‘Çocuklarımızın talepleri kabul edilsin tecrit kalksın’ 2021-03-17 09:03:04     MANİSA - Cezaevlerinde süren açlık grevlerine dikkat çeken tutsak yakını Şükriye Kızıldağ, taleplerin kabul edilmesi çağrısı yaptı. Şükriye, “Kürt hiçbir şey yapmasın, siyasete girmesin, Kürt olmasın diyorlar ama biz varız. Çocuklarımızın taleplerini kabul etsinler” dedi.   Türkiye ve bölge kentlerindeki cezaevlerinde bulunan tutsakların, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uygulanan ağırlaştırılmış tecridin kaldırılması ve cezaevlerinde artan hak ihlallerinin son bulması talebiyle 27 Kasım 2020 tarihinde başlattıkları süresiz-dönüşümlü açlık grevi devam ediyor. Açlık grevleri karşısında hükümet sessizliğini sürdürürken, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, tutsak yakınları ve yurttaşlar, taleplerin karşılanması için çağrı yapıyor. Balıkesir Cezaevi’nde bulunan tutsak Ramazan Kızıldağ’ın annesi Şükriye Kızıldağ da açlık grevlerine dikkat çekti.   Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kalkması için tutsakların eylem yaptığını ifade eden Şükriye, “Çocuklarımızın cezaevinden cenazeleri çıkmasın. Çocuklarımızın taleplerini kabul etsinler, cezaevinde ölmesinler, onları serbest bıraksınlar. Biz bunu istiyoruz” dedi. Ramazan’ın 17 yaşında cezaevine girdiğini ve 26 yıldır tutsak olduğuna dikkat çeken Şükriye, “26 yıldır bütün cezaevlerini gezdirdiler. Biz birbirimize hasret kaldık. Ne anne evladını kucaklıyor ne de evlat annesini kucaklıyor. Biz de diğer insanlar gibi çocuklarımızı rahat büyütmek istiyoruz ama devlet baskı yapıyor çocuklarımıza. Çocuklarımızı ya öldürüyor ya da cezaevine atıyor” sözlerine yer verdi.   ‘Devlet kadınlardan korkuyor’   Devlet için çocuk, yaşlı, kadın, erkek fark etmediğini, her Kürt’ten korktuğunu kaydeden Şükriye, “Geçen gün 70 yaşın üzerindeki Barış Anneleri’ni de içeri aldılar. Kürtlerin siyaset yapmasını istemiyorlar. Bastırmaya, korkutmaya çalışıyorlar ama Kürtler korkmuyor. Kadınlardan daha fazla korkuyorlar” vurgusu yaptı.   ‘Biz anaların sesine ses vermiyorlar’   Ramazan’ın daha önce de 4 ay açlık grevine ve ölüm orucuna girdiğini, artık insanların açlık grevine girmesini istemediğini söyleyen Şükriye, “Çocuklarımız cezaevinde ölsün istemiyoruz. Kimsenin çocuğu ölmesin. Analar bunları her zaman söylüyor ama bizim sesimize ses vermiyorlar. Bedenen çok yıpranıyorlar. Oğlumla gurur duyuyorum, halkına ihanet etmedi sağ olduğum sürece hep cezaevine gideceğim. Ben ondan vazgeçmem onu her zaman destekliyorum” diye ifade etti.   ‘Abdullah Öcalan, tüm ezilenlerin önderidir’   Şükriye, konuşmasında açık görüş hakkının engellenmesine karşı 1995’te 3 ay süren açlık grevini hatırlattı. 27 Kasım 2020’de başlayan açlık grevinin ise Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin kalkması, avukatlarıyla görüştürülmesi ve Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için yapıldığına işaret eden Şükriye, “Abdullah Öcalan’ın cezaevinden çıkmasından önemli bir şey yok. Cezaevinden çıksa tüm sorunlar biter. Abdullah Öcalan sadece Kürtlerin değil tüm ezilen insanların önderidir” şeklinde konuştu.   Türkiye’nin dışında başka yerde bu kadar baskının olmadığının altını çizen Şükriye, “Artık savaş olmasın, kan dökülmesin, çocuklarımız ölmesin” çağrısı yaptı. Şükriye, “Kürt, Türk, Arap, Alevi, Ermeni kim olursa olsun, ölmesin istiyoruz. Biz çocuklarımızı öldürülsün diye doğurmadık, yaşamaları için doğurduk. Diğer insanların ne kadar hakkı varsa bizim de hakkımız var” diye belirtti.   ‘Tutsakların iletişim hakkına engelleme’   Sözlerinde, cezaevlerinde artan hak ihlallerine de işaret eden Şükriye, cezaevinde gazete, dergi verilmediğini, tutsakların radyolarına el konulduğunu, cezaevine götürdükleri kitapların ise alınmayarak geri gönderildiğini aktardı. Şükriye, “Koğuş aramalarını önceden daha az yapıyorlardı. Şimdi sık sık yapıyorlar. Keyfi uygulamalar yapıyorlar. Baskın sonrasında hücre cezası veriyorlar. Adalet Bakanlığı’na sesleniyorum. Adalet varsa uygulasın. Adalet herkese var bize yok mu?” diyerek tepkisini dile getirdi.   ‘Biz varız’   Cezaevinde çocuklarına bir şey olmasını istemediklerinin, tutsaklara yönelik uygulamaların ırkçılık olduğunun altını çizen Şükriye, şöyle konuştu: “Bu nasıl bir öfkedir ki insanların başına bu kadar şey getiriyor. Buna son versin diyoruz. Çocuklarımızın cezaevinden cenazesi çıkmasın. Kadın, çocuk içeride hasta olan var, onları bıraksınlar. Allah bizi Kürt yaratmış dilimiz Kürtçedir. Biz aslımızı, dilimizi kaybetmiyoruz. Kürt hiçbir şey yapmasın, siyasete girmesin, Kürt olmasın diyorlar ama biz varız. Çocuklarımızın taleplerini kabul etsinler, cezaevinde ölmesinler. Onları serbest bıraksınlar. Biz bunu istiyoruz.”