Doğayı canlandıran kadın: Afrodit 2021-02-16 09:06:03     HABER MERKEZİ - Mitolojide, nasıl doğduğuna dair iki farklı efsaneye yer verilen Afrodit, insanların birbirine sevgiyle yaklaşmasını sağlarken, diğer yandan yeryüzündeki her şeyi diriltme, canlandırma, süsleme ve doğayı çiçeklerle donatması ile bilinir.    Antik Yunanlıların Aphrodite, Latinlerin ise Venüs adını verdikleri “Aşk ve Güzellik” tanrıçası Afrodit, insanların birbirlerine sevgi ile yaklaşması için üzerlerine aşk iksirini damlatan, çiçekleri ve ağaçları baharda rengarenk donatarak, doğayı canlandıran üretkenliğiyle bilinir. Güzelliği ve sevgiyi simgeleyen Afrodit’in nasıl doğduğu ile ilgili iki farklı efsane vardır.     Tanrıça olarak kabul edilir   Bu efsanelerden biri Yunan mitolojisinde yer alır. Tanrı Uranus (Gök), Gaia’dan (Toprak Ana) olan çocuklarını doğar doğmaz toprağa gömmekte ve toprak ana bu yüzden korkunç sancılar çeker. Gaia, son oğlu Kronos’a bir tırpan verir, o da bu tırpanla babasının hayalarını keserek denize atar. Onların düştüğü yerdeki dalga köpüklerinden Afrodit doğar. Afrodit, bir sedef kabuğunun içinden çıkıp, ilk olarak Kythera Adası’na uğrar ve oradan Kıbrıs’a geçer. Afrodit’i Horalar (doğada zamanı simgeleyen üç tanrıça) karşılar. Tanrıçalar, Afrodit’i giydirip, süsler, başına altın bir taç koyar, iki güvercinin çektiği bir arabaya bindirip Olympos’a gönderir. Toplantı halinde olan tanrılar, Afrodit’in güzelliği karşısında şaşırır ve onu yeni bir tanrıça olarak kabul eder.    Doğayı çiçeklerle donatır   Afrodit, sadece Olympos’taki ölümsüzlerin değil, tüm ölümlülerin de hayranlığını kazanır. Aşk tanrıçasının egemenliği tüm doğada geçerli olur. Yeryüzündeki her şeyi dirilten, canlandıran odur. Dünyayı o süsler, güzelleştirir, doğayı çiçeklerle donatır.    Zamanla aşk tanrıçası olur   Diğer efsaneye göre ise Afrodit, Okeanos’un kızı Dione ile Zeus’un birlikteliğinden meydana gelir. Öyle ki annesi savaşta yaralanan Afrodit’i sever, okşar ve akan kanını öperek onu iyileştirir. Afrodit, verimlilik tanrıçası olarak doğar, zamanla aşk tanrıçası olur. Altın diye tanımlanan Afrodit, her zaman gülümseyen, işveli, cilveli, gönül alıcı özellikleriyle de çok sevilir.    Afrodit’e tuzak kurulur   Ateşin ve zanaatkarların tanrısı Hephaistos ile evlenen Afrodit, savaş tanrısı Ares ile birlikte olur. Her şeyi gören Güneş tanrısı Helios ise bunu hemen Hephaistos’a bildirir. Bu haberi duyan Hephaistos, demir ocağına gider ve kırılmaz, çözülmez zincirden bir ağ örer. Bu ağı yatağına tuzak kurmak için kullanan Hephaistos, evinden Lemnos’a doğru yola çıkar. Pusu’da Hephaistos’Un gittiğini gören Ares ise hemen Afrodit’in yanına gider. Afrodit ve Ares için yatağa uzandıklarında birden ağ üzerlerine kapanır. Tüm çabalarına rağmen ağın içinden kurtulamazlar.    Afrodit’e karşılık hediyelerin iadesi istenir   Helios tüm olan biteni ise Hephaistos’a gördüklerini hemen anlatır. Hephaistos ise Lemnan’a varmadan geri döner ve tüm tanrıları evine çağırır. Zeus’a verdiği değerli hediyeler kendisine verilmediği müddetçe Afrodit’i serbest bırakmayacağını ilan eder. Buna karşılık Zeus ise bu işe karışmayacağını belirtir. Afrodit’i gören ve ona aşık olan Poseidon ise Ares’e olan kıskançlığını gizleyerek, Hephaistos’a acımış gibi yaparak, “istenen hediyeleri getirmesi için Ares’e serbest kalışına karşılık ben kefil oluyorum” der ve şunu ekler: “Ancak bunu yapamazsa, Afrodit ile evlenerek borcumu ödemeye şimdiden hazırım.”   Bu şekilde özgürlüğüne kavuşan Ares Trakya’ya, Afrodit ise yıkanıp tekrar Paphos’a gider. Afrodit’in savaş tanrısı Ares’le birleşmesinden Phobos(bozgun) ve Deimos (korku) ve Harmonia doğar.     Afrodit’in tanrı ya da ölümlü birçok sevgilisi olur. Tanrı Hermes ile beraberliğinden Hermaphroditos doğar. Bunun yanı sıra Adonis ve Ankhises ile ilişkileri olur. Frigya prensesi kılığına girerek ilişki kurduğu Ankhises’ten olan çocuğu Aeneas ve diğer bir başka tanrı çocuğu Eros en ünlü çocuklarıdır.    Afrodit’in sırrı   Homeros, Afrodit’in sahip olduğu niteliklerin sırrını tanrıçanın sahip olduğu büyülü göğüslükte olduğunu düşünür. Günün birinde Hera bu göğüslüğü Zeus’un aklını çelmek için Afrodit’ten ister.  Bunun üzerine tanrıça nakışlı göğüslüğünü çözerek Hera’ya verir. Alacalı bulacalı bir kurdele olarak nitelendirilen bu göğüslüğün içinde sevgi, istek, şakalaşma ve aşk vardır.     Tanrıçaların kıskançlığı    Afrodit’in eşsiz bir güzelliğe sahip olması, birtakım tanrıların, özellikle de tanrıçaların kıskançlığını çekmesine neden olur. Hera ile Athena, Afrodit kadar kendilerinin de güzel olduklarını ileri sürer. Bir gün tanrılar Peleus ile Thetis’in düğününde hazır bulunurken, Kavga Tanrısı Eris çağrılmadığına kızar ve üzerinde “en güzel tanrıçaya” yazısı bulunan altın bir elmayı masanın ortasına atar. Hera, hemen elmayı kaparsa da Athena ile Afrodit buna tepki gösterir. Afrodit bu sorunda Zeus’un hakemliğini ister. Zeus her üç tanrıçayı da kırmak istemez. Üçünü de sevdiğini, birini öbüründen ayırt edemeyeceğini, hakem olarak İda Dağı’nda çobanlık yapan Paris’i seçtiğini söyler. Bunun üzerine Paris’in hakemliğine başvurulur.    Truva savaşı başlar   Üç güzel tanrıça, genç erkeğe reddedilmesi imkânsız şeyler vaat eder ancak Paris, Afrodit’in vaat ettiği Helena’nın aşkını seçer. Ve altın elmayı Afrodit’e verir.  Bunun sonucu olarak da Paris Sparta’ya giderek Helena’yı kaçırır. Böylece Homeros’un İlyadası’nda anlattığı büyük Truva Savaşı başlamış olur.