Newroz Gülen cezaevi koşullarını anlattı: Tecrit, baskı, çıplak arama 2021-03-27 09:03:06     Öznur Değer   ANKARA - Gözaltına alınarak tutuklanan ve ilk duruşmada tahliye olan HDP Gençlik Meclisi üyesi Newroz Gülen, yaşadığı ve tanık olduğu “tecrit, baskı, çıplak arama, yetersiz beslenme” gibi hak ihlallerine işaret etti. Newroz, tutsakların birinci taleplerinin ise PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması olduğunu dile getirdi.   Ankara’da evine yapılan baskınla 27 Kasım 2019’da gözaltına alınan, ardından ise çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi üyesi Newroz Gülen, geçtiğimiz günlerde görülen ilk duruşmasında tahliye edildi. Newroz, tutuklu bulunduğu 4 aylık süre zarfında maruz kaldığı hak ihlallerini ajansımıza anlattı. Uzun bir süredir gündemde olan ve gözaltı merkezleri ile cezaevlerinde sistematik bir hale getirilen çıplak arama işkencesine de maruz kalan Newroz, hak ihlallerinin had safhaya ulaştığını kaydetti.   Cezaevine çıplak arama işkencesiyle girdi   Tutsaklık sürecinin çıplak arama işkencesiyle başladığını kaydeden Newroz, bunun sistematik bir hale büründüğüne dikkat çekti. Cezaevine gönderildiğinde arkadaşlarının bulunduğu Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne değil, Sincan L Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildiğini belirten Newroz, özellikle arkadaşlarından uzak bir yerde çıplak arama işkencesinin yapıldığını dile getirdi. Newroz, böylelikle arkadaşlarının olası bir müdahale ve desteğinin önünün alınmak istendiğine işaret etti. Pandemi bahanesiyle L Tipi’nde 23 gün karantinada kaldığını ifade eden Newroz, “Karantina süreci 14 günken, keyfi bir şekilde biz hücrede 20 günden fazla tutulduk. 23 gün L Tipi’nde kaldıktan sonra Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderildim. Burada da arkadaşlarımın yanına verilmem gerekirken, bir hafta da burada hücrede kaldım. Bugün yaşanan bütün hak ihlalleri pandemiye dayandırılarak yapılıyor. Toplam bir aylık hücrenin ardından arkadaşlarımın yanına gittim” sözlerine yer verdi.   Mektup ve kitap verilmiyor   L Tipi’nde kaldığı süre zarfında kitap, dergi, gazete gibi haber alma hakkının karşılanmadığını aktaran Newroz, yemeklerin de yenmeyecek bir durumda olduğunu vurguladı. Arkadaşlarının yanına gittikten sonra onların desteğiyle koşulların daha yaşanabilir bir düzeye geldiğine dikkat çeken Newroz,  yaşanan hak ihlallerini sıraladı: “Kitaplarımız verilmiyor. Mektuplarımız ne içeriye geliyor ne de dışarıya. Dışarı çıktıktan sonra bütün arkadaşlarım, ‘Mektuplarımızı aldın mı?’ diye soruyordu. Oysa ben hiçbir arkadaşın mektubunu almadım. Gönderdiğimiz mektupların da gitmediğini öğrendim. Pul ile gönderdiğimiz mektupların gidip gitmediğinden bile haberimiz olmuyor, kayboldu deniyor bize. Taahhütlü gönderdiğimiz mektuplar ise ‘sakıncalı içerik’ gerekçesiyle bize geri gönderiliyor. Herhangi bir suç duyurusunda bulunduğumuz zaman ise hakkımızda soruşturma başlatılıyor. Kargoların iki haftada bir verilmesi gerekirken ayda bir veriliyor. Bazen de hiç verilmiyor.”   ‘F Tipi koşullarında kalıyorduk’   Pandemi gerekçesiyle sohbet, ortak alan, atölye gibi birçok hakları ellerinden alınırken, gardiyanların ise her koğuşu gezdikten sonra koğuşlarına rahatlıkla gelebildiğine dikkat çeken Newroz, pandemi gerekçesiyle bütün haklarının ihlal edilmesine karşı birçok yere suç duyurusunda bulunduklarını ancak herhangi bir karşılık alamadıklarını dile getirdi. “Dışarıda hayat devam ediyorken, içeride hayat tamamen durma noktasına gelmiş” ifadelerini kullanan Newroz, “F Tipi olmamasına rağmen F Tipi koşullarında kalıyorduk. 6 kişilik koğuşta 2 kişi aynı odada kalıyorduk ancak diğer arkadaşlarımızla hiçbir şekilde görüşemiyorduk. Normalde her gün en az 1 saat diğer arkadaşlarımızı görme hakkımız var. Hak ihlalleri bu noktaya kadar ulaştı” şeklinde konuştu.   Eylemcilere soruşturma   Gözaltına alındığı 27 Kasım tarihinden bu yana PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eylemlerine de dikkat çeken Newroz, grevdeki taleplerin karşılanması gereken talepler olduğunun altını çizdi. Olması gereken sürecin işlenmemesi sonucunda arkadaşlarının süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemlerine başladığını vurgulayan Newroz, “Tecridin kaldırılması için, hak ihlallerinin son bulması için, CPT’nin gelip bir rapor hazırlaması için arkadaşlarımız açlık grevindeler. Ama bugün ne tecrit kaldırıldı, ne hak ihlalleri son buldu ne de CPT gelip görüşebiliyor. Bu yüzden de açlık grevleri aylardır devam ediyor. Açlık grevine giren arkadaşlarımız hakkında soruşturma başlatılıyor. Ardından da eylem ve etkinliklere katılma cezası veriliyor, bazen de hücre cezası veriliyor. Bu tür soruşturmalarla ceza verdiklerini sanıyorlar. Dünyanın birçok yerinde devam eden açlık grevi eylemleri, bugün cezaevlerinde bir suç olarak görülüyor. Oradaki arkadaşlar yıllardır hak ihlallerini en yoğun şekilde yaşıyor” ifadelerini kullandı.   ‘Gardiyanların tacizine maruz kalıyoruz’   Newroz, açlık grevi eylemcilerine verilen iaşelerin yetersizliğine de dikkat çekerek, günde 3 limon, 15 gram şeker, tuz, karbonat ile 3 bardak çay verildiğini ifade etti. Grevcilere ayran yapılması için önceleri yoğurt verildiğini ancak onun da kaldırıldığını kaydeden Newroz, yoğurdun ancak 60’ıncı günden sonra verilebildiğini sözlerine ekledi. Newroz, eylemcilere günde bir defa sağlık kontrolü yapıldığını söyledi. Gardiyanların kendilerini sıklıkla sözlü tacize maruz bıraktığını vurgulayan Newroz, gardiyanlara cevap verildiğinde ise arkadaşlarının ceza aldığını belirtti.   ‘Hayatımda yaşadığım en kötü işkenceydi’   Çıplak arama işkencesinin hukuksuzluğuna vurgu yapan Newroz, çıplak arama işkencesinin bir yönetmeliğe dayandırıldığını ancak aynı yönetmeliği AKP Grup Başkanvekilinin reddedebildiğini aktardı. Hak ihlallerinin bir an önce son bulmasını istediğini dile getiren Newroz, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin de kaldırılması gerektiğini vurguladı. Newroz, yaşanan hak ihlallerinin herkes tarafından görüldüğüne işaret ederken, şunları söyledi: “Bir genç kadın olarak hayatımda yaşadığım en kötü işkenceydi benim için, çıplak arama işkencesi. Direkt onuruma yapılmış bir saldırıydı. Çıplak aramaya maruz kaldıktan sonra suç duyurusunda bulundum. Bunların tamamı kayıt altında. Resmi olarak ‘Orada çıplak arama yapılıyor’ denilmesini istiyorum. Bütün hak ihlallerinin ortadan kaldırılarak, Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasını istiyoruz.”