‘Özgürlüğü örgütlüyoruz’ mitingi: Abdullah Öcalan adım attı sıra iktidarda 2025-02-02 13:34:27   İSTANBUL - Esenyurt’ta gerçekleştirilen mitingde, İmralı kapılarının açılması istenirken, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun çözümü, Türkiye’nin demokratikleşmesi için adım attığı, artık iktidarın somut adım atması gerektiğine vurgu yapıldı.    Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), İstanbul’un Esenyurt ilçesinde bulunan Cumhuriyet Meydanı’na “Özgürlüğü örgütlüyoruz” şiarıyla “Özgürlük için ekmek, adalet ve barış” mitingi düzenledi. Mitingin yapılacağı alana, “Özgürlük için ekmek, adalet ve barış”, “Gençliği serhildana kalkmayan direnişe durmayan bizden değildir”, “Heta Serok azad nebe aştî şaşiti ye” pankartları açıldı. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş ve DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın katıldığı mitinge sabahın erken saatlerinde yurttaşlar akın etti. Mitinge çok sayıda siyasi parti, kurum, kuruluş, sendika, platform temsilcisi de katılım sağladı.   Barış Anneleri mitingde beyaz tülbentleriyle yer alırken, yurttaşlar ulusal kıyafetleriyle ellerindeki DEM Parti flamalarını coşkuyla salladı. Kürtçe ve Türkçe şarkılar eşliğinde zılgıt ve alkışların eksilmediği mitinde, “Direne direne kazanacağız”, “Jin jiyan azadî”, “Bijî berxwedana zindanan”, “Bijî Serok Apo”, “Bê Serok jîyan nabe”, “Bijî berxwedana Rojava”, “Bi can bi xwin em te re ne ey Serok”, “Şehit namirin”, “Savaşa hayır, barış hemen şimdi”, “Kürdistan faşizme mezar olacak” sloganları atıldı. Miting, saygı duruşu esnasında “Çerxa şoreşê” marşının söylenmesinin ardından başladı.   ‘Barışın zamanı geldi’   Mitingde ilk olarak DEM Parti İstanbul İl Eşbaşkanı Gonca Yangöz, mitingi “barış talebiyle” gerçekleştireceklerini belirterek, mücadelelerine devam edeceklerinin mesajını verdi.   DEM Parti İstanbul İl Eşbaşkanı Murat Kalmaz ise PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın barış istediğini belirterek, yurttaşlara hazır olup olmadıklarını sordu. Kitle bir ağızdan “Bijî Serok Apo” slogani ile karşılık verdi.   Tarihi günlerden geçtiklerini belirten Murat Kalmaz, barış için üstlerine düşecek olan her göreve hazır olduklarını söyledi. Murat Kalmaz, mücadele çizgilerini güçlendireceklerini belirtti.    Barış Anneleri adına Rewşan Güler de halkı selamlayarak, yıllardır savaşın devam ettiğini ve artık barışın zamanının geldiğini belirtti. Rewşan Güler, barışın herkese kazandıracağını söyledi.   Ardından konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, bugün barış için buluştuklarını söyledi. Tülay Hatimoğulları, “Bugün adalet, barış, özgürlükleri talep etmek için geldik. Bugün biz toplanırken, toplanmamızı engellemek için ellerinden geleni yaptılar. Barikatları görüyorsunuz. Bu barikatlar barışa karşı kurulmuştur. Bizler barış için tüm bedelleri verenler olarak bu barikatları çoktan yıkmışız. On yılardır mücadelemiz devam ediyor. Bu mücadelede şehit düşen bütün yoldaşlarımızı buradan bir kez daha minnetle anıyorum. Bu mücadele de gözaltına alınan, tutuklanan, siyasi rehine olarak tutulan bütün arkadaşlarımıza selamlarımızı gönderiyoruz. Mücadelemiz hapishanedeki demir parmakları kırmak, İmralı tecridini kırmak, Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve adını sayamadığım binlerce arkadaşlarımızın içindir” dedi.   ‘Bu mitingler devam eden ölümleri durdurmak içindir’     Orta Doğu ve dünyada yeni küresel bir sistemin dizayn edildiğini belirten Tülay Hatimoğulları, yaptıkları mitinglerin ölümleri durdurmak için olduğunu ifade etti. Tülay Hatimoğulları, “Bu mitingler Suriye’de Lübnan’da, Filistin’de, Irak’ta, Kuzey ve Doğu Suriye’de, Rojava’da, Orta Doğu bölgesinde devam eden savaşı durmak içindir. Bugün Suriye ‘de rejim değişikliği olduktan sonra Kuzey ve Doğu Suriye’de Rojava’da bin bir mücadele ile oluşan özyönetimin bir statü kazanmasını engellemeye çalışıyorlar. Buradan bir kez daha diyoruz ki Rojava’dan elinizi çekin. Kuzey ve Doğu Suriye’den elinizi çekin. Bırakın Suriye halkları Kürt’üyle Türkmeniyle Arabıyla Dürzisiyle Alevisiyle Sunisiyle özgürce kendi iradesini ortaya koyabilecek bir demokratik Suriye’yi inşa edebilsin. Elinizi çekin. Elinizi oradaki Kürt halkının üzerinden çekin, elinizi Alevilerin üzerinden çekin. Suriye ve Lazkiye’de gerçekleşen Hama’da Humus’ta gerçekleşen Alevi katliamını asla kabul etmiyoruz. Oluşturduğu özyönetim ile bütün Orta Doğu’ya model olan bir demokratik toplumsal yönetimi sağlamıştır. Rojava’da mevcut olan bütün farklı halklar ve inançlar orada kendilerini temsil etmektedir. Kadınlar Orta Doğu’nun karanlığında boğulmak istenen kadınlar Rojava’da eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet ile siyasette kamusal alanda toplumsal alanda yaşamın her alanında kadınlar var. Rojava devrimini kadın devrimi yapan bütün kadınlara binlerce kez selam olsun. Buradan Rojava’ya dönük mesajımızı çok net olarak veriyoruz. Tişrin Barajı başta olmak üzere Suriye Milli Ordusu (SMO) ve benzeri çeteler oraları bombalamak orada insanları katletmek barış nöbeti tutan sanatçılara saldırmak kimsenin kabul edeceği bir şey değildir. Demokratik bir Suriye için, demokratik bir anayasaya ihtiyaç var ve bizler bunun için çalışmalıyız. Bu nedenle Rojava'dan elinizi çekin. İstanbul Esenyurt’tan orada özgürlük, barış ve kardeşlik mücadelesi veren, kadın mücadelesini büyüten bütün Rojavalılara selamlarımızı gönderelim hep beraber” ifadelerini kullandı.   Abdullah Öcalan’ın mesajı   Ülkenin ağır ekonomik sorunlar yaşadığının altını çizen Tülay Hatimoğulları, iktidarın emekçilerin yan yana gelip örgütlenmesini engellediğini söyledi. Tülay Hatimoğulları, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “İmralı görüşmelerini bu meydanı dolduran siz değerli halklarımız çok merak ediyorsunuz. Bunu iyi biliyoruz. Ama şundan emin olun ki Türkiye’de yaşayan bütün yurttaşlarımız şuan İmralı’daki görüşmelerin nasıl geçtiğini ve nasıl sonuçlanacağını dört gözle izlemektedir, merak etmektedir. Öncelikle şunu söylemeliyim. Sayın Abdullah Öcalan’ın sağlık durumu oldukça iyi ve sizlere selamlarını getirdim. Selamlarını iletiyorum size. Sayın Öcalan’ın siz değerli halkımıza verdiği mesajı şudur: Türkiye’yi demokratikleştirdikçe Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülecektir demiştir. Barışın toplumsallaşması için sadece iktidar sadece DEM Parti değil, Türkiye’deki bütün siyasi partiler bütün muhalefet partileri, bütün kurumlar bütün toplumsal dinamikler mutlaka ve mutlaka bu sürecin bir parçası olmalıdır, yürütücüsü olmalıdır. Yürütücüsü olmalıdır ki kalıcı bir barışı hep beraber sağlayalım.   Bir yandan barış, bir yandan kayyım   Kanın her yerde aktığı bir dönemde barışa her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Türkiye oldukça karanlık bir dönemden geçiyor. Bakın kendi belediyeniz ve burada halkın ortak iradesiyle seçilmiş olan değerli Ahmet Özer şu an cezaevinde ve Esenyurt’a kayyım atandı. Bununla kalınmadı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) hakkında açmış oldukları davalarla onu mahkeme koridorlarına göndermeye çalıştılar. Bu irade bir gaspıdır. Bunu asla kabul etmiyoruz. HDP’nin belediyelerinde geçmiş dönemde iki kez şimdi de DEM Parti’nin belediyelerine kayyım atıyorlar. Bir yandan barış diyorlar öte yandan kayyım atıyorlar. Bunun kabul edebilir miyiz değerli halklarımız. Siirt’te yeni kayyım atandı. Biraz önce kayyım atanmış belediyeleri değerli yoldaşımı tek tek saydı. Bizler bir ellerinde sopa bir ellerine havuçla barışın olamayacağını haykırmak istiyoruz. Barış istiyorsanız, biz çok istiyoruz DEM Parti olarak, Kürt halkı barışı istiyor, Türkiye’nin bütün demokrasi güçleri barışı istiyor. Bir yandan barış diyeceksiniz sonra kayyım atayacaksınız. Bir yandan barış diyeceksiniz şu arkada gördüğünüz barikatları barışın mitinginin içinde kuracaksanız. