Çiğdem Kılıçgün Uçar: Sayın Öcalan’ın çözüme dair umudu var 2025-02-07 13:47:14        ÇEWLÎG- Çewlîg’te düzenlenen "Toplumsal Barış ve Özgürlük Buluşmaları" etkinliğinde konuşan Çiğdem Kılıçgün Uçar, Abdullah Öcalan’ın tecrit koşullarına rağmen Kürt sorununun çözümüne dair umudunu ve mücadelesini sürdürdüğünü ifade etti. Çiğdem Kılıçgün Uçar, "Bu umut hiç tükenmedi. Biliyoruz ki bu umudun hayat bulacağı güçlü bir demokratik siyasi alan var" dedi.   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM Parti), PKK Lideri Abdullah Öcalan'la gerçekleştirilen görüşmeler kapsamında aldıkları, "Toplumsal Barış ve Özgürlük Buluşmaları" toplantılar devam ediyor. Demokratik Bölgeler Partisi(DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar’ın katılımıyla Çewlîg'de (Bingöl) bir buluşma gerçekleştirildi. Buluşmaya DEM Parti Çewlîg Milletvekili Ömer Faruk Hülakü’nın yanı sıra DBP ve DEM Parti il ve ilçe yöneticileri ile çok sayıda yurttaş katıldı.    Buluşma, bir dakikalık saygı duruşu ile başladı.   ‘Sorunlar ülkeyi  nefessiz bırakıyor’   Çiğdem Kılıçgün Uçar, ilk olarak PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelere hatırlatmalarda bulunarak, iktidarın “Kürt sorunu yoktur” sözünü anımsattı. Yıllardır Kürt halkı olarak bu soruna karşı bir mücadele yürüttüklerini belirten Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Bugün yapacağımız tartışmalarda nasıl bir  Türkiye istiyoruz, istediğimiz Türkiye’nin gerçekleşmesi mümkün mü,  kimlere hangi ödevler düşüyor, nasıl bir sorumluluk almak gerekir? hep birlikte tartışmak istiyoruz. Yüz yıllık tarihte her birimizin emeği de var her birimizin acısı da var ama ortak vatan ve ortak yaşam idealinin bu kadar acil bir  ihtiyaç olduğu bu coğrafyada en kaçınılmaz başlıklardan biri  bu olmak durumunda.  Ülkede  insanların yoksullukla baş başa bırakıldığı, kadınların katliamlarda baş başa bırakıldığı, inançların katliamlarla tehdit edildiği, gençlerin  göçe zorlandığı bir ülke bu. Coğrafyanın zenginliğine, tarihine layık bir ülke gerçekliği değil. Kürt halkına yönelik politikalarla bütün bir ülke nefessiz bırakıldı. Neden bu ülkede emek veren, bu ülkenin ekonomisinin döndüren işçiler, emekçiler 22 bin liraya mahkum bırakıldı? İşçinin, emekçinin cebine girmeyen artı para nereye gidiyor,  güvenlik politikalarına gidiyor. Peki Kürt halkı, demokrasi mücadelesi yürüten kadınlar bu ülke için bir tehdit mi, gelecek mi? çok açık bir şekilde konuşmanın tam da zamanı ülkede tarihi zenginliklerimiz, ormanlarımız, mirasımız,  hafızamız yine güvenlik politikalarına sular altında yasaklı bölge ormanlar kesilerek yok ediliyor. Bu sadece Kürdistan’ı değil, bütün Türkiye’yi nefessiz bırakıyor”  diye konuştu.   ‘Bu süreç heba edilemez’   Birçok sorunun yanı sıra bir sürecin olduğuna işaret eden Çiğdem Kılıçgün Uçar, bu sürecin heba edilmemesi gerektiğine vurgu yaparak, bu sorunları ağır tecrit koşullarında olmasına rağmen PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın bir perspektif sunduğunun altını çizdi. Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Tartışmalar var, siyasi partilerin çok sınırlı açıklamaları var ama çok iyi biliyoruz Türkiye siyasi tarihinde Kürt sorununu başat bir sorun çözülmesi gereken bir sorun olarak görmeyenler adım atmayanlar, unutulup giden siyasi partiler ve liderler oldular. Biz bu dönemi geçmiş dönemlerdeki gibi heba edilmesine göz yummayanlar olarak bir aradayız. Çünkü ülkede Kürt sorunun demokratik çözümü demek, güvenlikçi politikalarla cebimizden çalınanın cebimizde kalsın diye çözümü demektir. Bu ülkede tehdit olarak görülen farklı kimliklere, sosyalistleri, bu ülkenin kurucusu ve esas suçlu olarak görülmesi demek. Kürt sorununu demokratik çözümü demek toplumun siyasette özne olması demek.  Toplumun haklı taleplerini Mecliste de, yerelde de hayat bulması demek. Kürt sorunun demokratik çözüm demek refah demek, Kürt sorunun demokratik çözümü demek ırkçılığın, milliyetçiliğin, yerine ortak yaşamın hayat bulması demek. Bu başlıklarla ilgili söz ve yol haritası 26 yılında tecrit altında tutulan Sayın Abdullah Öcalan’dan geliyor” diye belirtti.     ’Çok kritik bir zaman dilimindeyiz’   Ağır tecrit koşullarına rağmen PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın umutlu olduğunu ifade eden Çiğdem Kılıçgün Uçar son olarak şöyle konuştu: “Tecrit ve işkence koşulları Sayın Öcalan'ı Kürt sorunun çözümüne dair umuttan da mücadeleden de alıp koymadı. Sayın Öcalan’ın bu umudunun bir yüzü halkına, demokrasi mücadelesi verip bugün cezaevinde olanlara, sürgünde olanlara dönük. Bu umut hiç tükenmedi. Bu umudun hayat bulacağı çok güçlü bir demokratik siyasi alan var. Muhalefet partileri, iktidar partisinin kendisi ve adını sayamadığım bir çok dernek yapı barışa dair bir söz kurmalı. Bir söz kurmalı ortak yaşama dair ama yüz yıllık ulus devlet serüven de Kürt sorununun konuşulması  bile yasaklı hale geldi. İşte bunları kırmak gerekir.  Tıpkı tecridi kırmak gibi, kayyım rejimini kırmak gibi  tıpkı özel savaş politikalarını kırmak gibi. Tam da bu bunların konuşulacağı çok kritik bir zaman dilimindeyiz.”   ‘Barışın hayat bulması gerekiyor’   Toplu kimliklerle devlet, çoklu kimliklerle bir gelecek olmaz diyenler. Rojava’da ne oldu? Suriye’de iç savaşın tüm dayatmalarına rağmen Kürt halkının kendi mücadelesinden beslenen iradesi farklı halkların demokrasiye ve özgürlüğe olan inancı Rojava’da özerk kadın özgürlükçü bir paradigmayı hayata geçirdi.  Herkesin gıpta ile baktığı Rojava modeli, yaşadığımız ülke için bir tehdit olarak tarif ediliyor.  Bir tehdit değil 100 yıldır bozduğunuz, çözüm için adım atmadığınız meselenin  tamda en demokratik bir modelinden bahsediyoruz.  Halklar  eşit ve özgür yaşıyor. Kimin hangi dilde konuştuğunun önemli olmadığı, kimin neye inandığının önemli olmadığı, inancının nasıl yürüttüğünün   problem değil zenginlik  olarak görüldüğü bir model.  Dolayısıyla Türkiye’de  Kürt sorununun demokratik çözümü ile  Rojava’da binbir  bedelle açığa çıkmış olan   özerk yönetimin  statüsünü  savunması ayrı  değerdedir.  Dört parça Kürtdistan’da Kürtler bütün dünya için  neyi gösterdiler? Ulus devletin dayattığı sisteme karşı özgürlüğün bir kimlik olabildiğini gösterdiler.  O yüzden Rojava dünyada da gösterilen bir sistem bir paradigma var. Bunun yürütücüsü  Sayın Abdullah Öcalan’ın bunlara inkar asimilasyonlara rağmen  bir gün partisinden, özgürlüğünden  taviz vermeyen   bir halkın iradesi. Şimdi bu  irade büyümeli,  dört duvar arasında açığa çıkan barışın çözümün mümkün olduğuna dair umudun  her birimizin elinde hayat bulması gerekiyor.”   Açıklamanın ardından buluşma, basına kapalı devam etti.