Van F Tipi Cezaevi’nde yaşanan hak ihlalleri raporu açıklandı 2021-10-25 12:19:23   VAN - Van F Tipi Cezaevi’ndeki tutsakların 14 Ekim tarihinde maruz kaldıkları ihlallerle ilgili İHD, ÖHD ve TUHAY-DER’in hazırladığı ortak rapor kamuoyuna duyurulurken, tutsaklara yönelik işkencenin kabul edilemeyeceği ve soruşturma başlatılması gerektiği vurgulandı.    Van Barosu Cezaevi komisyonu, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi, Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAY-DER) 18 Ekim tarihinde F Tipi Cezaevi’nde tutsaklara yönelik hak ihlallerine dair hazırladıkları rapora ilişkin basın toplantısı düzenledi. Van Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu’nda düzenlenen toplantıya, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV), Türkiye Barolar Birliği (TTB), KESK Şubeler Platformu ile tutsak yakınları destek verdi.    Ailelerin başvurusu üzerine heyetin ziyareti sağlanmıştır   Basın metnini İHD avukatlarından Nedim Sarısaç okudu. Nedim, ÖHD, İHD ve Baro Cezaevi Komisyonu’nun 18 Ekim tarihinde F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde M.U. , N.T. , D.S. , R.D. yaptığı görüşme sonucunda; cezaevi idaresinin 14 Ekim tarihinde yeni tutuklananlar için bulundukları odaları boşaltmaları gerektiğini buna karşılık tutsakların da iki odayı boşalttıklarını belirtti. Ancak cezaevi idaresinin son odayı boşaltmak için gerekçe sunmadıklarını kaydeden Nedim, cezaevinde ayrıca hali hazırda boş odaların olması sebebiyle tutsakların buna karşı çıktığını ifade etti.   ’30 mahpus süngerli odaya götürüldü’   Nedim, tutuklulardan H.A. ve oda arkadaşlarının hakaret uğradığını ve darp edildiğini, tepki olarak tüm siyasi tutsakların kapı vurma eylemi yaptıklarını belirterek, “30 mahpusun süngerli oda denilen yere götürüldüğünü ve yarım saat burada kalabalık bir şekilde ve karantinadaki mahpuslar ile karma bir şekilde bekletildiklerini, görüşmeler neticesinde eylemin sonlandırıldığını ve 30 mahpusun odalarına geri getirildiğini, yine 22 Ekim tarihinde görüşülen mahpus O.E. de; ’20 Ekim tarihinde de odalara baskın yapılarak 15 mahpusun darp ve hakarete maruz bırakılarak süngerli odaya götürüldüğünü’ aktarmıştır” dedi.     Cezaevi müdürü: Tutsaklara karşı ‘orantılı güç’ kullanıldı   Yaşanan ihlale ilişkin cezaevi idaresiyle görüşme talep ettiklerini, nöbetçi müdürün hazır bulunması nedeniyle görüşmeye sağladıklarını belirten Nedim, “Nöbetçi müdür tarafından tarafımıza; ‘yönetmelikten kaynaklı olarak, aynı koridorda aynı örgüt kapsamında tutuklu bulunan 3 oda bulunamayacağı gerekçesiyle oda değişimi yapmak istediklerini, mahpusların 2 oda değişimini kabul edip, son odayı değiştirmeyi kabul etmediklerini, bunun üzerine yapılan eyleme orantılı bir şekilde güç kullanarak müdahale edildiğini, 30 mahpusun süngerli odaya alındığını ve yarım saat sonra geri odalarına götürüldüğünü aktardı”  diye kaydetti.    ‘Darp raporu verilmemiş’   Nedim, heyetlerince nöbetçi müdüre şunların aktarıldığını paylaştı: “Oda değişiminin gerekçesi yasal mevzuat olsa dahi bu tür toplu oda değişimlerinde bilgilendirme yapılması gerektiği, idarenin takdir yetkisinin sınırsız olmadığı, diyalog zemininden uzaklaşma yaklaşımının hak ihlallerini beraberinde getireceği, pandemi gerekçesiyle hak ihlallerinde artış olduğu, hapishane idaresi tarafından pandemi gerekçesi ile sohbet spor gibi temel haklar dahi kullandırılmaz iken süngerli odaya mahpusların karma bir biçimde ve kalabalık götürülmesinin pandemi kurallarına aykırılık oluşturduğu. Bu tür hak ihlallerinin yaşanmaması ve yaşandığı takdirde etkin soruşturulması gerektiği hususları kapsamlı bir şekilde aktarılmış, görüş ve önerilerimiz sunulmuştur.   İnfaz koruma memurları tarafından 3 mahpusun hakaret ve darba maruz kaldığı iddiasının sorulması üzerine nöbetçi müdür tarafından birçok mahpusun darp ve cebir raporu için sağlık birimine çıkmadığı, çıkanlara ise herhangi bir rapor verilmediği aktarılmıştır” dedi.   Raporda ayrıca cezaevi savcısıyla görüşme talebinin ise reddedildiği kaydedildi.   ‘Tutsaklara yapılan muamele kabul edilemez’   Ardından söz alan Özgürlük için Hukukçular Derneği’nden (ÖHD) avukat Ekin Yeter ise İnsan hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 3.maddesini hatırlattı. Ekin, “F Tipi Hapishanesi’nde kalabalık gruplar halinde mahpusların odalarına girilerek mahpusların rızası dışında oda değişikliklerinin yapılmak istenmesi, kabul etmeyen mahpusların darp edilmesi ve hakarete uğraması, 45 mahpusun pandemi kuralları, sosyal mesafe ve diğer tedbirler hiçe sayılarak kalabalık gruplar halinde süngerli odaya götürülmesi. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesi ve Anayasa’nın 17. Maddesi, AHİM içtihatları, 5275 Sayılı Kanun ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararı bağlamında insan onuru ile bağdaşmayacak tutum ve davranışların sergilendiği görülmektedir” dedi.   ‘İşkence hem ulusal hem de uluslararası kaldırılmıştır’   Sonuç olarak yapılanların yasal ve uluslararası mevzuatlar ve evrensel hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Ekin, “Kurumlarımıza gelen başvurular sonucunda tespit edilen işkence ve kötü muamele yasağı ihlallerinin sebebi olan hapishane idaresi ile personeli uygulamalarının ve eylemlerinin sonlandırılması ve idarenin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir. Hem ulusal hem de uluslararası hukukta işkence ve kötü muamele açıkça ve mutlak surette yasaklanmıştır. Bir başka deyişle hiçbir hal ve durumda, hiç kimseye işkence yapılamaz. Devletler, taraf oldukları sözleşmelerde yer verilen işkence yasağını da göz önünde bulundurarak, bu tür uygulamalara tamamen son vermeli ve hapishanelerde işkencenin önlenmesi için gerekli tedbirleri almalıdır. Bu husus, devletlerin işkence ve diğer insan hakları ihlallerinin önlenmesine dair aktif yükümlülüklerinin bir gereğidir” ifadesini kullandı.   ‘Soruşturma başlatılmalı’   Ortaya çıkan hak ihlali gereği hususların etkin soruşturulması, sorumluların yaptırımla karşı karşıya bırakılacağı yargılama süreçlerinin gerçekleştirilmesi gerektiğinin altını çizen Ekin, “İşkence ve kötü muameleye maruz kaldığını iddia eden kişi/lerin, yaşanan hak ihlalinin soruşturulmasını isteme, bir başka anlatımla sorumlularla ilgili şikâyette bulunma hakkı vardır. Bu hakkın en etkin ve sonuç alıcı şekilde kullanımının sağlanması gerekmektedir.   İnceleme neticesine göre kasti ve ihmali bulunanlar hakkında da adli ve idari soruşturma başlatılmalı ve haklarında başlatılan soruşturmalar etkin bir şekilde yürütülmelidir” dedi.