GABB Eşbaşkanı Neslihan Şedal: Barışı toplumun her yerine nakşedelim 2025-11-10 09:04:41   İSTANBUL - Barış ve Demokratik Toplum sürecini sahiplenme çağrısı yapan GABB ve Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Neslihan Şedal, “Bu toplumu özgürleştirelim, barışı toplumun en küçük hücresinden bütün her yerine yayılana kadar nakşedelim” dedi.   Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat tarihinde yapmış olduğu Barış ve Demokratik Toplum çağrısıyla birlikte yeni bir sürecin kapısı aralandı. Yapılan çağrı ile birlikte Türkiye’de birçok gelişme yaşandı. Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’na başta Kürtler olmak üzere ezilen tüm halkların destekleri sürerken, devlet kanadından henüz somut bir adım atılmadı. Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği (GABB) Eşbaşkanı ve yerine kayyım atanan Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Neslihan Şedal, Barış ve Demokratik Toplum süreci hakkında değerlendirmelerde bulundu.   Neslihan Şedal, ulus devletlerin başta kadınlara karşı cinsiyetçi ve milliyetçi politikaları hayata geçirdiğini vurgulayarak, halkların inancına, değerlerine saygı duyulmadığını ve bunların anayasal güvence altına alınmadığını belirtti. Neslihan Şedal, yüzyıllardır imha, inkar ve asimilasyon politikalarıyla halkların iradesinin yok edildiğini ifade ederek Barış ve Demokratik Toplum sürecinin önemine işaret etti. Neslihan Şedal, “Hala da bunun sonuçlarını yaşamaya devam ediyoruz. Tam da bunun karşısında süren 52 yıllık bir Kürt Özgürlük Mücadelesi var. Dolayısıyla tam da halklar önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın çağrısı, artık çatışmalı sürecin son bulması, bütün halkların kendi inançlarıyla, değerleriyle, kimlikleriyle özgür bir şekilde birlikte yaşayabilmesi, demokratik ulus perspektifi ile yaşayabilmesinin çağrısıydı. 27 Şubat çağrısından sonra Meclis bünyesinde birçok partinin temsilinin de içerisinde bulunduğu bir komisyon oluşturuldu. Ve bu komisyondan beklentiler var. Dolayısıyla toplum içerisinde bütün dinamikleri dinleyen, onların barışa dair kurduğu sözü raporlayan bir çalışma durumu söz konusuydu. Ve şuan herkesin beklentisi hızlıca bu komisyon öncülüğünde bir raporun hazırlanması ve bu rapor içeriğinde aslında geçiş yasalarının yer almasıdır” dedi.    Barış inşası   Neslihan Şedal,  devletin, sürecin baş aktörü olan Abdullah Öcalan’ın umut hakkının sağlanması için gerekli düzenlemeleri yerine getirmesi gerektiğinin altını çizdi. Neslihan Şedal, devamında şunları dile getirdi: “Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması, bu sürecin doğru temelde inşa edilmesi için en temel adımı olmalı bunu vurgulamak gerekiyor. Siyasi tutsakların biran önce zindanlardan çıkması ve özgürlüğüne kavuşması gerekiyor. Kürtçenin ve diğer dillerin Anayasal güvenceye alınması ve statüye sahip olması gerekiyor. Eğitim dili olması gerekiyor. En nihayetinde halkın iradesinin artık yok sayılmaması, kayyumların geri çekilmesi, halkın kendi sorunlarını kendilerinin çözebileceği, kendi yerellerini kendilerinin yönetebileceği bir zemin oluşması gerekiyor ki bu süreç barış sürecine evrilsin, demokratik bir toplum inşa edilebilsin. Dolayısıyla bu sürecin gereklilikleri bunlardır. Bütün halklar, kadınlar, gençler bu sürecin barışa dönüşmesine, barışın inşa edilmesine, demokratik toplumun inşa edilmesine inanıyor. Güveniyor ve sahip de çıkıyor.”   ‘Bu çağrı silahların susması çağrısıydı’   Çağrı sonrası PKK’nin atmış olduğu adımları anımsatan, Neslihan Şedal,  bundan sonra devlete düşen sorumluluğa dikkat çekti. Neslihan Şedal, “Eğer bu sorun demokratik siyasetin tıkanmışlıklarından kaynaklıysa demokratik siyasetin yolu açılmalıdır. Kürtçenin statü sahibi olması, halkın iradesine saygı duyulması gerekmelidir. Karşılıklı barış ancak böyle sağlanabilir. Ancak bir yerde vesayetçi bir anlayış varsa siz kendi kendinizi yönetemezsiniz. Vesayetçi anlayış size rağmen, sizin hayatınızla ilgili politikalar üretiyorsa siz kendi yaşamınıza dair söz kuramazsınız. Dolayısıyla bu sürecin demokratikleşebilmesi için başta ademi merkeziyetçi yönetimlerin tanınması, yerel yönetimler üzerindeki ambargonun kaldırılması ve vesayetçi anlayıştan vazgeçilmesi gerekiyor. Ve en önemlisi yerel yönetimler alanında toplumsal dayanışmayı güçlendirecek anlayışın yeniden yeşertilmesi gerekiyor. Bu da ancak komünlerle gerçekleşir. Nerede sorun yaşanıyorsa komünlerin inşa edilmesi, orada politik aklın devreye girmesi her renkten her kesimden insanların bu komünler içerisinde yer alması, kendi yaşamına dair söz kurması ve bunu hayata geçirmesi gerekiyor. Toplumsal dayanışma, bu komünler aracılığıyla eğer yeniden yeşertilirse toplumun demokratikleşebilmesinin de en sağlam temelleri atılmış olur” şeklinde konuştu.   ‘Barış ve demokratik toplum çağrısına sahip çıkalım’   Türkiye’de demokrasiyi, adaleti, eşitliği savunanların bir çok baskıya maruz kaldığını paylaşan Neslihan Şedal, son olarak şunları belirtti: “Faili meçhuller sonucu yaşamını yitirenler oldu. Yaşamıyla büyük bedeller ödeyenler oldu. Şuan 30 yılı aşkındır tutsak olan yoldaşlarımız var. Demokratik siyaset yaptığı için tutsak olan yoldaşlarımız var ve buna karşı elini vicdanına koyup toplumun her alanında mücadele eden yoldaşlarımız var. Bu sürecin tam da barışın eşiğindeyken daha da güçlü bir sahiplenmeye ihtiyacı var. Buradan adalet, eşitlik, demokrasi isteyen başta kadınlar, gençler, farklı kesimden herkesin bu süreci çok güçlü bir şekilde sahiplenmesi, toplumsallaştırması gerekiyor. Hep beraber toplumu özgürleştirelim, barışı toplumun en küçük hücresinden bütün her yerine yayılana kadar nakşedelim, işleyelim. Ve hepimiz için özgür ve eşit yaşanabilir bir toplum haline getirelim.”