Diyarbakırlı kadınlardan çağrı: Kürtçe konuş, yaz, oku 2021-02-19 09:01:49     Gülistan Azak - Sema Çağlak   DİYARBAKIR - 21 Şubat Dünya Anadil Günü’nde Türkiye’de yaşayan halklara Türkçe dışında bir seçenek bırakılmadığına dikkat çeken Diyarbakırlılar, asimilasyona karşı Kürtlere “Kürtçe konuş, yaz, oku” çağrısında bulundu.   Halk ve toplulukların varoluşsal kaidesi ve aynı zamanda kültürel taşıyıcısı olan diller, ulus devletlerce homojen ulus yaratma hedefiyle farklı etnik ve dinsel topluluklara yönelik başvurulan tek tipleşme politikalarının kıskacında. Bugün dünya genelinde konuşulan 6 bin farklı dilin yüzde 43'ü yok olmak üzereyken, dil bilimciler her iki haftada 1 dilin yok olduğunu söylüyor.   Tehdit altındaki dilleri korumak ve çok dilliliği teşvik etmek amacıyla Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 2000'de 21 Şubat’ı Dünya Anadil Günü ilan etti. Yine azınlıkların dillerinin korunmasına dair 1966 tarihli Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 27. maddesi, 1960 tarihli Eğitimde Ayrımcılığa Karşı Sözleşme’nin 5. maddesi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) belgeleri, Lahey Tavsiyeleri, Avrupa Konseyi belgeleri gibi birçok yasal düzenleme ve sözleşme de mevcut.  Fakat halen birçok halk anadilinde eğitim ve sağlık hizmeti alamadığı gibi hukuk gibi toplumsal yaşamın diğer alanlarında da dillerine dair haklardan yoksun. Tüm bu haklardan yoksun dillerden biri de Kürtçe…   Dünya Anadil Günü vesilesiyle Diyarbakırlılara Kürtçe’nin içinde bulunduğu koşulları, anadilde eğitimin önemini sorduk.   ‘Kürtçe eğitim dili olmalı’   Ayfer Ağaçtutan, dil ayrımcılığının olmaması gerektiğini ve herkesin anadilinde eğitim alması gerektiğini vurgularken, asimilasyona karşı yaşamın tüm alanında Kürtçe konuşmaya özen gösterdiklerini ifade etti. Ayfer, “Kürtçe Kürtler için ekmek ve su gibidir. Evde Kürtçe konuşuyoruz Çocuklarımın asimilasyon ağına takılmaması için Kürtçe eğitim almalarını istiyorum. Her dil bir insandır. Bu nedenle dil ayrımı yapılmamalı ve herkes kendi dilini konuşmalıdır. Sadece Kürtçe değil tüm diller önemlidir. Dilimi konuşmadığım zaman kendimi iyi hissetmiyorum” dedi.   ‘Dilin yaratıcısı ve koruyucusu kadındır’   Kadınlar tarafından oluşturulan dillerin koruyucularının da kadınlar olduğunu vurgulayan Ayfer, “Her kadın kendi dilini korumalı ve geliştirmeli. Çünkü bu sorumluluk dilin yaratıcısı kadının kendisine aittir. Çocuğu olan kadınlar da özellikle çocuklarıyla kendi dillerinde konuşmalarını sağlamalı ve geleceğe taşımalıdır” ifadelerini kullandı.   ‘Asimilasyona karşı gerekli çaba gösterilmeli’   Newroz Ağaçtutan ise anadilin korunması ve geliştirilmesi için gençlere büyük görevler düştüğüne dikkat çekerek, “Maalesef pek çok Kürt ana dilini konuşmuyor. Bu topraklarda yaşıyoruz ancak dilimizi konuşamıyoruz. Asimilasyonun neden olduğu bu durum kabullenilmemeli ve gerekli çaba gösterilmelidir. Bu nedenle özellikle gençlere büyük sorumluluk düşmektedir. Yeni nesil bu soruna karşı çaba göstermez ise dilimiz yok olacaktır. Bunun önüne geçmemiz için de Kürtçe’nin resmi dil olmasını sağlamalıyız. Böylelikle dilimizde de eğitim görebiliriz.  Ayrıca tüm gençler mutlaka Kürtçe dil kurslarına katılarak diline sahip çıkmalıdır” sözlerine yer verdi.   ‘Kürtçe önündeki engel ve yasaklar kaldırılmalı’   Adile Kaya da Kürtçe üzerindeki asimilasyon politikalarına dikkat çekerek,  Kürt oluklarına ve dillerinin Kürtçe olduğuna dikkat çekti. Kürtlerin “Kürtçe bilmiyorum” demek yerine, “Dilimi nasıl öğrenmeliyim, geliştirmeliyim” diye sorması gerektiğini söyleyen Adile, “Bunun için uğraş verilmeli. Evet asimilasyon var ancak bu dilimizi öğrenmemiz ve sahip çıkmamız önünde bir aşılmaz bir engel değildir. Kürtçenin eğitim alınması önündeki engeller ve yasaklar kaldırılmalı” diye belirtti.   ‘Kürtçe resmi dil olmalı’   Yaşamın her alanında anadilin konuşulması gerektiğini belirten Emine Baydın, “Pek çok Kürt anadilini bilmiyor. Bu yüzden dilimiz çöküşün eşiğinde. Buna engel olmak için çalışmalar yapılmalı. Elbette öncelikle bu konuda eğitim de geliştirilmelidir. Pek çok devlet kurumlarında Türkçe bilmeyenlerin yaşadıkları zorlukları biliyoruz, görüyoruz. Biz Kürtler küçük bir millet değiliz. Bu nedenle Kürtçe resmi dil olarak kabul edilmeli. Her yerde Kürtçe konuşulmalı, Kürtçe okumalı” diye kaydetti.   ‘Kürtçe konuş, yaz, oku’   Neriman Demirkol da her insanın anadilinde konuşma hakkı olduğunu hatırlatarak, “ Dilim benim için her şeydir. Sudur, havadır, candır. Ne yazık ki dilimiz hala ‘bilinmeyen dil’ olarak tanımlanıyor. Eğitim alanında da yasak olduğu için çocuklarımız, gençlerimiz dillerinde konuşamıyor. Bu soruna karşı yapılacak olan evde, dışarıda, işte Kürtçe konuşmak, yazmak, okumaktır” diye konuştu.