Doç. Dr. Yasemin Özgün: Aysel için mücadele sürecek 2022-07-19 09:03:17     Dilan Babat   ANKARA - Aysel Tuğluk’a demans teşhisi konuluşunun 500’üncü günü olduğunu söyleyen Doç. Dr. Yasemin Özgün,  Aysel’in Kürtlerin varoluşuna dönük mücadelesi ve güçlü bir kadın olduğundan kaynaklı iktidarın hedefinde olduğunu vurguladı.    Türkiye cezaevlerinde hasta tutsakların durumu gün geçtikçe ağırlaşıyor. Tedavileri engellenen tutsaklar cezaevlerinde ya ölüme terk ediliyor ya da son aşamada bırakılan tutsaklar dışarıda yaşamını yitiriyor. 5 yılı aşkındır Kandıra F Tipi Cezaevinde olan ve demans teşhisi konulan hasta tutsaklardan biri de Kürt kadın siyasetçi Aysel Tuğluk. Geçtiğimiz günlerde yeniden Adli Tıp Kurumu’na(ATK) gönderilen Aysel Tuğluk hakkında raporunu veren ATK, 3’üncü kez “Cezaevinde kalabilir” dedi.  Aysel Tuğluk’a ilişkin “Cezaevinde kalamaz” raporunu görmeyen ATK, bir kez daha hukuksuzluğa imza attı.    Aysel Tuğluk’a Özgürlük için 1000 Kadın kampanya grubuna Ankara Kadın Platformu adına katılan Barış Akademisyeni Doç. Dr. Yasemin Özgün, ATK’nin Aysel’e yeniden “Cezaevinde kalabilir” raporu ve hasta tutsaklara uygulanan politikayı değerlendirdi.    ‘1000 imza ile çıktık on milyonlara ulaştı’   Şubat 2021’de Aysel Tuğluk’a demans teşhisi konulduğunu söyleyen Yasemin, o günden beri serbest bırakılması için verilen mücadeleye karşı olumlu bir yolun izlenilmediğini belirtti. Yasemin, “Aysel’in hem arkadaşları hem yoldaşları hem de kendi alanında değişik uzmanlardan, doktorlardan ve hukukçulardan oluşan kadınlar olarak ‘Aysel için 1000 kadın’ grubunu kurmuştuk. Bu grup uzun bir süredir çeşitli faaliyetler yürütüyor. Türkiye’nin her yerinde basın açıklamaları yapıldı, İstanbul’da pek çok uzmanın ve hukukçunun katıldığı bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Değişik illerde de açıklamalar yapılıyor. Aysel’e mektuplar yazarak onu yalnız bırakmamaya ve desteklerimizi yanında hissetmesini istiyoruz. Tabipler Birliği’ne, Barolar Birliği’ne ulaşmaya çalıştık. Tabipler Birliği daha olumlu yanıt verdi ama Barolar Birliği’nde çeşitli sıkıntılar oldu ve 20 ilin barosu bu konuda açıklama yaptı. Dünyadan imzalar da topladık, ilk başta 1000 imza ile yola çıktık ama on milyonlara ulaştı. ATK’ye ve karar mercileri üzerinden bir baskı oluşturmaya çalışıyoruz” dedi.   ‘Güçlü bir kadın olmasından dolayı hedef oldu’   İktidarın Aysel Tuğluk’a dönük yaklaşımında çeşitli faktörlerin olduğunu dile getiren Yasemin, Aysel’in Kürt bir siyasetçi olarak barıştan ve özgürlükten yana mücadele eden bir kadın olmasının da bir etken olduğunu vurguladı. Yasemin, “Bu devletin çok rahatsız olduğu bir konu. Aysel’in mensup olduğu parti anlayışı da yargılanmaya çalışılıyor. HDP üzerinde bir kapatma davası var ve onun üzerinde de bir baskı oluşturulmaya çalışılıyor. Özel olarak, Aysel’in güçlü ve mücadele eden bir kadın olması, sözünü söyleyen özellikle Kürt halkının varoluş mücadelesinde yer alan bir kadın olması, kadın hakları için mücadele vermesi,  her zaman devletin hedefinde olması için yeterliydi. Bu da Aysel’i hedef haline getirdi diyebiliriz” ifadelerini kullandı.   ‘Orta şiddete demans olmasına rağmen olumlu sonuç çıkmadı’   Türkiye cezaevlerinde bulunan hasta tutsaklara da değinen Yasemin şöyle devam etti: “Türkiye’de baskı ve otoriterleşmeye varan rejimin sonucu. Artık yönetemeyen bir rejimden söz ediyoruz. Baskı ve şiddetle işini sürdürmeye çalışıyor. Cezaevlerinde çok sayıda hasta tutsak var, bir yandan işkence devam ediyor bir yandan intihar süsü verilerek katledilen mahkumlar söz konusu. Cezaevleri Türkiye’de kanayan yara olmaya devam ediyor. Hakkın, hukukun geçerli olmadığı, hukukun hüküm sürmediği bir yerde bu tür sonuçlar ile karşılaşmak daha yaralayıcı. Bir yandan hukuki mücadele veriyorsunuz onun sonucunu alamıyorsunuz, haksız ve hukuksuz bir yere cezaevine konuluyorsunuz ve sonucunda ise kötü muamele, işkence ile karşılaşıyorsunuz. Hasta haklarından ve en temel insan haklarından yoksun bırakılıyorsunuz. Aileleri ile en temel hakları olan ‘vedalaşma’ hakkı verilmeyen hastalar söz konusu. Bütün bunlar geldiğimiz noktayı anlatıyor. Özellikle sadece yerel hastanelerindeki ATK’ler de dikkatte alınmıyor. Aysel’in durumunu sadece yoldaşları ve arkadaşları cezaevinde kalan arkadaşları değil cezaevindeki yetkililerin bile gözlemlediği bir durum. Kendi iradesi ile kendi hakkında karar veremez durumda, en son açıklanan raporda da, ‘orta şiddette demans’ gördüğümüz halde rapor olumlu çıkmadı.”   ‘Hasta tutsaklara dönük mücadelemiz sürecek’   Aysel Tuğluk’un ve diğer hasta tutsakların da serbest bırakılması için mücadelelerini sürdüreceklerine dikkat çeken Yasemin, “Bir çok test hatırlama düzeyinin aşırı zayıfladığını gösterdiği halde, Aysel’e ilişkin bilimsellikten ve objektiflikten uzak bir şekilde cezaevinde tek başına hayatını idame ettirebilir gibi bir rapor ortaya çıktı. ‘Orta demans’ olduğu belirtilen bir ‘demans’ ile karşı karşıya olduğumuz halde utanmadan böyle bir rapor verebildiler. Aysel’in avukatlarıyla, hekim arkadaşlarımız ile birlikte mücadelemiz devam edecek. ATK üs kuruluna yapılan itirazlar, AYM ve AİHM’e yapılan itirazları takip ediyoruz. Salı günü de Aysel’e ‘demans’ teşhisi konulmasının 500’ncü günü. Bununla ilgili de bir takım çalışmalar yapacağız. Bu konuyu sürekli gündemde tutmak, yetkililere ulaşmak ve kamuoyunu bir şekilde talepkar bir noktaya getirmek için mücadelemizi sürdüreceğiz. Aysel’in yaşadığı bir şiddetten söz ediyoruz zaten yaşadığı şiddet sonucu unutmaya sığınan bir yoldaşımız. Maruz kaldığı şiddeti baş edemeyip unutmayı beyni seçti. Bunu tam olarak bilemeyiz ama annesinin linç edildiği ve kabul etmediğimiz insanlık dışı muameleler karşısındaki isyanı belki de unutmak istedi. Bu duruma bir an önce son verilmesini istiyoruz. Aysel ve hasta tutsakların yaşadıkları sorunları da gündeme getirmek istiyoruz. Hasta tutsakların özgür bırakılması için mücadelemiz devam edecek” şeklinde konuştu.