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Biri yandan barış diyecekseniz gazetecileri tutuklayacaksınız bir yandan barış diyecekseniz öte yandan gazetecileri İHA ve SİHA’yla vuracaksınız. Bir yandan barış diyeceksiniz biryandan Rojavaya bombalar yağdıracak, İHA ve SİHA’larla suikastler düzenleyeceksiniz. Değerli halkımıza sormak istiyorum böyle bir barış olur mu? Umuyorum ki saray bizi izliyor, iktidar bizi takip ediyor. Halkın duygu ve düşüncesini siyasini görüşünü, toplumsal duruşunu görüyordur.   ‘Barışı kendi ellerimizle getireceğiz’   Bizler çok önemli bir görev düşüyor. Barışı biz kendi ellerimizle getireceğiz. Mücadele ederek onurlu bir barışı ve demokratik çözümü hep beraber kazanacağız. İşte biz burada yaptığımız miting gibi Mersin’de de Amed’de de mitinglerimizi gerçekleştireceğiz. Sadece bu mu hayır değil. Türkiye’de muhalefeti, herkesi, her kurumu tek tek dolaşacağız. İl il çalışma yapacağız barış için. Buradan bütün il ve ilçe örgütlerimize ve değerli halklarımıza elbette çok önemli görev ve sorumluluk düşmektedir. Bizler 10 Şubat’a kadar 42 merkezde halk toplantıları yapacağız. Bu halk toplantılarında barışın ve onurlu bir barışın nasıl tesis edilebileceğini hep birlikte konuşacağız. İmralı görüşmelerinin bilgisini siz değerli halkımızla paylaşacağız. İstanbul’da da 3 bölgede bu toplantılarımız gerçekleşecek. Bizim bu çalışmadaki en büyük amacımız evimizde oturarak barışın gelmeyeceğini bildiğimiz için barış mücadelemizi daha çok büyütmek için yollara koyulduk. Nasılsa barış olacak nasılsa çözüm var deyip sizden ricam hiç kimse evinde oturmasın. Barışa bu kadar yaklaştığımız bir dönemde barışı 4 elle tutabilmek için yapmamız gereken şey daha çok çalışmaktır. Alanlara mitinglere gelirken 3 kişi geliyorken 10 kişi gelmektir. Alanlara yüzbinleri doldurmaktır. Newroz için şimdiden büyük bir hazırlığın içine girmektir. Gençleri kadınları örgütlemektir. Ancak bizler bu şekilde barışa kavuşabiliriz.   ‘Abdullah Öcalan Türkiye kendi iç iradesiyle barışını sağlamalıdır diyor’     Biliyorum hepinizin kafasında çokça soru var. Nasıl olacak bu süreç diye. Şu bilinmeli ki bizler İmralı’dan gelen mesajları çok iyi okuyoruz. İmralı’dan gelen mesaj çok net, Türkiye demokratikleşmelidir. İran demokratikleşmelidir, aksine bölgede nelerin yaşandığını herkes görüyor. Ve diyor ki (Öcalan) Türkiye kendi halkıyla ve iç iradesiyle iç barışını sağlamalıdır. Ben buraya gelmeden önce Türkiye Barışını Arıyor Konferansı’nın kitapçığına göz gezdirdim. Vedat Türkali ta o zamanlarda ne demiş biliyor musunuz? Vedat Türkali Türkiye Barışını Arıyor Konferans’ında demiş ki bizler eskiden barış konferanslarını Brüksel’de Londra’da yapardık ama şimdi Ankara’da Amed’de yapabiliyorsak barışa bir adım daha yaklaştığımız içindir. Sayın Öcalan da bunu söylüyoruz. Diyor ki barışı Ankara’da İstanbul’da Esenyurt’ta konuşmalıyız barışı Amed’de konuşmalıyız, Amed’de. Buradan iktidara çağrımızdır.   