Halepçe'nin üzerinden 33 yıl geçti acılar da yaralar da ilk günkü gibi... 2021-03-16 09:01:54     Dicle Demhat- Filiz Zeyrek   HALEPÇE - Tarih 16 Mart’ı gösterirken Halepçe halkı elma kokusuyla gelen sessiz bir ölümü kokladı. Ölen binlerce kişi, ardından yaralı olarak kurtulanlar o an’ı asla unutmadı. Tanıklar, yaralılar, ailesini kaybedenler o anı anlatırken, bedenlerindeki ve ruhlarındaki acıyı da bu günlere taşıyor.   Kürt halkı tarih boyunca bir birçok katliamla yüz yüze kaldı. Katledilen çocuklar, kadınlar ve niceleri… Her katliamın ardından geriye kalanlar o acıyla yaşamaya devam ederken bir yandan da katliamcı zihniyetlere karşı ayakta durmaya devam etti. Bu katliamın en acılarından biri de Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin'in emriyle 16 Mart 1988'de Halepçe'de yaptığı katliamdı.   "Kimyasal Ali"  olarak tanınan Ali Hasan El-Mecid'in komutasında Halepçe kentinde yapılan katliamın sinayalleri daha önce verilmişti.    Kimyasal Ali lakaplı Ali Hasan El Mecid, 26 Mayıs 1987’de Baas Partisi yetkilileri önünde şu açıklamayı yapmıştı: “Sürgünleri tamamladığımızda, onlara (peşmergelere) her yerde saldırmaya başlayacağız (...) Küçük birimlerde çembere alacağız ve kimyasal silahlarla saldıracağız. Onlara kimyasal silahlarla sadece bir gün saldırmayacağım, 15 gün boyunca saldırmaya devam edeceğim...”   Elma kokusuyla etrafa yayılan zehirli gazda 5 bin kişi hayatını kaybetmiş, en az 7 bin kişiyse yaralanmıştı. Halepçe Katliamı’nın 33’üncü yıl dönümünde yaralı olarak kurtulanlar anlattı.   Katliam zamanı 18 yaşında olan Ruba Mihemed, katliamdan birkaç gün önce çocuğunun tedavisi için Süleymaniye’ye gittiğini ve ardından aldığı bir haberle tüm ailesini kaybettiğini öğrendiğini anlatıyor.    Halepçe'de Katledilen Aileler ile Dayanışma Derneği Kurul üyesi olan Ruba o anları şu cümlelerle anlatıyor:    “Halepçe Katliamı’ndan kısa bir süre önce evlenmiştim. O süreçte oğlum rahatsızlandı. Bende tedavi için Süleymaniye’ye gittim. O süreç içeresinde katliam olmuştu. Halen şimdi de söylerim keşke bende hiç çıkmasaymışım oradan. Çünkü bütün ailemi orada kaybettim. Eşim, ailesi, kardeşim, dayılarım hepsi orada şehit düştü. 18 yaşındaydım ve 2 yaşındaki çocuğumla tek kalmıştım. Ne yapacaktım nereye gidecektim, aklımda herhangi bir fikir yoktu. Birkaç kişiye ulaştım ve İran’a gittim. Oraya giderken yanıma hiçbir şey almamıştım. Yeniden bir düzen kurmak elbette zor oldu. Ama yapmak zorundaydım.”   Büyük zorluklar ve zor süreçler geçirdi Halepçe    Katliamın ardından çocuğunu yaşatmak için mücadele ettiğini söyleyen Ruba, Federe Kürdistan Hükümeti’nin katliam mağdurlarına sahip çıkmadığını söylüyor. Ruba, “Hükümet Halepçe katliamı mağdurlarına hiç sahip çıkmadı. Kendimi ele aldığımda ben ve bir çocuğum ortada kaldık. 3 ayda bir belirli bir bütçe veriyor ama bu yetmiyor. Açıkçası hükümet katliam mağdurlarına karşı ilgisiz davranıyor.  Bu ilgisizlik sadece bizim hükümette var. Neden ilgilenmiyor? Halepçe hiçbir yer gibi değil. Büyük zorluklar ve zor süreçler geçirdi Halepçe.  Evlerin tamamı yıkıldı viran oldu. Hükümet bunu düzeltmek için herhangi bir adım atmadı. En azından geriye kalanlar için bunu yapmalıydı” diyerek yaşadıklarını anlattı.   ‘Halepçe Katliamı ile Kürt halkına mesaj verildi’   Kürtlerin katliamlarla yüz yüze kalmaması için birlik olması gerektiğini vurguluyor Ruba. Halepçe ile yıllarca unutulmayan bir acı yaşatıldı diyerek, “Tüm dünyada Kürtler bir olsaydı bu tür katliamları yaşamayacak olacaktık. Tüm partiler başka devletlere medet umacaklarına kendi aralarında bir olsalar hiç kimseye ihtiyaç duyulmaz. Kimisinin çocukları, kardeşleri ailesi öldü bunların hepsi halk üzerinde psikolojik bir etki yarattı. Şimdi kimin evine gidersek gidelim herkes o katliamın izini taşıyor. 33 yıl geçti halen o aileler ne bir ev nede bir destek aldı doğru düzgün. Halepçe Katliamı ile Kürt halkına mesaj verildi. Yıllarca unutulmayacak bir acı bıraktı. Bence Halepçe İran’a satıldı ve Saddam buna zemin hazırladı. Böyle bir katliam yaptı. Çocuklar, gençler herkesi katlettiler” sözlerine yer verdi.    ‘Bununla yaşamak çok zor’   Katliam sürecinde Halepçe’de olan Şuna Hememi de yaralı kurtulanlardan. 33 yıldır ilaçla ayakta duran Şuna, gözlerinden ameliyat olması gerektiğini söyleyerek, “33 yıldır ilaç kullanıyorum. Ve bununla yaşamak çok zor. Her şeyimizi kaybettik ve bunun üzerine kimsede bize sahip çıkmadı.  Hükümet doğru düzgün bir hastane bile kurmadı. Bu kimyasal silah için etkileyici bir ilaç getirmedi. Bütçemiz var olan ilaçlara yetmiyor. Annemi babamı kardeşlerimi bu yüzden kaybettim. Şimdi iki kişi kaldık ve bizlerde ömür boyu bu ilaçları kullanmamız gerekir” diye belirtti.   Şuna, “Kürtleri sahiplenen kimse yok. En önemlisi de biz Kürtler bir birimize sahip çıkmıyoruz. Sorumlular bir gün olsun bizi sormadı. Hükümete sesleniyorum bize sahip çıksın” sözleriyle anlatımını sonlandırdı.    ‘Katliamda 8 aylıktım’   Halepçe Katliamı olduğunda 8 aylık olan Rojna Miheme Emin ise, eski sağlına bir daha kavuşmadığını ve annesini babasını katliamda kaybettiğini dile getirerek,  “Yaralı olarak kurtuldum. Yaşamımızı herkes bilir. Kimyasalın etkisinde olan herkes gibiyim. Kimyasal silahın etkisinde olanlar için bir hastane kurulması gerekiyordu. İyiye mi gidiyoruz kötüye mi gidiyoruz bilemiyoruz. Kimsenin de bunun için bir bilgisi yok. Tedavi için arada İran’a gidiyordum. 6 senedir gidemiyorum. Bir hükümet düşünün kendi halkı için herhangi bir adım atmıyor. Bu hükümet peki ne yapıyor? Hizmet verdiklerin de de kendi partilerinde olanlar için veriyorlar. Katliam olunca ben 8 yaşındaydım. Annem orada yaşamını yitirdi ardından babam ve iki abim. Bir abimin de şuan durumu çok kötü. Hükümet durumu kötü olan abim için de herhangi bir adım atmıyor yardımcı olmuyor” dedi.   ‘Hükümet Halepçe’ye sahip çıkmalı’   “Saddam’ın gerçekleştirdiği katliam Kürtleri dağıtmak içindi. Fakat ondan önce de şunu belirtmek gerekir. Kürtler zaten kendi aralarında anlaşmıyor.  Neden biz kendi aramızda birlik olmuyoruz?” diye soran Rojna sözlerini şöyle sonlandırdı; “Kendi halkına bu hükümet neden yardımcı olmuyor? Bunu sormak gerekir. Gücü olan zaten ülke dışına çıkarak tedavi oluyor. Gücü olmayanda bizler gibi oluyor. Halepçe Katliamı’ndan kurtulan biri olarak hükümete sesleniyorum: Şehit ailelilerine ve yaralılara sahip çıksın. Her katliamın yıl dönümünde çıkıp konuşmakla olmuyor.”