Susma hakkını kullanmak 'örgütsel tavır'mış 2021-03-09 14:10:10   DİYARBAKIR - Gözaltında olan MEBYA-DER üyelerinin emniyette susma hakkını kullanmaları, “örgütsel tavır” olarak nitelendirildi.   Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 27 Şubat ve 3 Mart tarihlerinde Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği'ne (MEBYA-DER) yapılan operasyonlarda 29 kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınanlardan 5 kişi adli kontrol tedbiriyle serbest bırakılırken 7 kişi tutuklandı.   İlk operasyonda gözaltına alınan derneğin eşbaşkanları Yüksel Almas ve Şeyhmus Karadağ ile Murat Üzgün, Emine Aksoy ve Ayşe Çelikbilek; ikinci operasyonda gözaltına alınan Mehmet Nur Savaş, Mustafa Karahan, Sait Börta, Ayşe Tutmaz, Hülya Varan, Mehmet Yıldız, Fehim Azak, Mustafa Uyguner ve Taylan Aslan adliyeye sevk edildi.   Adliyeye sevk edilmeden önce emniyette ifadeleri alınanların susma hakkının engellendiği ve yönlendirilmeye yönelik soruların sorulduğu bilgisi edinildi.   ‘Rahatsızlığı olan müvekkiller var’   Müvekkillerinin gözaltında savunma haklarının engellendiğine dikkat çeken avukat Muhittin Muğuç, ayrıca müvekkillerinin sağlık sorunu olduğunu belirtti. Muhittin, “Ayşe Tutmaz’ın böbrek sorunu olduğundan kaynaklı bir kaç kere hastaneye kaldırıldı. Hülya Vural’ın kronik rahatsızlığı ve 55 yaşındaki Aysel Pehlivan’ın da kalp rahatsızlığı var. Ayrıca müvekkiller susma haklarını kullanmak istedikleri için bu örgütsel tavır olarak değerlendirildi. Bunun üzerine ikna edilmeye çalışılıyorlar. Ucu açık sorular sorulup yönlendirilmeye yönelik sorular soruluyor. Bu da hukuka aykırıdır. Susma hakkı anayasal bir haktır. Gözaltında savunma hakkı ihlal edilmiştir’ dedi.    Muhittin son olarak kendisine ve diğer avukatlara açılan soruşturmaya dönük savcılığın avukatları şüpheli haline getirdiğini ve avukatların mesleklerini yapmalarının, savunma ve savunulma hakkının engellendiğine dikkat çekti.    Avukat Aslıhan Bulut ise müvekkili olan Aysel Pehlivan’a çatışmada yaşamını yitiren kızına ilişkin, “Kızını kim yıkadı? Sen mi yıkadın” sorusunun sorulduğunu söyledi.