İktidar zeytinlikleri değil, tarihsel anlamı yok ediyor! 2025-06-30 09:05:17     Semiha Alankuş   HABER MERKEZİ – AKP’nin yeni bir “talan” alanı olarak zeytinlik alanlarını madenciliğe açmasına tepkiler sürerken, bu düzenleme esas olarak toplumun doğa ile kurduğu anlam ve tarihsel bağa da darbe vuruyor.   AKP’nin Meclis’e sunduğu "Zeytincilik, Mera, Çevre ve Maden Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi", Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda görüşülerek kabul edildi. Kabul edilen teklife göre zeytin ağaçlarının bulunduğu alanlarda madencilik faaliyetleri yürütülebilecek. Buna göre zeytinlikler, maden sahaları için kamulaştırılabilecek. Halkın geçim ve yaşam kaynaklarından olan zeytinlikler böylelikle talana açılmış olacak. AKP'nin hazırladığı zeytinlikleri talan edecek teklifin Meclis Genel Kurulu'na gelmesi bekleniyor.   Bölge halkının, ekolojistlerin, yaşam savunucularının yoğun tepkilerine rağmen komisyondan geçen bu teklif, talanın yolunu açtığı gibi bununla sınırlı değil. AKP iktidarı bu yaklaşımı ile bir yandan da tarihsel anlamı yok etmeye çalışıyor. İnsanların doğa ile kurduğu bağını zayıflatarak ortadan kaldırmayı hedefliyor.   Neden tarihsel anlamı yok etmeye çalıştığını, zeytinin-zeytin ağacının binyıllardan bu yana süregelen ve mitolojiden kutsal kitaplara kadar taşıdığı anlamlara göz attığımızda daha iyi anlayabiliriz.   Bilindiği gibi insanlık tarihi boyunca doğa ile kurulan ilişki, sembolik anlamların şekillenmesinde belirleyici oldu. Bu bağlamda zeytin ağacı, sadece bir tarım ürünü olmanın ötesinde; barış, ölümsüzlük, bereket ve ilahi nur gibi temaların taşıyıcısı olarak kültürlerarası ortak bir simgeye dönüştü.   Antik Yunan’da zeytin ağacı   Antik Yunan’da tanrıça Athena’nın zeytin ağacını Atina’ya armağan etmesi, doğayla kurulan kutsal bağın ve tarımsal üretimin bütünleştirildiği önemli bir örnektir. Bu anlatı, insanın toprağı işleyerek yerleşik hayata geçmesini ve böylece kültürel bir sıçrama yapmasını simgeler. Zeytin burada yalnızca bir ağaç değil, insan aklının ve düzenin de sembolüdür.   Kutsal metinler ne diyor?   Zeytin ağacının dini metinlerdeki yeri, onun doğa ve kutsallık arasında bir aracı olarak konumlandığını gösterir. Hem Yahudi hem Hristiyan hem de İslam geleneğinde zeytin, tanrının mesajının berraklığını, barış çağrısını ve ilahi rahmeti temsil eder. Özellikle Kur’an’da geçen "ne doğuya ne batıya ait olmayan bir zeytin ağacı" ifadesi, bu bitkinin yani zeytin ağacının evrenselliğine ve doğrudan ilahi kaynağa bağlılığına işaret eder.   Evrensel bir simge   Bugün zeytin dalı, barışı temsil eden evrensel bir sembol haline gelmiştir. Bu, yalnızca mitolojik veya dini geçmişin bir yansıması değil; aynı zamanda insanlığın ortak bilinçaltında zeytinin ve zeytin ağacının taşıdığı anlamların güncellenerek yaşatıldığını gösterir. Birleşmiş Milletler’in ambleminde yer alan zeytin dalı, insanlığın adalet ve barışa dair ortak arzularını temsil eden sessiz ama güçlü bir anlatıdır. Zeytin ağacı, çağlar boyunca insanların zihinlerinde ve inanç sistemlerinde kök salmış; yalnızca meyvesiyle değil, sembolik diliyle de hayat vermiştir. Ölümsüzlüğü çağrıştıran uzun ömrü, barışı müjdeleyen dalı ve nur yayan yağıyla zeytin, insanlık tarihinin hem maddi hem de manevi haritasında silinmez izler bırakmıştır. Bugün onu yeniden düşünmek, geçmişi hatırlarken geleceğe dair yeni anlamlar üretmektir.   