Komploya karşı İtalya’nın 11 şehrinde eylem 2023-10-06 09:16:56     Melek Avcı    ANKARA - Avrupa Demokrasi ve Dünya İnsan Hakları Avukatları Derneği (ELDH) üyesi avukat Michela Arricale, 15 Şubat Uluslararası komplosuna giden 9 Ekim sürecine ilişkin İtalya’nın birçok şehrinde eylem ve basın konferansları düzenleyeceklerini belirterek, “Çözüm için yapılacak ilk şey hukuksuz tecridi sonlandırmak” dedi.   PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998 yılında Suriye’den çıkmaya zorlanması ile başlayan uluslararası komplonun üzerinden 25 yıl geçti. Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999 yılında Kenya’dan kaçırılarak Türkiye'ye getirilmesinden bu yana da İmralı Adası’nda mutlak tecrit altında tutulurken 31 aydır mutlak iletişimsizlik hakim. Uluslararası komplonun gerçekleştirilmesinden bu yana aradan geçen çeyrek asırlık süre içerisinde Türkiye, Kurdistan ve Ortadoğu’da kriz derinleşti, savaş ve çatışmalar yoğunlaştı.    Tecrit heyetinde yer alan ve Avrupa Demokrasi ve Dünya İnsan Hakları Avukatları Derneği (ELDH) üyesi avukat Michela Arricale, 9 Ekim için 10 Ekim’de alanlarda gerçekleştirecekleri programların bilgisini paylaşarak, süren tecridi değerlendirdi.   ‘24 yıllık tecrit nasıl değerlendirilmeli?’   Defalarca Abdullah Öcalan üzerindeki hukuksuzluğu dile getirdiklerini söyleyen Michela, bu tecridin ‘insan hakkı ihlali’ olduğunu söylemenin bile artık yetersiz kaldığını belirtti. Michela, “Sayın Öcalan'ın tutukluluk koşullarının tamamen hukuk dışı olduğuna artık hiç şüphe yok. Bu tutukluluğun uluslararası hukuka ve insan hakları sözleşmelerine 'ihlal olduğunu' söylemek bile artık yetersiz kalıyor. Durum ve koşullar Sayın Öcalan'ın durumunun ne kadar zalimce ve insanlık dışı olduğu konusunda hiçbir fikir vermiyor. Yasalara göre 15 günden fazla süren hücre hapsi işkence sayılıyor. Peki, 24 yıl süren hücre hapsi nasıl değerlendirilebilir? Ne yazık ki batılı devletlerin ve onların mevcut hükümetleri ve özellikle tutuklama olayına karışan hükümetler, hakikati savunacak ne siyasi iradeye ne de güce sahip. Ayrıca Ukrayna'da devam eden savaşlar da durumu iyileştirmiyor, zora sokuyor” sözlerini kullandı.   ‘Kültürel ve siyasi seferberlik ilan edildi’   Komplonun başlangıcının yıldönümüne kısa bir süre kalmışken, İtalya’da buna karşı gerçekleştirilecek eylem ve etkinlikleri paylaşan Michela, İtalya’nın 11 şehrinde eylem ve basın konferansları yapılacağını söyledi. Geçen yıl 600’ün üzerinde kentlerde katılım olduğunu belirten Michela, “Son birkaç haftadır İtalya'nın her yerinde tecrit ve komplo için girişimler yapılıyor. 13 Eylül'de Milano'da büyük bir eylem yapıldı ve 8 Ekim'de Roma'da bir tane daha yapılacak. Tecridin kaldırılmasına ilişkin yapılan girişimler, eylem ve etkinlikler için seçilen sloganımız ise  'Umut zamanı': Türk Devleti'nin Sayın Öcalan ve tüm Kürt halkının varlığına rağmen gerçekleştirdiği ihlalleri kınamaya devam etmek için günlerce sürecek olan kültürel ve siyasi seferberlik ilan ettik. 10 Ekim'de İtalya'nın birçok şehrinde aynı anda düzenlenecek büyük bir basın konferansı düzenliyoruz. Şu ana kadar yapılan planlamalarda 11 şehrin katılımı olacak. Bu şehirler Roma, Milano, Torino, Bologna, Floransa, Pisa, Rovigo, Palermo, Campobasso, Cenova, Bari ve Ghizalda. Tüm örgütlü çalışmanın mimarı olan ve çalışmaları yürüten İtalya'daki Kürdistan Enformasyon Bürosu'nun olağanüstü çalışması sayesinde bu girişimler ve etkinlikler gerçekleştirilecek” dedi.   ‘Devletler yasaları muhalifleri yok etmek için kullanıyor’   Tecride karşı mücadelelerini her alanda sürdüreceklerini vurgulayan Michela, uluslararası kurumların ve devletlerin ise temel insan haklarını ve evrensel hukuk değerlerini siyasi çıkarlar ve pazarlıklar uğruna feda ettiğinin tartışmasız bir gerçeklik olduğuna dikkat çekti. Michela şöyle konuştu: “İnsan hakları, devletlerin stratejik çıkarları uğruna feda edilmektedir. Onların değerlendirmesine göre insan hakları ulusal güvenlikten sonra gelir ve bu hem devletler arasındaki ilişkilerde hem de devlet ile vatandaşları arasındaki iç ilişkilerde geçerlidir. İşte bu nedenle en ağır ihlaller ulusal güvenlik ve/veya 'terörle mücadele' yasaları şemsiyesi altında gerçekleşiyor. O halde, devletlerin bu prensibi kötüye kullandığı ve terörle mücadele yasalarını siyasi muhalifleri tamamen yok etmek, susturmak için kullandığı sıklıkla görülür. Sadece Türkiye Sayın Öcalan'la değil, aynı zamanda ABD'de Guantanamo hapishanesindeki tutuklularla bunu gösteriyor. Ya da Assange vakasında."   ‘Çözüm için yapılacak ilk şey hukuksuz tecridi sonlandırmak’   Çözüm olarak Abdullah Öcalan’ı işaret eden Michela, tecridin derhal son bulması gerektiğini belirterek sözlerini şöyle sonlandırdı: “Elbette Mandela, siyasi baskının bir aracı olarak tecridin bir sembolü haline geldi; o kadar ki, bu konudaki uluslararası standartlara ‘Mandela Kuralları’ deniyor. Ancak Uluslararası Toplum Mandela'nın yanında yer aldı ve Güney Afrika Apartheid hükümetine karşı Birleşmiş Milletler yaptırımlar uyguladı. Sayın Öcalan ise ulus devletler ve onların kurumları tarafından yalnız bırakıldı Sebebini gerçekten anlamıyorum ve bilmiyorum, o günlerin ana aktörlerine belki dönüp tekrar sormak lazım. Hala cevaplanması gereken pek çok soru var. Bu saatten sonra çözüm için ve hukuk adına yapılacak ilk şey, Sayın Öcalan üzerindeki hukuksuz tecridi sona erdirmek ve buradan tüm Kürt halkı için barış, hakikat ve adalete dayalı bir çözümü başlatmaktır.”