Cumartesi Anneleri: Canımızdan çok sevdiğimiz insanlarımızı arıyoruz 2021-02-06 13:08:47   İSTANBUL- Cumartesi Anneleri eylemlerinin 828’inci haftasında gözaltında kaybedilen Maksut Tepeli ‘nin akıbetini sordu. Maksut Tepeli’nin eşi Şehriban, kayıplarını aramaktan asla vazgeçmeyeceklerini “Canımızdan çok sevdiğimiz insanlarımızı arıyoruz” sözleriyle belirtti.   Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılmasını talep etmek amacıyla, “Failler belli, kayıplar nerede” sloganıyla her hafta düzenledikleri eylemlerinin 828’incisini bu hafta da pandemi dolayısıyla sosyal medya hesapları üzerinden online olarak gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde, İstanbul’da gözaltında kaybedilen TÖB-DER üyesi eğitimci Maksut Tepeli’nin akıbeti soruldu.   ‘Yoğun kan kaybetmesine rağmen işkence edildi’   Eylemde ilk olarak konuşan Maksut Tepeli’nin eşi Şehriban Tepeli, 37 yıldır kayıplarını aradıklarını belirterek, “Karakol kuran polisler tarafından ateş açılarak yaralanmıştı. Yoğun kan kaybetmesine rağmen hastane yerine battaniyeye sarılarak Gayrettepe siyasi şubeye işkenceye götürülmüştü” ifadelerini kullandı. Maksut’a işkence eden polislerin isimlerinin dosyada bulunduğunu fakat polislere hiçbir soruşturma açılmadığını söyleyen Şehriban, 2015 yılında Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını 2017 yılında dosyanın zaman aşımına uğradığını kaydetti.  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurduklarını belirten Şehriban, AİHM’den de henüz bir sonuç gelmediğini aktardı.   Anayasa Mahkemesi’nin zaman aşımı vermesinin kendi acılarının zaman aşımına uğraması anlamına gelmediğinin altını çizen Şehriban, “Biz kayıplarımızı aramaya devam edeceğiz” diyerek Maksut ’un kızı için yazdığı şiiri okudu.   ‘Torunlarıma gösterecek bir mezarım olsun’   Şehriban, “Benim kızım 39 yaşında hala babasının gelmesini bekliyor. Bunun yanında torunlarım oldu, torunlarım da gelecek haftayı bekliyor. Biz biliyoruz artık eşim gelemeyecek. Ama torunlarıma ve kızıma gösterecek bir mezar olmasını istiyorum. Bundan daha insancıl hiçbir şey olamaz” dedi.   ‘Empati duymanızı istiyorum’   Şehriban, iktidara seslenerek, “Siz eski, kötü bir eşyanızı kaybettiniz mi? onu bile aradınız. Biz canımızdan daha çok sevdiğimiz insanlarımızı arıyoruz. Biraz olsun empati duymanızı istiyorum” diye konuştu.   Ailenin avukatı Gülseren Yoleri, Maksut ’un hikayesini paylaşarak, “Mezar yeri bulunana kadar hukuk mücadelesi devam edecek” dedi.   ‘Zamanaşımı en büyük engel’   Bu haftaki basın metnini Cumartesi İnsanlarından Hepgül Bozoğlu okudu. Hepgül, Türkiye’de gözaltında kaybetmelerle ilgili yürütülen mücadelede karşılaşılan en önemli engellerden birinin zamanaşımı uygulaması olduğunun altını çizdi. Bu uygulamanın hukuki girişimleri sonuçsuz bıraktığını söyleyen Hepgül, “Oysa uluslararası hukuka göre hangi tarihte işlenmiş olursa olsun, insanlığa karşı suçlar yönünden zamanaşımı süresi uygulanamaz. İç hukukta zamanaşımını haklı göstermek için gerekçeler ileri sürülemez. İnsanlığa karşı suçları teşvik eden, suça katılan, suçların işlenmesine hoşgörü gösteren kamu görevlileri zamanaşımı uygulamasıyla cezasız bırakılamaz” hatırlatmasında bulundu.   