Diyarbakır şüpheli kadın ölümlerinde 3’üncü sırada 2021-03-12 09:02:29   Şehriban Aslan   DİYARBAKIR - SAMER Koordinatörü Yüksel Genç, Türkiye’de intihar oranlarının gittikçe arttığını ve özellikle bölgede daha da yükseldiğini kaydetti. Yüksel, Diyarbakır’ın şüpheli kadın ölümleri açısından 3’üncü sırada yer aldığına vurgu yaptı.   Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi tarafından Türkiye’de gerçekleşen intiharlara ilişkin hazırlanan rapor açıklandı. Raporda, AKP iktidarında intihar vakalarında yüzde 48 artış yaşandığını, her hafta en az 65 kişinin intihar ettiği yer aldı. Ayrıca raporda 2002’de 2 bin 301 kişinin çeşitli sebeplerle yaşamına son verdiği, 2019’da ise bunun 3 bin 406’ya yükseldiği ve intihar edenlerin yüzde 42’sinin faili meçhul olduğu belirtildi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş yapılan 2017 ve 2019 yılları arasında 9 bin 916 kişi, 2002 ve 2019 yılını kapsayan AKP iktidarındaki toplam 53 bin 425 intihar sonucunun tek başına yüzde 19’unu oluşturduğu raporda kaydedildi.   Raporda, intihar nedenleri içinde en büyük oranı ekonomik kriz oluşturuyor. 2002 ve 2019 arasında geçim zorluğu nedeniyle intihar eden 4 bin 801 kişi, bu intiharların yüzde 17’sine tekabül eden 798’i 2017 ve 2019 yıllarında yaşandı. Ekonomik kriz nedeniyle intihar eden kişi sayısı 2017 ve 2019 yılları arasında yüzde 38 arttı. 2017’de 232 kişi ekonomik gerekçelerle hayatına son verirken bu sayı 2019’da 312’ye yükseldi.   Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi (SAMER) Koordinatörü Yüksel Genç, kendilerinin de yaptıkları araştırma esnasında çarpıcı rakamlarla karşılaştıklarını ve bunun ilerleyen zamanlarda toplumda büyük yaralar açacağını ifade etti.   ‘İntihar oranları yükselmeye devam ediyor’   Türkiye’de 2018 yılının sonrasında intihar vakalarında ciddi bir artış gözlendiğini belirten Yüksel, özellikle 2020 ve 2021 yılının ilk ayları içerisindeki artışın görmezden gelinemeyecek olduğuna dikkat çekti.  Yüksel, “Son üç yılda intihar vakalarının yükselmesinin en büyük nedenlerin biri ülkedeki sosyal, siyasal ve ekonomik atmosferle ilgilidir. TÜİK verilerinden yola çıkarak daha önce yaptığımız intihar çalışmalarıyla bildiğimiz kadarıyla en etkili neden; geleceğe dönük karamsarlık ve anı yaşarken açığa çıkmış çaresizlik ve yalnızlık duygularının çok fazla derinleşmiş olmasıdır. TÜİK verilerinde intiharın büyük bir kısmının nedeni bilinmiyor. İkinci veri geçim sıkıntısı, iş iflasları, duygusal ilişkiler, aile meselelerinin ortaya çıkardığı çözümsüzlüklerdir. İnsanların kendi geleceklerine dönük yüzde 80 oranında karamsar ve kaygılı oluyor. Bu oran inmesi gerekirken gittikçe artmaya devam ediyor” dedi.   ‘İntihara münferit olay gibi bakılmamalı’   Türkiye’de intihar vakalarına kişisel sorunlar, anlık daralmalar, duygusal durumlar veya münferit durumlarmış gibi yaklaşıldığını ifade eden Yüksel, bunun yanlış olduğunu, çözüm bulabilmek için siyasal ve sosyal temsili yapanların sistemle bağını kurmak zorunda olduğunu belirtti. Yüksel, “Tek tek gibi görünen intiharlar aslında Türkiye’de bir toplumsal kimliğin geçişinde ki sağlıksızlığa da işaret ediyor. Dikkat ederseniz sistemsel sorunların en fazla arttığı zamanda intihar vakaları da artıyor” ifadelerine yer verdi.   İntihar yaşı düşüyor!   Son yaptıkları araştırmaya değinen Yüksel, kız çocuklarında 15-19 yaş aralığında erkekler içinse 18-27 yaş aralığında intiharların zirve yaptığını belirtti. Yüksel, “Çocuklar ergenlikten büyümeye geçerken içinde yaşadığı toplumun daha fazla farkına varıyor. Sorun ve sıkıntılarla baş etme sorgularına başlıyorlar ve bu da onlar için bir neden oluyor. Eğer gençlik yaşadığı ortamda yaşama daha güvenli bakıp önünün açık olduğunu görse bu yaşlardaki intiharlar bu kadar yaygın olmayacaktır. Türkiye’de geçiş dönemlerinin sağlıklı atlatılabilmesi için sistem mekanizmasından sorumlu olanlar, bu geçiş sürecinin desteklenmesi için maalesef ciddi etkinlikler yok. Türkiye’de bu konuda çok ciddi bir zaaf var. Bu geçişlerin sanki kendiliğinden geçmesi gibi sorumsuz bir akıl var. Bu böyle devam ederse ne yazık ki ciddi yaralanmalar söz konusu olacak” diye kaydetti.    ‘İntiharlar politik bir yerden değerlendirilmeli’   “Ülkede intihar vakaları bilgisi en çok İstanbul, İzmir, Ankara’dan gelse bile oransal olarak baktığımızda Dersim, Ardahan, Burdur, Edirne, Aydın daha yüksek” diyen Yüksel, bölgeye bakıldığında ise açık ara bir şekilde Diyarbakır, Antep ve Urfa’da çok fazla intiharın yaşandığını gözlemlediklerini vurguladı. Kadın intiharlarında Diyarbakır’ın ülkede ilk üçe girdiğine işaret eden Yüksel, “Maalesef Antep ve Urfa da hemen Diyarbakır’ın arkasından geliyor. Kadın intiharlarının ana ekseninde anlamsızlık, geleceksizlik yatıyor.  Fakat kadınlarda mı ya da erkekler de mi intihar oranı daha yüksek diye sorsanız erkekler de daha yüksek oluyor. Ve maalesef Türkiye’de öyle bir sistem var ki erkek kadını katlediyor ama erkeğin kurduğu sistem ise erkeği öldürüyor. Böyle paradoksal ve kimseye iyi gelmeyen döngü var. İntiharların nedenleri ne olursa olsun politik bir yerden değerlendirilmesinin zorunlu olduğunu düşünenlerdenim” dedi.   ‘Güçlendirmek yerine güçsüzleştiriliyor’   Yüksel son olarak, “Özetle şunu diyebiliriz aslında; Türkiye’de intiharların son yıllarda artmış olmasının nedeni tam olarak sistemsel yapıyla ilgilidir. Parçalanma yerine yenisini ikame edememe halinin ortaya çıkardığı kaygılardır. Günümüz gençlerini güçlendirmek yerine güçsüzleştirmekte rol oynanıyor” diye konuştu.