Wan depreminin üzerinden 12 yıl geçti: Bir toplanma alanı dahi yok 2023-10-23 11:55:00     WAN - Wan'da 12 yıl önce bugün yaşanan depremin ardından bir toplanma alanı dahi belirlenmediğine dikkat çekilen açıklamada, "Merkezi yönetimden hiçbir beklentiye girmeden tümüyle yerel kaynaklara dayalı olarak uygulamaya konulabilecek bu projelerle doğal olayların felakete dönüşmemesi için fizibilite ve proje çalışmalarımızın olduğunu bir kez daha duyuruyoruz. Kentimiz sahipsiz değildir. Sahipsiz kalmayacaktır" denildi.    Wan'da 23 Ekim 2011 tarihinde 7.2 büyüklüğünde, merkez üssü Tabanlı köyü ve 09 Kasım 2011 tarihinde, merkez üssü an Artemert ( Edremit) ilçesinde 5.6 büyüklüğünde iki büyük depremin yıl dönümü dolayısıyla Halkların Eşitlikçi Demokratik Partisi (HEDEP)  basın toplantısı düzenledi.  Halkların Demokratik Partisi (HDP ) Wan İl binasında düzenlenen basın toplantısına birçok siyasi parti temsilcisi katıldı. "Deprem değil ihmal öldürür " pankartının asıldığı toplantıda açıklama metnini, yerine kayyım atanan Wan Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Mustafa Avcı okudu.      İktidar önlem yerine 'rantı' önceledi   Resmi verilere göre iki depremde 644 kişi yaşamını yitirirken yüzlerce kişinin ise yaralandığı belirtilen açıklamada, depremin bu ülkenin somut bir gerçekliği olduğu vurgulandı. Açıklamada, "Gerekli önlem ve hazırlıklar yapılmadığı sürece 6 Şubat 2023’te Hatay-Maraş ve diğer illerde olduğu gibi açığa çıkan vahim tablolar tekrar edecektir. Aradan geçen aylara rağmen deprem mağduru olan insanlara insan onuruna yakışır bir yaşam koşulu halen oluşturulmadığı gibi, iktidarın depremde bile rantı öncelediği, ayrımcılık yaptığı, kayyum zihniyeti ile hareket ettiği görülmüştür. Geride bıraktığımız Wan depreminde de devlet ve hükümetin halkımıza yönelik tutumu bundan farklı olmamıştır" denildi.    'Depremde gelişebilecek kayıplardan kayyım sorumludur'    Depremin ardından yıkım kararı verilen 12 bin konutun halen yıkılmadığına dikkat çekilen açıklamada, “Yıkım kararı verilmiş konutların her birinde ortalama 5 yurttaşımız yaşıyorsa toplamda 60 bin civarında yurttaşımızın yaşamı risk altındadır demektir. Ciddi sayılacak bu sorunu çözme bir yana AFAD ile büyükşehir belediyesi arasındaki bürokratik kavgalara tanıklık ediyoruz. Belediyeyi kayyum gaspıyla işgal edenler muhtemel bir deprem durumunda bu binalardan kaynaklı yaşam kayıplarından da sorumlu olacaktır" ifadeleri yer aldı.    'Toplanan yardımlar halka ulaştırılmıyor'   Aradan geçen 12 yıl içerisinde depreme dair hiçbir tedbir alınmadığı kaydedilen açıklamada, "Depremden hemen sonra halkımıza İBAN numarası gönderen iktidarın, çadır satarak gündeme gelen Kızılay ve yandaş vakıf ve derneklerin halktan topladığı yardımlar biliniyor. Toplanan yardımların bu güne kadar şeffaf bir şekilde depremzedelere ulaşmadığını biliyoruz. Buna karşın halkımızın Wan, Başkale ve son büyük depremlerde güçlü bir dayanışma gösterdiğine defalarca tanıklık ettik. Ancak her defasında olduğu gibi merkezci, iktidarcı, kayyumcu zihniyetin yasakçı, engelleyici zihniyetini de unutmuş değiliz" diye belirtildi.    Deprem 'kaza' veya 'kader' ile 'geçiştirilemez'    Depremlere karşı hazırlıklı olma ve deprem zararlarını en aza indirme üzerinden çalışmalar yapılması gerektiği vurgulanan açıklamada, ancak bu çalışmaların merkezi bir yaklaşımla ele alınmaması istendi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Yereli görmeden yereli güçlendirmeden depreme hazır hale gelemezsiniz. Belediyelerimizin de depreme hazırlık anlamında güçlü ve kapsamlı bir dönüşüme ihtiyacı bulunduğunu ifade etmek durumundayız. Bölge özelinde arama-kurtarma faaliyetlerinin başta Kürtçe olmak üzere çok dilli yapılması gerektiği bilinmelidir. İlkyardım ve deprem bilinci eğitimlerinin anadilinde verilmesi atılması gereken ilk adımdır. Bir doğa olayı olan depremlerin; geçmişte olduğu gibi gelecekte de meydana gelebileceğini ve önlenemeyeceğini biliyoruz ancak felakete dönüşüp dönüşmemesi tümüyle uygulanan politikalara bağlı olduğunu da biliyoruz. Doğa olaylarında yaşanan can ve mal kayıplarını kaza ya da kader olarak tanımlamak yanlıştır asla kabul edilmemelidir. Alınacak bilimsel önlemler ve bilinçli eğitimler ile zararların en aza indirilebileceğini unutmamalıyız.”    'Parayı verene ruhsat verilmiş'    Mereş merkezli 6 Şubat günü yaşanan depremlere değinilen açıklamada, deprem kayıplarının birincil sebebinin imar afları ile aklanmış olan yapılar olduğuna işaret edildi. Açıklamada, "Parasını verene ruhsat veren bu yaklaşım kentleri dönüştürmek yerine evleri tabuta dönüştürmüştür. Van’da da 2018 imar affıyla birçok yapının aklandığı ya da yeniden ruhsatlandığı gerçeği bilinmektedir. Söz konusu yapılar başta olmak üzere tüm yapıların deprem dayanıklık testleri yeniden yapılmaz ve gerekli tedbirler alınmazsa yaşanacak felaketi tahmin etmek zor olmasa gerek. Daha da vahimi; 2011 yılı fay hattının tetiklediği İskele fay hattının üzeri ve yakın çevresi imar düzenlemeleri ile konut ve ticari alanlara açılmış olmasıdır" denildi.    Kamuoyuna çağrı!   Açıklamada son olarak şu ifadeler yer aldı: “Halkımızı ve iktidarı ranta değil yaşama sahip çıkmaya davet ediyoruz. Öncelik yaşam olmalıdır. Haksız, hukuksuz bir şekilde görevden alınmış ve yerine kayyum atanmış arkadaşlarımızın bu açıdan ciddi hazırlıkları vardır. Önümüzdeki yerel yönetim seçimlerinde göreve gelir gelmez bu noktada uygulamaya koyacak projeleri gelişmiş durumdadır. Merkezi yönetimden hiçbir beklentiye girmeden tümüyle yerel kaynaklara dayalı olarak uygulamaya konulabilecek bu projelerle doğal olayların felakete dönüşmemesi için fizibilite ve proje çalışmalarımızın olduğunu siz değerli basın emekçileri aracılığıyla halkımıza bir kez daha duyuruyoruz. Kentimiz sahipsiz değildir. Sahipsiz kalmayacaktır!" denildi.