AKP'nin teklifi   Buradan tekrar AKP’nin hazırlayıp Meclis’e sunduğu teklife bakalım: Zeytin ağacının tarih boyunca taşıdığı barış, ölümsüzlük, bereket ve kutsallık sembolleri göz önüne alındığında; AKP tarafından TBMM Sanayi ve Maden Komisyonu’nda geçen düzenleme örneğin “Geçici 45. madde” ya da “11. madde” olarak bilinen tasarı, zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını öngörmekte ve ekolojistler, ziraat mühendisleri, sivil toplum örgütleri, en önemlisi de bölge halkı tarafından “talan yasası” olarak tanımlanıyor.   Nedeni şu: Bu düzenleme, mevcut Zeytincilik Kanunu’nun “zeytinliklere 3 km mesafede toz çıkaran tesis kurulamaz” hükmünü çiğneyerek korunan alanları ciddi biçimde savunmasız bırakıyor. ÇED süreçlerinin hızlandırılmasıyla zeytinliklerin “taşınabileceği” gerekçesiyle yerlerinden edilmesi öneriliyor, oysa zirai gerçekliğe göre bu taşımalar ağaçların verimini ve hayatını geri dönülmez biçimde baltalıyor.   Bu yasa, yalnızca zeytin ağaçlarını değil, aynı zamanda bu ağaçların etrafında şekillenen toplumun belleğini, kültürünü ve doğal ekosistemi de hedef alıyor. Bir halkın ortak tarihi ve kültürel belleğinin sembolüne yönelik bu saldırı, kelimenin hem fiziksel hem de metaforik anlamıyla bir “talan”ın işaretidir.   AKP’nin teklifi Meclis’ten geçerse ne olacak?   AKP’nin hazırladığı teklif Meclis’te kabul edilirse, binlerce yıllık zeytinlikler altyapı ve madencilik faaliyetleri sebebiyle zarar görecek. Zeytin üreticileri, özellikle küçük çiftçiler, topraklarını ve geçim kaynaklarını kaybedecek. Zeytin ve zeytinyağı kültürü yerel çeşitler, ritüeller, ekosistemler geri dönülmez zararlar alacak. Tarih boyunca kutsallıkla yoğrulan bu “ölmez ağaçların” feda edilmesine yönelik bu girişim, sadece doğaya değil, kültüre ve insanlığa dair ortak kimliğe de vurulan bir darbe anlamını taşıyacak.   Zeytinlikleri için geldiler   Muğla, Milas’ın İkizköy Akbelen’den gelen zeytin üreticisi köylüler, Meclis’te komisyonda görüşülecek teklifin geri çekilmesi talebiyle geçtiğimiz günlerde Ankara’ya geldi. Ancak Meclis’e alınmadılar. Aynı şekilde komisyona katılmak isteyen sivil toplum örgütü temsilcileri ve ekolojistler de içeri alınmadıkları gibi darp edildiler. Birçok kentte ise halk, teklifin geri çekilmesi için eylemler gerçekleştirdi.   Zeytinlikler tarihi, kültürel ve ekolojik miras   Zeytin ağaçları, nesillerin geçim kaynağı, kültürel değer ve ekosistem parçası olduğu için halk ve ekolojistler teklife karşı çıkıyor ve zeytinliklerin yok edilmesini istemiyor. Yapılan eylemlerde verilen ortak mesaj ise “Zeytin bu memleketin kimliğidir.” ve “Bir zeytin ağacının gölgesi, bin tane maden şirketinin kârından değerlidir.”