'Kişisel statü yasası’ kadınlara bir saldırı! 2025-02-04 09:05:17        Rozerin Gültekin   İSTANBUL - Irak Parlamentosu’nda kabul edilen “Kişisel Statü” ve Genel Af Yasası’na ilişkin değerlendirmelerde bulunan feminist avukat Canan Arın, “Kadınları susturmak için yasa yapıyorlar. Bu yasalar insan haklarına tecavüzdür. Kadınların sahip oldukları haklar gökten zembille inmedi, bu yüzden direnmeleri gerekiyor” dedi.   Erkek egemen sistemin, kadınların yaşamlarına ve haklarına yönelik saldırıları, ülke fark etmeksizin giderek artıyor. Irak Parlamentosu, birçok tepkiye rağmen 20 Ocak’ta, reform adı altında Kişisel Statü ve Genel Af Yasası’nı oylayarak kabul etti.   Yasanın onaylanmasıyla 9 yaşındaki kız çocukları ile 15 yaşındaki erkek çocukların evlenmesi, mahkeme dışında da hiçbir engele takılmadan gerçekleşebilecek. Yasa ile birlikte kadınlar miras, velayet ve annelik haklarından mahrum bırakılıyor. Genel Af Yasası ise DAİŞ’lilerin serbest bırakılmasını kapsıyor.   Irak’ta kadın haklarına yönelik saldırının, bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen Türkiye açısından nasıl bir etki yaratacağına dair feminist avukat Canan Arın değerlendirmelerde bulundu.   Kadınların varoluş mücadelesinin bedeli canları   Kadınların tarih boyunca mücadele içinde olduğunu belirten Canan Arın, kadınların insan olduğunun ve haklara sahip olduğunun 1993 yılında Viyana’da yapılan Birleşmiş Milletler Toplantısı’nda kabul edildiğini, bundan önce ise "insan" kavramının yalnızca erkekleri kapsadığını ifade etti. Canan Arın, “Eğer bugün herhangi bir şekilde bir hakkımız varsa, biraz dolaşabiliyorsak, sesimizi çıkarabiliyorsak, bu pek çok kadının hayatına mal olmuştur. Örneğin, 1789 İnsan Hakları Beyannamesi’nde ‘insan’ aslında erkek olarak kabul edildi. Fransızca'da eril ve dişil bir dil olduğu için bu belge, aslında 1789 Erkek Hakları Beyannamesi’dir. Olympe de Gouges adlı bir kadın, buna karşılık ayrıca bir Kadın Hakları Beyannamesi yazdı. Bunun bedelini ise 3 Kasım 1793’te başı giyotinle kesilerek ödedi. Bugün neye sahipsek, yüzyıllarca her gruptan kadının bir tuğla koyması sayesinde olmuştur. Türkiye’de ve dünyada yükselen bir faşizm var. O faşizm, Türkiye’de de aynı şekilde güçleniyor. En güçlü muhalefeti ise sadece kadınlar yapıyor” dedi.   ‘Kadınları susturmak için yasa yapıyorlar’   Kadınların en güçlü muhalefeti oluşturduğunu ve kadın mücadelesinin her geçen gün büyüdüğünü bundan dolayı baskının da arttığına vurgu yapan Canan Arın, Irak’ta parlamentoda kabul edilen yasaların da bu baskı araçlarının bir parçası olduğunu söyleyerek miras hakkı, velayet hakkı gibi birçok hakkın hedef alınmasını “korkunç” olarak nitelendirdi. Canan Arın, “Kadınları susturmak, baskı altında tutmak için sahip oldukları bütün hakları ellerinden almak üzere kanunlar düzenleniyor. Trajikomik bizim hayatımızla ilgili kararları erkekler veriyorlar. Yani bu kanunları erkekler yapıyorlar. Biz ne kadar yaşayacağız, ne yiyeceğiz, ne içeceğiz, kaç çocuk doğuracağız, nasıl yaşayacağız, ne yiyeceğiz, kaçta yatacağız? Bütün bunlar konusunda bizim hiçbir dahlimiz, hiçbir söz hakkımız yok. Onlar söz veriyorlar.  9 yaşındaki bir kız çocuğu nasıl evlendirilir? Ayıp denen bir şey var” diye konuştu.   ‘İnsan haklarına tecavüz’   “ '9 yaşında evlenilebilir, peygamber 6 yaşında evlenmiş' diyorlar. Ayıp denen bir şey var” diyen Canan Arın, Irak’taki sürecin Türkiye’de cemaat ve tarikatlar içerisinde gerçekleşen çocuk yaşta evliliklere etkisini değerlendirdi. Canan Arın, “Bu yasalar gerçekten insan hakkı ihlalidir. İnsan haklarına tecavüzdür. Bu, kadınları insan saymamaktır, kadını mal olarak görmektir. İnşallah bizim aklı evveller de oradan esinlenip bir şeyler yapmaya kalkmazlar. Her tarikat kendine göre bir şey uyduruyor. Ama bütün bunların ortak noktası kadın haklarını yok etmek, kadınları ezmek, çocuklara tecavüz etmek. Namus dedikleri şey sadece kadının, kadın bedeninin belirli bölgesi için geçerli. Hırsızlıkları, gaspları, cinayet işlemelerinin namusla ilgisi yok mu? Sadece kadının bedenini kontrol altında tutmaya yönelik kurallar. Dolayısıyla bu tarikatlar çok tehlikeli. Gerçekten onların kapatılması gerekir. Onun için bu tip eğilimler son derece tehlikeli” dedi.   Kadınları ne bekliyor…   Kadınların çok duyarlı ve dikkatli olması gerektiğinin altını çizen Canan Arın, kadınların haklarına yönelik mevcut yasaların bir güvence sağlamadığına dikkat çekti. Türkiye’de hukuksuz adımların atılması ihtimaline işaret eden Canan Arın, şöyle devam etti:   “Ağzını açanı hapse tıkıyorlar, insanların hayatlarını mahvediyorlar. Adli suçlular sokaklarda dolaşıyor. Günde en az üç kadın öldürülüyor. Adamın biri çıkıyor, kendi kafasına göre ‘Ben İstanbul Sözleşmesi'nden çıktım’ diyor. Ertesi gün bir başka adam ‘Ben şimdi karımı rahatça öldürebilir miyim?’ diyor. Akılları fikirleri cinayet işlemek. Türkiye'de maalesef faşizm yükseliyor. Faşizm yükseldikçe de tabii kadın hakları en çok hedef alınan haklardan biri oluyor. Umarım ki kadınlar buna izin vermeyeceklerdir.   Ben fakültedeyken, 60'lı yıllarda, bir İtalyan ceza hukukçusu vardı. O, kitabında diyordu ki: ‘Eğer bir cezanın etkili olmasını istiyorsanız ya o cezayı hiç vermeyeceksiniz ya da verdiğiniz cezayı sonuna kadar çektireceksiniz.’ Yani, 15 dakikada bir af çıkarmayacaksınız. Çünkü o zaman o cezaya mahkûm edilen kişiyi cesaretlendirmiş oluyorsunuz. ‘Ne olacak, öldürürüm, üç gün sonra da çıkarım’ diyor.   Emir demiri keser diyerek, bir yerlerden gelen emirle karar vermek yerine gerçekten hukuk kurallarını uygulamak gerekiyor. Irak'ta DAİŞ'lilerin serbest bırakılması cinayetleri çok daha fazla artırır, kadınların çok daha fazla ezilmesine yol açar, sahip olunan bütün hakların kaybedilmesine neden olur. Tekrardan taş devrine dönmeye yol açar.”   ‘Haklar gökten zembille inmedi direnmek gerekiyor’   Canan Arın, son olarak şu ifadeleri dile getirdi:    “Kadınlarla ilgili bir işi yaparken, erkek bizim hakkımızda nasıl karar veriyor, ben anlamıyorum. Biz onların hakkında karar vermiyoruz. Dolayısıyla bizim hayatımız hakkında, bizim fikrimiz alınmadan herhangi bir karar verememeleri gerekir. Kadınların, haklarının bu kadar gasp edilmesine karşı direnmesi ve protesto etmesi gerekiyor. Kadınların mutlaka dayanışma ve direnme içinde olması lazım. Asla hiçbir haklarından vazgeçmemeleri gerekiyor.   Bugün bir tek saç teli kadar bile bir hak verildiğinde, bunun arkası her zaman gelir. Onun için hiçbir konuda taviz vermemek, mutlaka direnmek, dayanışma içinde olmak ve birbirine destek olmak gerekiyor. Genç kadınların da unutmaması gerekir ki, mevcut sahip oldukları haklar gökten zembille inmedi. Bu haklar, pek çok kadının hayatına mal oldu. Onlar da bu haklarını korumak için çalışsınlar.”