‘Reform da olsa hasta tutsaklara ilişkin olumlu şeyler olmuyor’ 2021-03-22 09:01:10     İSTANBUL -  İktidarın reform olarak açıkladığı  İnsan Hakları Eylem Planı’nın hasta tutsakları kapsayıcı nitelikte olmadığına dikkat çeken MATUHAY-DER’den Sebat Karul, “Reform değişse de ülkede bir şey değişmeyecek, çünkü hasta tutsaklara dönük olumlu şeyler olmuyor. Tecrit öldürüyor ve bu tecrit hasta tutsaklara uygulandığında ölümler daha hızlı oluyor” dedi.   Geçtiğimiz günlerde AKP-MHP hükümeti tarafından 9 amaçla hazırlanan “İnsan Hakları Eylem Planı” kamuoyu ile paylaşıldı. Planda sık sık “İnsan Hakları, denetim, rapor” sözcükleri geçse de cezaevlerinde olan ağır hasta tutsakların durumuna ilişkin herhangi bir amaç bulunmuyor. Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği’ne (MATUHAY-DER) gelen başvurulara göre Gebze ve Bakırköy cezaevleri başta olmak üzere cezaevlerinde 74 ağır hasta tutsak bulunuyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) ve MATUHAY-DER’in tuttuğu veriler Adalet Bakanlığı’yla paylaşılsa da bakanlığın hasta tutsakların durumuna ilişkin bir geri dönüşü veya kamuoyuyla paylaşılan bir çalışması da henüz yok.   Hasta tutsaklar yaşamını yitiriyor   Her hafta cumartesi günleri İHD Hapishaneler Komisyonu ve Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek amacıyla basın açıklaması gerçekleştiriyor. Geçen hafta cumartesi günü, Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi’nin gerçekleştirdiği açıklamada Hayrettin Yılmaz’ın ağır hasta tutsak grubunda olduğu ve serbest bırakılması talebinde bulunulmuştu. Fakat bir gün sonra Afyonkarahisar Cezaevi’nde bulunan Hayrettin Yılmaz yaşamını yitirdi. İHD verilerine göre 2020 yılı başından kasım ayına kadar 49 hasta tutsak cezaevlerinde yaşamını yitirdi.   Pandemi ile birlikte cezaevlerinde hak ihlalleri derinleşirken, tecrit koşulları da arttı. Cezaevinde yaşanan hak ihlalleri ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük ağırlaştırılmış tecride karşı tutsaklar 27 Kasım 2020’de süresiz-dönüşümlü açlık grevi başlattı. Cezaevi direnişi sürerken, MATUHAY-DER’den Sebat Karul, hasta tutsakların yaşamının yitirmesinin nedeninin cezaevlerindeki hak ihlalleri ve tecrit olduğunu söyledi.   ‘8 binin üzerinde hasta tutsak var’   8 binin üzerinde hasta tutsak ve 500’ün üzerinde kadın hasta tutsak olduğu verisini paylaşan Sebat, Marmara Bölgesi’nde ise 36 kadın ve 38 erkek hasta tutsak başta olmak üzere cezaevlerinde 200’ü aşkın hasta tutsak bulunduğuna dikkat çekti. Bakanlığın hasta tutsaklara ilişkin herhangi bir verisi bulunmadığını dile getiren Sebat, “Sürekli ertelenen bir tavır var bakanlık tarafından. Avukatlar aracılığıyla veriler ilgili bakanlıklara ulaştırılıyor fakat sonuç alma noktasında sonuç alamıyoruz. Milletvekilleri durumu ara ara Meclise taşıyor ” dedi MATUHAY-DER ve İHD ile ortak veri tuttuklarını ifade eden Sebat, bu verileri kamuoyuyla güncel olarak paylaştıklarını hatırlattı.   ‘Hasta tutsaklar tahliye edilmediği için yaşamını yitiyor’   Cezaevi koşullarının sağlıklı bireylerin dahi yaşayamayacağı kadar kötü koşullara sahip olduğunu vurgulayan Sebat, “Sağlık hakkından hiçbir şekilde yararlanılmıyor cezaevlerinde. Pandemi koşullarında hastaneye götürüldükten sonra 15 gün karantina da tutuluyor. Kendine bakamayacak hasta tutsakların durumu da iyice kötüye gidiyor. Yakın zamanda da 3 hasta tutsak yaşamını yitirdi. Afyon Cezaevinde Hayrettin Yılmaz vefat etti ve bu arkadaşımızın cezası 1 yılın altına düşmüştü. Adli Tıp Raporuna rağmen maalesef tahliye edilmedi ve vefat etti. Tutsaklar çok zor şartlar altında yaşamaya çalışıyorlar” dedi. Bakırköy Cezaevi’nde bulunan hasta tutsak Tenzile Acar’ın sağlık durumunun endişe verici olduğunu belirten Sebat, “Tenzile çok yakın bir zamanda Hepatit-B teşhisi konuldu. Ve tedavisi görülmüyor. Süreyya Bulut verem hastası ve durumu çok ciddi. Bizim ulaşabildiğimiz çok fazla hasta tutsak var”  bilgisini paylaştı.   ‘Cezaevi’nde bedenlerini açlığa yatırmak dışında seçenek yok’   Sebat, son infaz yasası paketini hatırlatarak,  hasta tutsakların tahliye olma umutlarının düştüğünü ve bu durumun tutsakları psikolojik olarak zorladığını aktardı. Tecridin sistematik bir işkence biçimi olduğunu kaydeden Sebat, “Suçundan dolayı, ‘şu kişiye tecrit uygulanabilir, şuna uygulanamaz’ diye bir mantık yürütmek insanlık dışıdır. Hak ihlalleri sürekli artarak devam ediyor. Açlık grevleri de hak ihlalleri ve tecride karşı yapılan bir eylem. Cezaevi koşulları bedenlerini açlığa yatırmak dışında yapılabilecek bir şey yok. İmralı’dan başlayarak Türkiye’nin tüm cezaevlerinde bu ihlaller oluyor. Ve tutsakların bu haklı taleplerinin sonuna kadar arkasındayız” dedi.   ‘Hasta tutsaklar tahliye olmazsa cezaevinden tabutlar çıkacak’   Hasta tutsakların bir an önce tahliye edilmesi gerektiğinin altını çizen Sebat, “Tutsaklar tahliye edilmediği takdirde cezaevlerinde tabutlar çıkmaya devam edecek. Bakanlığın da bu konuda bir adım atması gerek. Gebze Cezaevi’nde 9 tutsak koronavirüse yakalandı. Özellikle pandemi koşullarında hasta tutsakların amasız, fakatsız tahliye edilmesini talep ediyoruz” ifadelerine yer verdi.   ‘Reformlar değişse de hasta tutsaklara dönük tutum değişmiyor’   Adaletin herkes için olduğunu vurgulayan Sebat, reform söylemleri ve İnsan Hakları Acil Eylem Planına değinerek şunları aktardı: “Biz adalet derken onurlu bir adaletten bahsediyoruz. Eğer bir reform paketi varsa bu paket tüm cezaevlerinde ki insanlar için aynı eşitlikte olmalı. Fakat maalesef hasta tutsaklar için çok kısa ve yetersiz ibareler var. Bunun siyasi görüşü, ideolojik bakışı olmaz. Cezaevlerinde tutsaklar hastalar ve müdahale edilmediği zaman ölecekler bu kadar nettir. Bunu kabul etmek kendine insanım diyenin bu hak ihlallerini kabul etmemesi gerekiyor. Reformlar değişse de ülkede bir şey değişeceğini düşünmüyorum çünkü hasta tutsaklara dönük olumlu şeyler olmuyor. Bu nedenle herkesin üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekiyor.”   ‘Bu ülkede insanlık suçu işleniyor   Hasta tutsakların yaşadığı hak ihlalleri sadece insan hakları savunucularının üzerinde durması gereken bir konu olmadığına işaret eden Sebat, “Tutsaklar hasta ve sen ses olmayınca onlar ölecek. Ses olmak dışında başka alternatif yok. Bu ülkede insanlık suçu işleniyor ve bizim de bu insanlık suçuna karşı dayanışmaktan başka çaremiz yok. Çok nettir, tecrit öldürüyor. Bu tecrit hasta tutsaklara uygulanıyorsa daha hızlı bir şekilde ölümler gerçekleşiyor. Dışarıda bile ses olamazken onlar içeride bedenlerini açlığa yatırıyorlar. O yüzden biz dışarıdakilerde tutsakların sesine ses olmalıyız ki mücadele edebilelim ” şeklinde konuştu.