‘Mayınsız bir Türkiye için basının rolü çok önemli’ 2023-12-13 09:03:03     Şehriban Aslan   AMED - Türkiye’nin de taraf olduğu Ottawa Sözleşmesi’ne dair konuşurken, Türkiye’nin süreyi uzatmasına dikkat çeken Mayınsız Bir Türkiye Girişimi Koordinatörü Muteber Öğretir, “Biz Türkiye’deki mayın temizliğinin son halini 2025 yılında vereceği raporda görmüş olacağız. Oysa uluslararası kampanya mayınsız bir dünya için 2025 yılı son tarih demişti” dedi.   Ottawa Sözleşmesi olarak bilinen “Anti-Personel Mayınların Kullanımının, Depolanmasının, Üretiminin ve Devredilmesinin Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşme”, 1 Mart 1999 tarihinde yürürlüğe giren, mayın sorununun önüne geçmeyi amaçlayan bir antlaşma. 131 ülke tarafından onaylanan ve 146 ülke tarafından imzalanan Ottawa Sözleşmesi’nin imzacıları arasında bulunan Türkiye de 2004 yılında sözleşmeye katılım sağladı. İlk olarak sözleşme gereği stoklarında bulunan 3 milyon mayını imha eden Türkiye, ilerleyen süreçlerde sürekli ek süre isteyerek toprağa gömülü mayınlar için herhangi bir atma konusunda diretti.   Mayınsız Bir Türkiye Girişimi Koordinatörü Muteber Öğretir, Ottawa Sözleşmesi’ni ve Türkiye’de yaşanan süreci değerlendirdi.   ‘Sözleşmeye taraf devletler yükümlülükleri yerine getirmeli’   “Mayın yasaklama antlaşması” olarak bilinen Ottawa Sözleşmesi’nin amacına ve gereklerine dikkat çeken Muteber Öğretir, “Bizim açımızdan önemli olan maddeleri şunlardır: Bir maddede diyor ki ‘Sözleşmeyi imzalayıp taraf devlet olduktan sonra stoklarında bulunan anti personel kara mayınlarını 4 yıl içerisinde imha etmek zorundasınız’. İkinci maddesinde diyor ki ‘Toprağa döşeli mayınlar da 10 yıldan daha geç olmamak üzere çıkartılmalı ve imha edilmelidir’. Bu arada yeni mayın vakalarının yaşanmaması için, can kayıplarının olmaması için, insanların uzuvlarını kaybetmemesi için de mayın olduğu bilinen veya mayın olduğundan şüphe edilen alanların etrafında sivillerin oraya girişlerini engelleyecek şekilde önlem alınmalıdır’ deniliyor ama bir diğer şey; bu sözleşmeye taraf olana kadar ki mağdurları da var. Bu mağdurları da topluma yeniden kazandırmak için programlar yapılmalıdır. Yani eğitim ise eğitim, istihdam edilmesi gerekirse istihdam edilmelidir. Bizim açımızdan en önemli maddeler bunlardır” dedi.   ‘5 yılda bir sözleşme gözden geçiriliyor’   Muteber, sözleşmeye taraf devletlerin her yıl veya gözlemci statüsünde olarak diğer devletlerin de yılda iki kere yapılan devletlerarası toplantılara katılabildiğini belirtirken, sözleşmenin bir başka maddesine değindi. Muteber, “Bu sözleşme imzalandıktan sonra her yıl BM’deki ilgili birime yıllık raporlarını vermelidir. Ki taraf devlet sözleşmenin uygulanmasında hangi adımları attığı, hangi adımların atılmadığı ve karşılaşılan zorluklar nelerdir? Bir de sözleşme diyor ki her 5 yılda bir sözleşmeyi gözden geçirme konferanslarında devletler raporlarını sunuyor. Ve bu sözleşme esas olarak devletlere bir çerçeve sunarken, gözden geçirme konferanslarında da bütün bunların nasıl hayata geçirilebileceğine ilişkin kararlar alınıyor. Örneğin mayın mağdurlarının topluma kazandırılması gibi. Gözden geçirme konferansında da ‘Senin mayın mağdurlarına ilişkin olarak iyi bir veri tabanı oluşturman gerekiyor. Mağdurların cinsiyeti, yaşları, çocuk olmaları fark etmeksizin insanların ihtiyaçlarına ilişkin bir veri tabanı oluşturmalısın’ deniliyor. Sözleşme esas olarak bunları içeriyor” sözlerine yer verdi.   Türkiye’den sürekli ek süre talebi   Türkiye’nin 2004 yılında bu sözleşmeye taraf olduğunu hatırlatan Muteber, Türkiye’nin taraf olmasının ardından stoklarda bulunan mayınların imhasını gerçekleştirmesi gerektiğini, ancak bunun olmadığını dile getirdi. 3 yıl gecikme ile yani 2011 yılında stoklarda bulunan yaklaşık 3 milyon mayın imha edildiğini belirten Muteber, “Gecikme de olsa bunun önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz. Çünkü 3 milyon canlının yaşamı kurtarılmış oldu. Bir diğer maddede deniliyor ki ‘2004’te toprağa gömülü mayınları imha etmiş olmalıdır’. Mayınların imhası için Türkiye’ye verilen son tarih 2014 yılıydı. Fakat Türkiye bu tarihi yakalamayacağını anlayınca 8 yıllık ek süre istedi. 2022 yılında ancak bunu gerçekleştireceğini söyledi ama 2022’ye gelmeden 2021 yılında da 2022’yi yakalayamayacağını söyleyerek 2025 yılına kadar süre istedi. Yeniden bir araştırma yapacağını, ne kadar mayının olduğunu ve nasıl temizleyeceğini ve bütün bu bilgileri içeren bir rapor hazırlayacağını kaydetti. Dolayısıyla biz Türkiye’deki mayın temizliğinin son halini 2025 yılında vereceği raporda görmüş olacağız. Oysa uluslararası kampanya mayınsız bir dünya için 2025 yılı son tarih demişti” şeklinde konuştu.     Haberciliğin mayınla mücadelede önemi   Basının rolünün büyük olduğuna vurgu yapan Muteber şu ifadelere yer verdi: “Mayınlı alanlarda bulunan basın çalışanları arkadaşlar bu sorunla iç içedir. İkincisi zaten sorunun olduğu yerde yaşıyorlar ve bu sorun konusunda kamuoyunu bilgilendirerek bu silahlara karşı farkındalıklarını artırmakta önemli bir rolleri var. Çünkü bizzat sorunun yaşandığı yerden bu sözleşmenin uygulamalarını takip etmeleri, çok daha hızlı haberdar olmalarını sağlayacaktır. Buradan gelecek olan haberler hem kampanyanın gelişmesinde hem de uygulamaların takibinde önemli bir rol oynayacaktır. Bir diğer konu ise bu haberlere bakışta bu sözleşmenin insani bir sözleşme olduğunu asla unutmamak gerekir. Çünkü canları kurtarmak hayatları kurtarmak için bu sözleşme gerçekleştirildi. Burada her birimize sorumluluk düşüyor. Birey olarak alanlarda yaptığımız çalışmalarda bu kampanyanın veya sözleşmenin uygulanmasında sorumluluğumuzu da bir kere daha hatırlatmak istedik.”