Sabahat Erdoğan Sarıtaş: Aklında savaş olanın yolu barış olamaz 2025-02-07 09:03:01     SÊRT- Belediyelere kayyım atanmasına ilişkin değerlendirme yapan DEM Parti Milletvekili Sabahat Erdoğan Sarıtaş, halkın iradesinin teslim alınamayacağını belirterek “Aklında savaş olanın barışı olamaz” dedi.    Sêrt (Siirt) Belediye Eşbaşkanı Sofya Alağaş hakkında “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla yargılandığı davanın 28 Ocak’ta görülen karar duruşmasında 6 yıl 3 ay hapis verildi. Ertesi gün ise İçişleri Bakanlığı kararıyla görevden alınan Sofya Alağaş’ın yerine Siirt Valisi Kemal Kızılkaya kayyım olarak atandı.  Atanma sonrası kente devam eden protestolar devam ediyor.    Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sêrt Milletvekili Sabahat Erdoğan Sarıtaş kayyım süreci ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılarına dair değerlendirmelerde bulundu.    ‘İktidarın elinde kukla olmuş bir yargı sistemi’   Sêrt’e üçüncü defa kayyım atandığını belirten Sabahat Erdoğan Sarıtaş, “Yine kayyım, yine Kürt, yine Kürdistan kentleri. Siirt’e ilk 2016 yılında kayyım ataması yapıldı. Siirt Türkiye tarihinde önemli bir yere sahip bir kent, küçük ama çok dilli, çok kültürlü, birçok rengi bir arada barındıran, Kürt’ün Arapça, Arapların Kürtçe bildiği, sistemin yapmak istediğinin aksine birçok inancın ortak yaşatıldığı bir kenttir. Özel savaş teknikleriyle, korkuyla başaramadıklarını bugün yargı eliyle yapıyorlar. Siyasallaşmış, iktidarın elinde kukla olmuş söylediği her kararı noktasına, virgülüne dokunmadan kurulan o sahneden ifade eden bir yargı gerçekliği var. 2016 yılında atanan kayyımın halkta karşılığı neyse bugün ki karşılığı da odur” dedi.   ‘Kayyım aslında bu ülkenin çürümüşlüğüdür’   Yapılan kayyım atamasına halkın her kesiminden ve her partiden insanın karşı olduğunu ifade eden Sabahat Erdoğan Sarıtaş, “Yerel seçimler öncesi taşımalı seçmen olarak Siirt’e getirilen onlarca asker ve polisleri evlerine giderek halka izah ettiğimizde, niyetlerinin ne olduğunu, bu devletin halka ne yapmak istediğini halk bize anlattı. Neredeyse onlar bizi ikna edecek konumdalardı. Biz propagandaya, iknaya gitmişken onlar bizi ikna ediyorlardı. Halk bugün de aynı noktadadır. Devlet bütün imkanlarını halkı sindirmeye, korkutmaya, bastırmaya yönelik kullanıyor. Kayyım aslında bu ülkenin çürümüşlüğüdür. Son 22 yıllık iktidarın bu ülkeyi getirdiği noktadır. Kayyım uygulamasının bir izahı olmadığı gibi karşılığı da yoktur. Evrensel hukuk ilkelerinde dahi karşılığı yoktur, halkta da bir karşılığı yok. Bugün iktidarın kendi partisine oy veren seçmeni ‘hukuksuzluktur’ diyor. Son seçimde de gördük ısrarla ona bir şans veren seçmeni tekrar hayal kırıklığına uğrattı ve gidişatını hızlandırdı” şeklinde konuştu.   10 ayda 10 belediyeye kayyım atandı   Sabahat Erdoğan Sarıtaş, 10 belediyeye kayyım atandığının altını çizerek, 10 belediye başkan ve eşbaşkanına suç dosyası açtırmanın ancak bu iktidarın yapabileceğini ifade etti. Sabahat Erdoğan Sarıtaş, “Kayyım atamalarının Kürt halkında karşılığı iradelerini yok saymaktır. Bizde bir de bu boyutu vardır. Kürt halkına hizmet hakkının çalınması, kendi kendini yönetmemesi gibi boyutları olduğu gibi iktidar 100 yıllık devlet aklıyla Kürtlere ‘biz senin Kürt olarak burada seçim yaptığında biz buna izin vermeyiz’ diyor. Ve Kürt halkı bunun son derece farkında. Devletin ne amaçla bunu yaptığının farkında. Bu yüzden üç seçimdir bir sonraki günde kayyım atasalar kendi iradelerini açığa çıkarıyorlar” dedi.   ‘İrademizi teslim alamazlar’   Sêrt’te faili meçhul katliamlar, Newala Qesaba Katliamı, köy yakmalar olduğunu hatırlatan Sabahat Erdoğan Sarıtaş, bunlara rağmen devletin Sêrt halkını sindiremediğine belirtti.Sebahat Erdoğan Sarıtaş şunları söyledi: “Şimdi ise yargıyı kullanıyor. Eşbaşkanımızın dosyasında gerçeğin dışında bir şey yok. Hakikati yazmak suçsa biz bunu yazmaya, söylemeye devam edeceğiz. Zira onlar buna suç dediğinde o suç olmuyor. Ben bu topraklarda doğdum, biz buralıyız, burası bizim ülkemiz, bizim toprağımız bizim şehrimiz. Buradaki asker, polis, kamu personelleri ve atanan kayyım onlar buralı değil. Dolayısıyla halk bunun farkında bu kayyım atamalarıyla sadece gidişlerini hızlandırıyorlar. Devletin 100 yıllık aklının, küçülmüş, çirkinleşmiş en ucube halidir. Bu halkın iradesi teslim alınmaya çalışılıyor ve halk her gün onlara cevap veriyor. İrademizi teslim alamazlar.”   ‘Barış söylemleri samimiyetsiz’   Son zamanlardaki tartışmalara da dikkat çeken Sabahat Erdoğan Sarıtaş, devletin barış söylemlerinin samimiyetsizlik olduğunu söyledi. Sabahat Erdoğan Şarıtaş, “Şimdiye kadar inkar ettikleri gerçeği saklamamaktan, kabul etmekten bahsediyoruz. Aslında onlarda hakikatin farkındalar, süreci iyi okuyorlar. Orta Doğu’da dört parça Kürdistan’da Kürt halkını geldiği noktayı, uluslararası arenada birçok yöntemle Kürt halkının üstüne gelinse de Orta Doğu’nun en örgütlü, en güçlü halkıdır. Direnmeyi, mücadele etmeyi bilen, korkmayan ölümü kendisinden korkutan bir halktır. Bu hakikati herkes çok iyi biliyor artık ve bunu ifade etmekten başka şansları yok. Bu iktidarın son çırpınışlarıdır sadece. Küçülmenin resmidir, bugün kayyım atanmasının Sêrt’te vekilinden ilçe örgütüne, il başkanına, yandaşlarına kadar bir rant oluşturarak ‘giderayak çalalım, çırpalım, bölelim’ mantığıdır” ifadelerini kullandı.    ‘Rojava dünyanın büyük umududur’   Rojava’da yaşayan Kürtlerin dünyaya umut olduğunu belirten Sabahat Erdoğan Sarıtaş, “Bu kadar savaşların olduğu, dünyanın her yerinde kadınların yok sayıldığı, her gün katledildiği, haklarının gasp edildiği bir süreçte Kürt kadınlarının öncülüğünde DAİŞ barbarlığına karşı dünya tarihine altın harflerle yazılması gereken bir mücadele söz konusudur. Rojava Kürdistan’ın en küçük parçasıdır ama bugün dünyanın büyük umududur. Evet Rojava bu devletin samimiyet testidir. Bugün Rojava gerçekliğini kabul etmeyen bir yerden yaklaşılırsa dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın Kürtlerin onların samimiyetine inanması söz konusu değildir” sözlerini kaydetti.   ‘Aklında savaş olanın yolu barış olamaz’   Sabahat Erdoğan Sarıtaş, Rojava halkının ve hatta bütün Kürtlerin dünyanın neresinde olursa olsun bir kazanımı varsa ağır bedeller ödeyerek o kazanımları elde ettiğini belirtti. Sabahat Erdoğan Sarıtaş, “Dolayısıyla bunu tanımayan, bütün Kürtleri düşman gören, teknik, ekonomik, diplomatik gücünü onu susturmaya, doğdurmaya dönük bir realiteyi kimse kabul etmez. Bugün Sêrt sokaklarına gidelim Arabı, Kürdü, Türkü hepsine soralım kimse bunu samimi bulmaz, inanmaz. Aklında savaş olanın yolu barış olamaz” diye belirtti.   ‘Hayata saldırıyor aslında’   Tişrîn Barajı’na yönelik saldırıların oradaki halkın hepsini etkilediğini belirten Sabahat Erdoğan Sarıtaş, orada ciddi tahribatlar olduğunu ve halkın bundan ciddi zararlar gördüğüne vurgu yaparak, “Bu bunların bütün halklara düşman olduğunun kanıtıdır. Bugün orada siviller katlediliyor. Bunun savaş hukukuyla da alakası yoktur. En kötü savaşlarda bile insani değerler, aşılmayan çizgiler vardır. Suya, toprağa yani hayata saldırıyor aslında. Burad ki Kürdün Rojava’daki Kürt’ten farkı yoktur. Rojava’daki Kürdü kabul etmeyen buradakini de kabul etmez. Kürdistan’daki bütün halklar için tekli bir kurtuluş yoktur bütün halklar özgür olmalı. Kürtler özgürlüğünü kazansa da bütün halklar özgür olmadan ortak kolektif bir yaşam söz konusu olamaz. Eni sonu patlak verecektir. Biz ortak bir yaşamdan bahsediyoruz” şeklinde konuştu.