Öcalan adım attı, hükümet acil adım atmalı   Buradan iktidara çağrımızdır. Barışın üzerinde bu kadar gölge oluşturamazsınız. Barışın üzerinde bu kadar baskı oluşturamazsınız. Sayın Öcalan bir adım attı DEM Parti bir diyalog ve müzakere partisi olarak üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu söyledi. Biz Türkiye’nin dört bir yanında Kürdistan’ın bütün illerinde kapı kapı gezip barışı anlatıyoruz anlatmaya devam edeceğiz. Ama devlete ve iktidara düşen görev konusunda henüz onlar somut bir adım atmış değiller. Acilen atılması gereken adımlar vardır. Bunun başında Sayın Öcalan üzerinde devam eden tecridin kalkması ve Sayın Öcalan barış için daha çok çalışması için olanaklarının genişletilmesi ve koşullarının iyileştirilmesidir. İkinci önemli talebimiz güven arttırıcı somut adımların atılmasıdır. Bu adımlar atılırsa o zaman barışa olan inancımız artar. Ama kayyımlar, gözaltı ve tutuklamalar devam ederse değerli halklarımızın barışa olan inancını kaybetmesini sağlarsınız. Umarız bugün Esenyurt’tan bu mesajı bu iktidar alır.   Mücadeleyi olanca gücümüzle devam ettireceğiz   Sayın Öcalan’ın mesajını ve selamlarını ilettik size. Buradan Esenyurt’tan bizler de İmralı’ya alkış ve zılgıtlarımızla selamlarımızı gönderelim. Ölen gençler, çocuklar bizim, ölen kadınlar biziz, katledilmek istenen insanlık biziz, katledilmek istenen diller bizim dillerimizdir, Kürtçe, Türkçe Arapça ve sayamadığım bütün diller hepsi bizim.  Bu memlekette yakılan yıkılan her karış toprak bizim, hepimizin. İşte bizler ortak yaşam, ortak mücadele için, barışı tesis etmek için mücadelemizi olanca gücümüzle devam ettireceğiz. Kadınlara seslenerek konuşmamı tamamlayacağım. Sevgili kadınlar yaşamın her yerinde bizler katlediliyoruz. Cinayetlerde katlediliyor, kadın siyasetçiler olarak katlediliyor, Rojava’da mücadele kadınlar olarak katlediliyoruz, beyaz tülbentlerimizle barış istediğimiz için hapsediliyoruz, katlediyoruz. Bizler barışa olan inancımızla hep beraber ‘Jin Jiyan Azadî’ diyelim hep beraber. Sizlere sözümüz olsun ki barış annelerinin bize söylediği gibi asla ve asla başımızı öne eğdirecek hiç bir adım atmayacağız. Siz değerli halkımızın iradesi ile onurlu bir barışı hep beraber inşa edeceğiz. Yolumuz açık olsun”   ‘İmralı kapılarını açın’   HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş ise PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı Cezaevi’nde büyük bir direniş sergilediğini belirterek, İmralı kapılarının açılması gerektiğini vurguladı. Meral Danış Beştaş, “Abdullah Öcalan hep barış için çalıştığını söylüyor. Bugün ‘Gelsin Meclis’te konuşsun’ diyenin önce İmralı kapılarını açması gerekiyor. Güçlü bir şekilde barışın arkasında durmalıyız. Bugün hepimiz Kürdistan’dan gelmişiz. Çünkü köyümüz yakılmış, ekonomimiz kötüleşmiş o yüzden buraya gelmişiz. Kürtler ne istiyor diyenler buraya baksın. Biz buradayız, hep mücadele edeceğiz” dedi.   ‘Barış demek adalet, demokrasi demektir’   Barış süreçlerinin tek taraflı değil iktidar, devletin de sürecin bir tarafı olduğunu belirten Meral Danış Beştaş, tehdit diliyle barışa olan güveni sağlanamayacağını belirtti. Meral Danış Beştaş, “Biz bunlara nasıl inanalım diye soruluyor. Eminim hepinizin aklında bu soru vardır. Ama barış istemek teslim olmak, mücadeleden vazgeçmek değildir. Barış mücadele gerektirir. İktidarın en büyük araçları savaştır. Arkadaşlar hiç kimseyle bir anlaşma söz konusu değil. Bizim istediğimiz Kürt, Türk, Arap, Alevilerle eşit olarak yaşamaktır. Savaşmak onlar için silah olarak kullanılıyor. Ama biz artık ölüm olmasını istemiyoruz. Biz annelerin ağlamasını istemiyoruz. Bu konuda tarihimiz bunun talebi ve mücadelesiyle geçmiştir. On binlerce faili meçhul cinayet oldu, on binlercesi hala cezaevinde. Kürtler her alanda ayrımcılığa uğradı ancak hiçbir zaman kimliğinden vazgeçmedi ve hiçbir zaman başka bir halka düşmanlık etmedi. Bunun en büyük örneği Barış Annelerimizdir. Onlar ‘bizim canımız gitti, başka canlar gitmesin’ diyor. Onların ellerinden öpüyorum. Biz bu büyük kayıpları unutmayacağız. Bu süreçte bunlar konuşulacak. Biz zulmü tarihe gömmek için geldik. Barış demek adalet, demokrasi demektir. Bütün bunları sizlerle birlikte yaşama geçireceğiz. Başkası ne derse desin biz ne istediğimizin farkındayız” diye belirti.   ‘Buna kim inanır’   Meral Danış Beştaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “İktidar şiddet bitsin derken, şiddet uygulamaya devam ediyor. Geçenlerde 15 gazeteci tutuklandı, bileşen partimiz ESP operasyon yapıldı, Sêrt’e kayyım atandı. Orada havaya ateş açıldı. Halkın üzerine mermi sıkıldı. Birileri ‘onların sizin tarafınızdan getirilmediğini nereden bilelim’ diyorlar. Ama birbirlerinden haberi yok. Onların vekili bunu söylerken, başka bir vekil ‘saldırı vardı, o yüzden kolluk güçlerimiz havaya ateş açtı’ dedi. İşte bu kadar iki yüzlüler. Onlar binalarından çıkamayacaklar, binalara kayyım atıyorlar. İsimliğine Belediye Başkanvekili yazmış. Hadi ordan sen kayyımsın! Üç defa kayyım atayacaksın sonra şiddet bitsin diyeceksin, buna kim inanır. Bu halkın iradesine el koymaktan daha büyük bir şiddet var mı? Kürtler bu ülkenin yurttaşı değil mi? Buradaki tüm halklar ve farklılıklarla birlikte burası bizim ortak vatanımız. Biz buraya misafir olarak gelmedik. Biz birlikte burada yaşıyoruz. Bu yüzden Cumhuriyeti Demokrasi ile buluşturacağız. Biz barış mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz ama şiddeti de sinmeyeceğiz. Buna direneceğiz. Barış demek teslimiyet değildir.   Barış istiyoruz diye saldırılara karşı susmayacağız   Kendini muhalefet olarak gösteren bazı kesimler sanki biz hiç baskı görmedik, sanki ittifak yapıyoruz gibi saçma sapan yorumlar yapıyorlar. Kürt halkı bugüne kadar dostlarıyla mücadele ettiği partilerle hep birlikte oldu ve asla arkasını dönmedi. Eğer bir masaya oturulacaksa herkesin sözünün olmasını istiyoruz. Biz evet kurtuluş yok tek başına dedik, birileri bunu yeni hatırlamış. Ama olsun birlikte mücadele etmek lazım. Mesela sadece silahların bitmesi değil, mesele konuşmak, adaleti getirmek, demokrasiyi sağlamaktır. Bu nedenle barış halkların buluşması, hakikatlerin ortaya çıkması, adil yargılamaların olmasıdır. Sürecin arkasında olduğunu söyleyenler saygısını koruyunuz. Bunun karşısında milyonlarca insan direndi. Barış istiyoruz diye saldırılara karşı susmadık, susmayacağız. Bu kayyım ve gasp yöntemleri son bulmalı. Bugün kayyım atanan hiçbir yerde bunu sinemeye   ‘Sayın Öcalan’ın özgür olması gerekiyor’   İmralı barış görüşmelerinin temel muhatabıdır. Bunu kabul etmeyen yok. Barış görüşmesilnin temel aktörü dört duvar arasında istediği zaman görüşebilen bir aktörü nasıl çalışabilir. Bu olanaklar sağlanmalı. Dünyanın hiçbir yerinde barış görüşmelerinde muhataplardan biri dört duvar arasında değildir. Bu nedenle zaman kaybetmeden ‘umut hakkı’ dikkate alınarak, barışın tesisi için Sayın Öcalan’ın özgür olması gerekiyor. Başka yolu yok. Kürt meselesinin çözümü sadece Kürtleri ilgilendiren bir şey değildir. Bugün Kürt meselesini çözmeyenler savaşı çıkaranlardır. Enfilasyonun en büyük nedeni silahlara harcanan paradır. Bu yönüyle herkesi barış mücadelesi etrafında kenetlenmeye davet ediyorum. Kürt halkı Rojava’daki Kürtlerin de kardeşleridir. Oraya atılan bombalar, Tişrin’de yapılan saldırılar her Kürt’ün ve aslında insanım diyen herkesin yüreğini değlıyor. Bu vesiler Bavê Teyar şahsında herkesi selamlıyorum. Bu saldırıların durdurulması çağrısında bulunuyor. Mücadelemiz devam edecek.”