Amed'de doğa talanına karşı yürüyüş 2025-10-08 14:07:45   AMED - Ekoloji örgütleri Amed'de doğa talanına karşı gerçekleştirdikleri yürüyüşte hukuksuz, taraflı mahkeme kararları ve bilirkişi raporlarıyla hak aramanın engellenmesine karşı mücadele vurgusu yaptı.   Amed'de "Eko-Kırım politikalarına, sermayenin yargısına ve talan yasasına karşı yaşam için yürüyoruz" şiarıyla Kürdistan'da doğa talanına zemin oluşturan mahkeme karaları ve taraflı bilirkişi raporlarına karşı yürüyüş gerçekleştirildi. Emek ve Demokrasi Platformu, Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Ekoloji Komisyonu, Diyarbakır Barosu, Tabip Odası, Zore Vadisi Koruma Platformu, Yaşam Savunma İnisiyatifleri, Ekoloji Derneği, Ekoloji Meclisi, Halkların Demokrasi ve Eşitlik Partisi (DEM Parti) Ekoloji Komisyonu ve Yerel Yönetimler öncülüğünde yapılan yürüyüşe Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileri, DEM Parti Amed il Eşbaşkanları ve Belediye başkanlarının yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı.   Otogar Kavşağında başlayan yürüyüşte, "Doğaya sahip çık, Sarım’a ses ver" , “Yaylama dokunma” , “Hesendin evimiz, madene vermeyiz", "Em mêrgên xwe, ava xwe nadın talankêran" yazılı pankartlar açılarak “Hesendin’de madene geçit yok” , “Doğamız, toprağımız madenden değerlidir” yazılı dövizler taşındı.   'Talan yasası yıkımın önünü açıyor'   Yürüyüşün ardından Avukat Ahmet İnan tarafından okunan açıklama şu şekilde: "Bugün burada toplanmamızın nedeni: Coğrafyamızdaki ekolojik yıkımlar, bu yıkımların önünü daha da açan Talan Yasası ve en önemlisi bu talana taraf olan yargı ile bürokrasi mekanizmasıdır. Coğrafyamızda akarsular kurumuş, su kaynakları bitmiş, ormanlarımız yok edilmiş, topraklarımız zehirlenmiştir. İnsanlarımız kanser olmuş, kültürümüz ve tarihimiz dinamitlemiştir. 8 bin yıllık Diyarbakır İle Birikleyen Mağaraları’nda, evet belki inanmayacaksınız ama taş ocağı açılmış. Patlatmalarla şu an bir hafıza yok edilmektedir. Dicle, Perman, Herdik köylerinde 10 yıldır devam eden kurşun madeni nedeniyle yöre insanı kanserle boğuşmaktadır. Bu yetmezmiş gibi, faaliyet alanının 6 bin dönüme çıkarılmasıyla 15 bin ağaç kesilecek, Dicle Barajı beslenme ve koruma alanı olarak yasal statüsünü kaybedecektir. Dicle Perman madenine başlatılmış hukuki süreçte Diyarbakır bilirkişi raporunda, “Kesilecek ağaçların çok önemli olmadığı, bu daha sürdürülebilir bir alan olduğu” belirtilmiş ve Anayasa’nın 56. maddesi açıkça ihlal edilmiştir bile!   'Sahte raporlar oluşturuluyor'   Ergani’de Mendil İpek Böcekçiliği üretimi ve hayvancılık köyü olan Ağaçlı yani Cixse Köyü’nün mera alanı GES işgaline açılmış ve proje tanıtım dosyasında bitki örtüsü, ağaçlandırma alanı, göl, çorak başka alan fotoğrafları kullanılarak sahte rapor oluşturulmuştur. Yine Kulp Çayı ve Kulp Hosrivan havzasında dinamit patlatılarak metalik sülfür madenciliği açılmıştır. Bir dönem tüm coğrafyada üstüne şarkılar, dengbejler söylenen Kulp Çayı, HES nedeniyle şu an artık akış gösteremeyip kurumuştur. Maalesef Zore ve Sarım Çayı aynı kadere karşı karşıyadır. Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nde Zore Çayı HES iptali sürecinde lehe gelen bilirkişi raporu sonrası, bilirkişi heyeti değiştirilerek aleyhe karar alınmıştır. Yine Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi; Ergani Hançerli petrol faaliyeti dosyasında proje dosyasının yanlış formatta hazırlandığını ve revize edilmesi gerektiği bilirkişi tarafından açıkça raporlanmasına rağmen, ‘Revizeli bir durumsa demek çok önemli değildir’ diyerek bir hukuk gafletine, kanun ve yönetmelik tanımazlığa imza atmıştır.   'Mahkeme yargıyı boşa düşürdü'   Bismil Sinanlı kum ocağı faaliyeti kapsamında dosyaya gelen bilirkişi raporunda bu faaliyetin tarım arazilerini, su varlıklarını yok edeceği, proje tanıtım dosyasının gerçekle uyuşmadığı ve projenin iptal edilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen mahkeme, bilirkişi raporunun tam tersi yönünde karar kurarak yargıyı boşa düşürmüştür. Yarın Hasanvan Yaylası’nı yok edecek olan maden talanı duruşması 2. İdare Mahkemesi’nde saat 1’de görülecektir. Bu süreçte Türkiye’de bir ilk yaşanmıştır. ÇED davasında bilirkişi kararına konu proje tanıtım dosyası kaybolmuştur. Türkiye Barolar Birliği’nin de dahil olacağı bu yargılamanın detaylı sürecini ve sonucunu tüm kamuoyuyla paylaşacağız.   'Türkiye maden sömürgesi sefaletine dönüşecek'   Şu an Anayasa Mahkemesi önünde olan Talan Yasası’nın iptal edilmemesi durumunda, talanın önü daha da açılacaktır. Türkiye, Afrika gibi maden sömürgesi sefaletine dönüşecektir. Bundan sonra tüm bu mahkeme kararlarını, bilirkişi raporlarını ve kurum izinlerini kamuoyuyla paylaşacak, HSK’ya, bilirkişilik kuruluna ve savcılığa gerekli müracaatları yapacağız. Her ne kadar hukuksuz, taraflı mahkeme kararları ve bilirkişi raporlarıyla hak arama hürriyetimiz engellense de biz çaresiz değiliz. Biz demokratik hak arama mücadelemizi inadına büyüteceğiz, artık inadına Anayasa’nın uygulanması, hakkın gözetilmesi için mahkemeler önünde kurumlar önünde, şehir metropollerinde olacağız."   'Suyumuzla, dağlarımızla, toprağımızla oynamayın'   Açıklamanın ardından söz alan DEM Parti Amed İl Eşbaşkanı Gülşen Özer rantı besleyen taraflı mahkeme kararlarına karşı mücadele vurgusunda bulunarak, "Tüm ilçelerimiz burada ve istiyorlar ki kimse doğamızı talan etmesin. Kimse rant için suyumuzla, dağlarımızla, toprağımızla oynamasın. Hegemonyanın bu oyununu kabul etmiyoruz. Hukuk, halkın ve toprağın yanında olmalıdır. Kararını da ona göre vermelidir. Bu zulmü kabul etmiyoruz ve sonuna kadar da mücadele edeceğiz" dedi.   Açıklama, köylerinde ve yerleşim yerlerinde doğa talanının tahribatını yaşayan yurttaşların, hukuk mücadelesini sürdürerek topraklarına sahip çıkacaklarının mesajlarının vermesinin ardından sona erdi.