Zamanaşımına bırakılan Maksut Tepeli dosyası   “Zamanaşımı; unutmaya, affetmeye, vazgeçmeye dairdir. Biz kuşaktan kuşağa aktardığımız mücadelemizle çeyrek asırdır haykırıyoruz: unutmuyoruz, affetmiyoruz, vazgeçmiyoruz” diyen Hepgül, 828’inci haftada zamanaşımı devreye sokularak adaletin tecellisinin engellendiği Maksut Tepeli dosyasını kamuoyu ile paylaştı. Hepgül, Maksut Tepeli’nin öğretmen olduğunu kaydederek, Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği ( TÖB-DER) üyesi olduğunu ve 4 Şubat 1980 tarihinde görev yaptığı Erzincan'da tutuklanarak 4 ay sonra serbest bırakıldığını hatırlattı.   ‘Hastane yerine karakola götürüldü’   Makut’un 2 Şubat 1984 tarihinde İstanbul Küçükbakkalköy’deki arkadaşının evine giderken karakol kuran polislerin açtığı ateş sonucu yaralandığını dile getiren Hepgül, “Yoğun kan kaybetmesine rağmen hastaneye değil, bir battaniye içinde Gayrettepe Siyasi Şube’ye götürüldü. Aynı dönemde gözaltında bulunan üç tanığın beyanlarına göre Tepeli, 5 Şubat 1984 tarihinde Gayrettepe Siyasi Şube’de gördüğü ağır işkence sonucu koma halinde Haydarpaşa Askeri Hastanesi’ne kaldırıldı ve kendisinden bir daha haber alınamadı” diye konuştu.   ‘Dava AİHM’e taşındı’   Gözaltına alındığı inkar edilen Maksut’un izini süren ailesi ve avukatlarının olaydan 22 yıl sonra onun 6 Şubat 1984 tarihinde Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde öldüğü bilgisine ulaştığını anımsatan Hepgül, üç yıllık ısrarlı girişimler sonucunda da resmi makamların, Maksut’un Helvacıdede Kimsesizler Mezarlığı’na defnedildiği açıklanmak zorunda kaldığını belirtti. Maksut’un defin yerinin açıklanmamasından dolayı mezarının halen bulunamadığına dikkat çeken Hepgül, etkin yürütülmeyen soruşturmaya ilişkin şunları aktardı:   “Tanıklara rağmen, belgelere rağmen ailenin şikayeti üzerine açılan üç soruşturma da takipsizlikle sonuçlandı. Maksut Tepeli’nin yaralanması ve sorgulanmasında görevli polisler Rahmi Kaya, Servet Bozkurt, Hasip Dönmez, Zafer Elemen, Şeyhmuz Altın, İlhami Öztürk ve Hikmet Taşdelen hakkında hukuki bir süreç işletilmedi.2015 yılında aile, Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. AYM,  2017 yılında başvuru ile ilgili zaman bakımından kabul edilemezlik kararı verdi. İç hukuktan sonuç alınamayınca dava AİHM’e taşındı.”   ‘Uluslararası hukuka aykırı davranılıyor’   Adli makamları göreve çağıran Hepgül, Maksut Tepeli’nin gözaltında kaybedilmesinin insanlığa karşı işlenmiş suç kapsamında olduğunu vurguladı. Hepgül, zamanaşımının devreye konularak uluslararası hukuka aykırı davranıldığını söyleyerek, “37 yıl önce Gayrettepe Siyasi Şube’de kaybedilen Maksut Tepeli için hukuku işletin; onun akıbetini açığa çıkartma, fail ve sorumlularını yargılama yükümlülüğünüzü yerine getirin. Kaç yıl geçerse geçsin Maksut Tepeli için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, 129 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.