14 yıldır konteynerdeler 2025-02-03 09:05:18   Neslihan Kardaş    WAN – Wan’da 2011 yılında meydana gelen yıkıcı depremden bu yana konteyner kentte yaşayan kadınlar, birçok sorunla mücadele ediyor. Ekonomik kriz, sağlık problemleri ve güvensiz yaşam koşulları kadınların başlıca sorunları arasında yer alırken, çetin geçen kış aylarında ısınma sorunu da baş gösteriyor.   Wan’da, 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde meydana gelen iki büyük ve yıkıcı depremde yüzlerce insan yaşamını yitirirken, binlerce kişi de evsiz kaldı. Deprem nedeniyle barınma ihtiyacını karşılamak amacıyla önce çadır kentler, ardından konteyner kentler inşa edildi.   Zamanla birçok konteyner kent kaldırıldı ancak Tûşba ilçesine bağlı Seyrantepe Mahallesi’nde kurulan konteyner kent hâlâ varlığını sürdürüyor. Onlarca insanın yaşamaya devam ettiği bu alana, aradan geçen yaklaşık 14 yıla rağmen kalıcı bir çözüm üretilmedi.   Kışın ayrı yazın ayrı sorunlar    Konteyner kentte, 2011 yılındaki depremden bu yana kalanların yanı sıra evsizler, işsizler ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle kira ödeyemeyen yurttaşlar da yaşıyor. Uzun yıllardır burada yaşamını sürdüren bazı yurttaşlar, konteynerlere briketlerle eklemeler yaparak yaşam alanlarını genişletmeye çalıştı. Burada yaşayan yurttaşlar, özellikle kadınlar ve çocuklar, yaz aylarında ayrı, kış aylarında ayrı sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Yazın aşırı sıcak nedeniyle konteynerler adeta bir fırına dönüşürken, kışın ise dondurucu soğuk içinde yaşam mücadelesi veriyorlar.   Çocukların oyun alanları yok   Mahalleye girildiğinde en çok dikkat çeken unsurlardan biri, çamurlu yollar. Yazın tozdan geçilmeyen yollar, kış aylarında çamur ve su birikintileriyle kaplanıyor. Herhangi bir oyun alanı olmadığı için çocuklar, çamurlu ve çukurlaşmış yollarda oynamak zorunda kalıyor. Bu durum, hem sağlık sorunlarına hem de kazalara yol açıyor.   Sağlık soruları ile karşı karşıya kalıyorlar    Konteyner kentte yaşayan kadınlar, en çok rutubet, tavanlardan damlayan sular ve ısı yalıtımı olmayan evlerin kendilerini zorladığını belirtiyor. Yolların kötü olması nedeniyle çocukların ayakkabıları hızla eskirken, evlerin dar yapısı ve tuvalet ile mutfak alanlarının salon içinde olması, ciddi sağlık sorunlarına neden oluyor. Yaklaşık 3 yıldır konteyner kentte oturan bir kadın, çocuğunun ayaklarında enfeksiyona bağlı egzama oluştuğunu anlatarak, sağlık hizmetlerine erişimde de büyük zorluklar yaşadıklarını belirtti.   Yaşam şartları çocukların okulunu da etkiliyor   Konteynerde yaşamanın çocukların eğitimine de olumsuz etkisi büyük. Ses yalıtımının olmaması, evlerin küçük olması ve bitişik düzende bulunması nedeniyle çocuklar ders çalışacak uygun bir alan bulamıyor. Bu durum, okul başarısının düşmesine neden oluyor.  Kadınlar, yaşadıkları sıkıntıları anlatırken bu durumu “eziyet” olarak nitelendiriyor.   ‘Çocuklarımızı nasıl koruyacağız?’   Konteyner kentte sokak aydınlatmasının olmaması, kadınları ve çocukları daha da güvensiz bir ortamda yaşamaya zorluyor. Hava karardıktan sonra dışarı çıkamayan yurttaşlar, yolların karanlık olmasından dolayı tedirginlik yaşıyor. Kadınlar, ayrıca sokak köpeklerinden dolayı çocuklarının dışarı çıkmakta zorlandığını dile getirerek, “Çocuklarımızı nasıl koruyacağız?” diye soruyorlar.    Ekonomik krizle de mücadele ediyorlar   Yaşanan tüm bu sorunların yanı sıra, kadınlar ekonomik krizle de mücadele ediyor. Çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını, kıyafet bile alamadıklarını belirten kadınlar, iyi beslenemedikleri için sağlık sorunlarının arttığını söylüyor. Daha önce devletten "aile desteği" kapsamında belli bir miktar para aldıklarını ifade eden kadınlar, ancak bu desteğin kesilmesiyle daha da zor durumda kaldıklarını dile getiriyor.   ‘Elektrik de olmasa burada donacağız’   Konteyner kentte yaşadığı zorlukları anlatan ve ismi paylaşılmayan bir kadın, depremden bu yana burada yaşadığını belirterek, “Mecburiyetten buraya taşındık” dedi. Kadın, “Evimizin tavanı çürüdü ve sürekli dökülüyor. Bir misafir geldiğinde utanıyoruz. Küçük olduğu için briketlerle mutfak ekledik ama yine de kışın burada donuyoruz. Elektrik de olmasa donacağız. Buranın tamamen kaldırılmasından bahsediliyor ama kaldırılırsa biz nereye gideceğiz? Kirada oturma imkânım yok. Dört çocuğum var ve başka bir şeyim yok. Bir okulda geçici olarak temizlik işi yapıyorum ama sadece 4 ayım kaldı. Çocuklarıma ayakkabı bile alamıyorum, oğlum kızımın ayakkabısını giymek zorunda kalıyor. Bizim için bir çare bulunmasını istiyoruz” dedi.   ‘Bizim için bir çözüm bulunmalı’    Ardından konuşan Sevim Yıldırım, evlerinin çok soğuk olduğunu ifade ederek, “Ben 14 yıldır buradayım. Benden önce kimse burada yoktu. Bizim için bir çözüm bulunması lazım. Çözümsüz olmaz. Bize de yazık. Evimiz yok, toprağımız yok. Çocuklarım İstanbul’da yaşıyor, eşim ise hasta” sözlerine yer verdi.   ‘Tavan tamamen çöktü’   Yaklaşık 6 yıldır konteyner kentte yaşayan Sima Turan, eşiyle ayrıldıktan sonra hasta oğlu ile burada yaşamak zorunda kaldığını anlattı. Hiçbir gelirinin olmadığını belirten Sima Turan, “Mağdurum. Çalışacak kimsem yok. Bir oğlum var, onun da sağlık sorunları var. Kendimize bile bakamıyoruz. Hava yağışlı olduğunda tavanlarımız akıyor. Odamın tavanı tamamen çöktü, eşyalarımız suyun içinde kaldı. Hiçbir şeyimiz yok, ne yapabiliriz? Yollar çamur içinde, kapının önüne adım atamıyoruz. Bizim için de bir çözüm bulunsun istiyoruz. Küçük de olsa yaşanabilir bir yer verilse çok iyi olurdu. Benim yaşlılık maaşım var ama çok az, o da ancak ilaçlarıma yetiyor. Kullanmam gereken iğneler var ama bir tanesi 3 bin lira olduğu için alamıyorum” şeklinde konuştu.