'Kimliğimizin anahtarı ana dilimizdir!' 2025-08-08 09:04:06   AMED - Avesta Dil ve Kültür Araştırmaları Derneği’nin mühürlenmesine tepki gösteren kadınlar, dil üzerinde ki yasaklamaları tanımayacaklarını belirterek, asimilasyon politikalarına karşı mücadeleyi büyüteceklerinin altını çizdi.   Türkiye'de Kürt kimliğine yönelik inkâr ve asimilasyon politikaları, artık yalnızca siyasi söylemlerle sınırlı kalmıyor; doğrudan eğitim kurumlarına, kültürel yapılara ve ana dile yönelmiş kapsamlı bir saldırıya dönüşmüş durumda. Kürtçe üzerindeki yasakçı yaklaşım, uzun süredir devletin resmi politikalarının görünmez cephesini oluşturuyor. Ancak son yıllarda bu baskılar, açık bir sistematik hal alarak özellikle Kürt dilinde eğitim veren kurumları hedef alıyor. Bu baskıcı politikaların son örneği ise İzmir’de yaşandı. Kürtçeyi yaşatmak ve öğretmek amacıyla faaliyet gösteren Avesta Dil ve Kültür Araştırmaları Derneği, 1 Ağustos’ta, Milli Eğitim Bakanlığı İl Müdürlüğü kararıyla “ruhsat sorunu” ve “kaçak dil kursu” gibi iddialar gerekçe gösterilerek mühürlendi. Ancak kamuoyunun büyük bir kesimi, bu gerekçelerin ardında yatan asıl nedenin Kürtçe’ye yönelik kurumsal tahammülsüzlük olduğu görüşünde.    Bu olaya tepki göstermek için Amed'de sokağa çıkan kadınlar, derneğin kapatılmasına karşı güçlü bir duruş sergileyerek hem ana dillerine hem de kimliklerine sahip çıktılar.   ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri Kürt imhası üzerine inşa edilmiş’   Kürt dili meselesinin, Kürt halkının yüreğinde derin bir yara olduğunu söyleyen Dilan Çetin, “Yaklaşık yüz yıldır, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri Kürt dili ve kültürünün inkârı, imhası ve kırımı üzerine inşa edilmiştir. Bugün ise yeni bir süreç başlamıştır ve bu süreç bir barış sürecidir. Ancak 21. yüzyılda dahi Kürt diline yönelik faşizan saldırılarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Bildiğiniz gibi, Avesta-Der adlı kurumda Kürtçe dersler veriliyordu. Ancak bu kurum, yeri izinsiz olduğu gerekçesiyle İzmir’de bir belediye tarafından mühürlendi. Biz de bu nedenle bugün burada toplandık; bu haksızlığa karşı rahatsızlığımızı ifade etmek ve kamuoyuna açıklama yapmak istiyoruz. Bu tavrımız yalnızca basın açıklamasıyla sınırlı kalmamalıdır. Bütün Kürt halkı, bu tür uygulamalara karşı net bir duruş sergilemelidir. Özellikle Kürt dili aktivistleri ve Kürtçe öğretmenleri çalışmalara başladıklarında, Kürtler bu girişimlere açık ve kararlı bir destek vermelidir. Bu tür olayların tekrar yaşanmaması için hep birlikte güçlü bir tavır sergilemeliyiz”dedi.    ‘İnkâr politikalarına rağmen Kürt halkı yok edilemedi’   Avesta-Der’in kapatılmasının, asimilasyon politikalarının bir sonucu olduğuna değinen Dilan Çetin, “Unutulmamalıdır ki bu, yalnızca CHP’nin değil; yıllardır süregelen bir ‘beyaz kırım’, yani asimilasyon ve eritme politikalarının sonucudur. Ancak tüm bu çabalara rağmen Kürt halkı yok edilemedi, dili asimile edilemedi. Ve bundan sonra da bu tür saldırılar karşısında geri adım atmayacaktır. Kürt halkı, diline daha güçlü bir şekilde sahip çıkacaktır” şeklinde konuştu.   ‘Dil yaşar; dilsiz yaşam olmaz’   İzmir Belediyesi’nin Kürt diline ve Kürdistani kimliğe yönelik uyguladığı yasaklama ve inkâr politikalarına tepki göstermek amacıyla bir araya geldiklerini belirten Demet Ceylan, bu uygulamaları kabul etmediklerinin altını çizdi. Demet Ceylan, “Bu tür yasaklarla dilimiz asimile ediliyor, yok sayılıyor. Bu nedenle bizler günlük hayatımızda da Kürtçeyi konuşmaya devam edeceğiz: pazarda, çarşıda, sokakta, her yerde. Bir Kürdistanî birey olarak, Kürt diline sahip çıkacağım. Bu yüzden bugün burada basın açıklamamızı yaptık. Çünkü biz inanıyoruz ki ‘Dil yaşar; dilsiz yaşam olmaz’” diye konuştu.   ‘Dil üzerindeki hiçbir yasağı tanımayacağız’   Dilin, bir halkın kimliği olduğunu belirten Demet Ceylan, “Kürt diline yönelik yasaklar, doğrudan Kürt kimliğine yönelik yasaklardır ve asla kabul edilemez. Bugün bir derneğimiz kapatılmış olabilir. Ama biz inanıyoruz ki onun yerine yalnızca bir değil, yüzlerce dernek kurabiliriz. Derneklerimizin sayısını artıracağız, elimizden geldiğince dilimizi geliştireceğiz. Kürtçenin zamanla yok olmasına izin vermeyeceğiz. Asimilasyon politikalarını reddediyoruz. Dilimiz üzerindeki her türlü yasağı tanımıyoruz” sözlerini kullandı.