların özgür olmadığı bir toplumun özgür olmadığı bilgisi, bizim için en önemli rehberlerden biridir.”   ‘Kadınlar sadece savaşın mağdurları değil, barışın da inşacısıdır’   Türkiye’deki güncel duruma ilişkin değerlendirmede bulunan Çiğdem Kılıçgün Uçar, şunları dile getirdi: “Bugün Türkiye’de özel bir dönemi hep birlikte deneyimliyoruz. Dayatılan, savaşa karşı derinleştirilen mücadeleye karşı Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’ın 27 Şubat’a yaptığı çağrı, kadınların mücadelesini ve özgürlüğünü önceleyerek bize yeni bir mücadele yöntemi sunuyor. Bu yöntem, başka bir yaşamın mümkün olduğunu gösteriyor. Başarısı, geçmiş mücadele mirası ve kadınların sürece güçlü sahiplenmesiyle mümkün. Kadınlar sadece savaşın mağdurları değil, savaşa karşı inşa etmek istediğimiz barışın da inşacısıdır.”   Çiğdem Kılıçgün Uçar, barış sürecinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın önemine vurgu yaparak, “Kürt halkı, sürgünde, cezaevinde veya Kürdistan’da olsun, ortak yaşam iradesini ve barış umudunu Sayın Öcalan ile birlikte tuttu. Barış, özgürlük muhataplarıyla elde edilir. Öcalan’ı muhatap almamak, halkın baş aktörünü kabul etmemek, aynı zamanda barışa muhalefet etmektir. Gerçek barış, muhatabıyla kurulur. Türkiye’de ve Kürdistan’da baş aktörlüğü kabul edilmiş Sayın Öcalan’ı görmeden barışa dair kurulan her söz, yankı odasının dışına çıkmaz. Biz, bu soğukta bizi yalnız bırakmayan İsviçreli kadın dostlarımızla birlikte, yeni bir yaşamı ve geleceği birlikte kurmanın sözünü veriyoruz. Savaşın değil, barışın; kadın cinayetlerinin değil, kadın yaşamının ve özgürlüğün konuşulduğu bir geleceği inşa edelim” diye konuştu.   Etkinlik, İsviçre’de çalışmalarını sürdüren Hunera Mizgin sanatçılarının pandomim gösterisi ve “Jin, Jiyan, Azadî” sloganlarıyla sona erdi.