İmralı tecridine tepki: Neden avukatlarıyla görüşmedi? 2021-03-31 09:01:15   Öznur Değer   ANKARA - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kardeşiyle yaptığı telefon görüşmesini değerlendiren HDP’liler bu durumu “hukuksuz” olarak tanımladı. Bir an önce görüşmelerin sağlanması gerektiğini belirtenlerden HDP’li Dirayet Dilan Taşdemir, “Görüşmeler bu baskı siyasetinin yürüyebilmesi için bilinçli olarak engelleniyor” dedi.   PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde sistematik tecrit kalıcı bir politika haline getirilmek istenirken, tecride tepkiler de çeşitli eylem ve etkinliklerle sürüyor. Geçtiğimiz haftalarda, aile ve avukatlarıyla görüşme hakkı tanınmayan Abdullah Öcalan’ın yaşamına dair kimi sosyal medya hesapları üzerinden yayılan paylaşımlar kısa sürede büyük bir tepkiye neden olmuş, tecridin kaldırılması talebiyle başlatılan açlık grevi eylemlerinin de etkisiyle 25 Mart’ta kardeşi Mehmet Öcalan ile kısa bir telefon görüşmesi gerçekleştirebilmişti.   21 yılın ardından ilk defa 27 Nisan 2020’de ailesiyle telefon görüşmesi gerçekleştiren Abdullah Öcalan, geçtiğimiz gün kardeşiyle yaptığı görüşmede, “Bu yapılanlar ne devlet hukukunda ne de başka bir hukukta yer alıyor. Senin gelmen yanlış ve çok tehlikeli. Devlet de çok tehlikeli. Bu doğru bir şey değil. Bir görüşme olacaksa hukuksal çerçevede olmalıdır. Bir yıl sonra kendi istekleri üzerine telefonla görüşme yaptırmak olmaz” ifadelerini kullandı. Ardından ise telefonun kesintiye uğradığı bildirildi.      İktidarın görüşme yapılmamasında ısrarı ile telefon görüşmesinde verilen mesaja ilişkin Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir, HDP Parti Meclisi (PM) üyesi Gülsüm Ağaoğlu ile HDP Karadeniz Sözcüsü Nuray Bedirkurum değerlendirmelerde bulundu.   ‘Telefon görüşmesinde hukuksuzluğa itiraz ediyor’   Dirayet Dilan Taşdemir, 22 yıldır İmralı’da bir “hukuksuzluk sisteminin” yaşandığına dikkat çekerek, İmralı Adası’nın hukuksuzluk ve keyfiyetle yönetildiğine işaret etti. Bu tecridin ne Anayasa’da, ne cezaevi yönetmeliğinde ne de hukukta hiçbir karşılığı olmadığına vurgu yapan Dilan, İmralı tecridinin iktidarın koşul ve ihtiyaçlarına göre belirlenen dünyadaki ilk tecrit olduğunu belirtti. Yürütülen tecridin dönemsel olarak belli mücadeleler sonucunda kırılabildiğini anımsatan Dilan, “Toplumsal tepki ve reflekslerin büyümesi sonucunda görüşmeler yapılabilmişti. 2019’daki mücadeleler sonucunda yapılan görüşmelerde dönemin Adalet Bakanı da durumun keyfi ve hukuksuz oluşunu itiraf etmişti. Sayın Öcalan’ın telefon görüşmesi tam da bu hukuksuzluğa itiraz ediyor” sözlerine yer verdi.   ‘Keyfiyetçiliğin normalleştiği bir süreci yaşıyoruz’   “Keyfiyetçiliğin normalleştiği bir süreci yaşıyoruz” diyen Dilan, ülkedeki tüm demokrasi güçleriyle buna karşı olan herkesin sesini yükseltmesi gerektiğinin altını çizdi. Dilan, çıkacak infial durumları önlemek amacıyla uzun bir sürenin ardından kısa bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini dile getirerek, bu hukuksuzluğa Abdullah Öcalan’ın da itiraz ettiğini ve bunu kabul etmeyeceğini ifade ettiğini kaydetti. Tecridin derinleşmesinin iktidarın yürüttüğü siyasetle alakalı bir durum olduğunu ifade eden Dilan, “Yine savaş ve inkar siyasetine endekslenmiş, demokratik siyaseti tasfiye etmek isteyen, Kürtlerin talebini bastırmaya yönelik bir siyaset izleniyor. Dolayısıyla Sayın Öcalan’la yapılacak görüşmeler bu konsepti de boşa çıkarır. Bu konsept karşısında demokrasi güçlerinin yapacağı çağrı çok önemlidir. Görüşmeler bu siyasetin yürüyebilmesi için bilinçli olarak engelleniyor” dedi.   ‘Devletin tecride karşı yaklaşımı hala aynı’   HDP PM üyesi Gülsüm Ağaoğlu da tecridin kaldırılması talebiyle cezaevlerinde devam eden açlık grevi eylemlerine dikkat çekti. Abdullah Öcalan’ın yaşamına ilişkin sosyal medyadan dolaşıma konan iddiaları hatırlatan Gülsüm, devletin buna dair ikna edici bir açıklamada bulunmadığının altını çizdi. Paylaşılan haberlerin ardından avukatlarının defalarca görüşme başvurusunda bulunduğunu sözlerine ekleyen Gülsüm, “Devlet avukatlarıyla değil, kardeşiyle görüşmesine dair bir karar aldı. Sayın Öcalan bu görüşmede, bundan ikna olmadığını, bunun yeterli olmadığını ve avukatlarla görüşülmesi gerektiğini belirttikten sonra telefon kesildi. Görülen o ki devletin tecride karşı yaklaşımı hala aynı, değişim göstermiyor. Onun ne denli belirleyici olduğunu, toplumun tüm zerrelerine kadar inmiş olan tecridin başlangıcı olduğunu ve oradaki tecrit çözülmedikçe toplumun toplamını saran tecridin ortadan kalkmayacağını bir kez daha gördük. Bizler HDP olarak, sürmekte olan tecridin kalkmadıkça toplumun nefes alamayacağı ve barışın sağlanamayacağı konusundaki görüşümüzü bir kez daha belirtiyor ve bu tecridin kalkması ve avukatların görüşmesi gerektiği yönündeki çağrımızı tekrarlıyoruz” ifadelerini kullandı.   ‘Neden avukatlarıyla görüşmedi?’   Türkiye’de hukukun istismar edildiğine işaret eden HDP Karadeniz Sözcüsü Nuray Bedirkurum ise “Neden avukatlarıyla görüşmedi” diye sordu. Abdullah Öcalan’ın kardeşiyle telefonla görüştürülerek, bir kısıtlama uygulandığını belirten Nuray, bu durumun Türkiye’de hukukun geldiği noktayı gösterdiğini kaydetti. Nuray, Abdullah Öcalan’ın yaşadığını bir telefonla ispatlamaya çalışmanın AKP ve MHP ittifakının hukuk ve demokrasiyi rafa kaldırma çabasının göstergesi olduğunu vurguladı. Nuray sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak biz biliyoruz ki Kürtlerin iradelerine ve oylarına ihtiyaçları olduğunda devlet kendiliğinden gidecektir. Bunu son yerel seçimlerde de gördük. Konu oy kaygısı olunca devlet, avukatlardan önce davranabilir. Yarın demokrasinin ve hukukun işlediği günlerde avukatların gönderilmediği yere heyetler giderse şaşırmamak lazım. İlk seçimde, bunu son seçimde olduğu gibi yapabilirler.”